Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın zahiri harikalarının nevileri üçtür

Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın zahiri harikalarının nevileri üçtür

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 23-24. âyetin tefsiri

YEDİNCİ MESELE

Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın izhar ettiği mahsus ve zahirî ve insanlarca meşhur ve malûm olan harika ve mu’cizelerinin ekserisi, tarih ve siyer kitaplarında mezkûrdur ve aynı zamanda, muhakkikîn-i ulema tarafından izah ve beyan edilmişlerdir. Binaenaleyh, tafsilâtını o kitaplara havale ile yalnız o harikaların nevilerini icmâlen izah edeceğiz.

Evet, Peygamber Aleyhisselâmın zahirî harikalarının herbirisi âhâdî olup mütevatir değilse de, o âhâdîlerin heyet-i mecmuası ve çok nevileri, mütevatir-i bilmânâdır. Yani, lâfız ve ibareleri mütevatir değilse de, mânâları çok insanlar tarafından nakledilmiştir. O harikaların nevileri üçtür.

Birincisi: “İrhâsât” ile anılmaktadır ki, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın nübüvvetinden evvel zuhur eden harikalardır. Mecusî milletinin taptığı ateşin sönmesi, Sava denizinin sularının çekilmesi, Kisrâ sarayının yıkılması ve gaipten yapılan tebşirler gibi şeylerdir. Sanki o Hazretin (a.s.m.) zaman-ı velâdeti, hassas ve keramet sahibi imiş gibi, o zâtın kudüm ve gelmesini şu gibi hadiselerle tebşiratta bulunmuştur.

İkinci nevi ihbârât-ı gaybiyedir ki, bilâhare vukua gelecek pek çok garip şeylerden bahsetmiştir. Ezcümle, Kisra ve Kayserin definelerinin İslâm eline geçmesi, Rumların mağlûp edilmesi, Mekke’nin fethi, Kostantiniye’nin alınması gibi hadisattan haber vermiştir. Sanki o zâtın cesedinden tecerrüd eden ruhu, zaman ve mekânın kayıtlarını kırarak istikbalin her tarafına uçup gezmiş ve gördüğü vukuatı söylemiştir ve söylediği gibi de vukua gelmiştir.

Üçüncü nevi hissî harikalardır ki, muaraza zamanlarında kendisinden talep edilen mu’cizelerdir. Taşın konuşması, ağacın yürümesi, ayın iki parçaya bölünmesi, parmaklarından su akması gibi. Tefsir-i Keşşâf’ın müellifi Zemahşerî’nin dediğine göre, o Hazretin bu nevi harikaları bine bâliğ olmuştur. Ve bir kısmı da mütevatir-i bilmânâdır. Hattâ Kur’ân’ı inkâr edenlerden bir kısmı, inşikak-ı kamer mânâsında tasarruf etmemişlerdir.

kitabadokulenmurekkeb.jpg(Diyarbakır’da Van Valisi Cevdet Beyin evinde 19 Şubat 1330 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk Arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis’in sukutuyla müellif Bediüzzaman’ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mu’cizeler ve harikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine harika bir işarettir.*
Said’in Küçük Kardeşi, Yirmi Senelik Talebesi
Abdülmecid
Ve keza bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın, kuyruğunu müellif Bediüzzaman’a sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor.
Eski Said’in Ehemmiyetli Talebesi
Hamza
* Bu şekil, ilk asıl nüshadan aynen alınmıştır.
(M. Sungur, 1993)

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz