Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Bir İhanet Örneği: Hilmi Ziya!..

"Tekniği Batı’dan alalım, fakat ahlakımızda, hukukumuzda şarklı kalalım; diyemeyiz. Hatta tekniği, ilmi milletlerarası bir fikir piyasasından alalım, fakat sanatımız, felsefemiz millî olsun hiç diyemeyiz. Böyle bir milletlerarası piyasa yoktur. Ancak çağdaş ve birleşik faaliyetleri olan bir milletler seviyesi vardır.

"O seviyeye erişmek için sanatta da, hukukta da, ahlakta da, felsefede de, ilimde de yaratıcı olmak gerekir. Bu değerlerde yaratıcı olamayan bir milletin milletlerarası piyasadan sanat örneklerini, hukuk şekillerini, felsefe eserlerini almasından bir sonuç çıkamaz. Hele bunların son yemişleri olan tekniği ve teknik ürünlerini almasından hiçbir sonuç çıkamaz.

"Çünki onları yapan, o üstün kültürün yaratıcılığını ve üreticiliğini sağlayan, dünya görüşü ve zihniyettir. Toptan bir dünya görüşü seviyesine varmadıkça, bu zihniyeti almadıkça, çağdaş kültüre girmek mümkün değildir. Bunun için, Yakın ve Ortadoğu'nun birçok modernleşme davranışları, bazıları küçük olan denemelerle ve beceriksizliklerle yüzyıllardan beri sürüp gitmektedir." (Türkiye'de Çağdaş Dünya Tarihi)

hilmiziya.jpgDüşünce maskeli bu düşman herzelerin boşaldığı kafa tası Hilmi Ziya Ülken'in. Sosyoloji kürsüsünün ilk başkanı Ordinaryüs Prof. Ülken'in Türk milletine dostane tavsiyesi, İslâmiyet'le birlikte, ahlâk, irfan ve tarihini bir kenara bırakıp Avrupa Kültürüne geçmesi; bir odadan diğerine geçer gibi. Aksi takdirde zinhar "muasır milletler seviyesi"ne çıkamayız. Sadece tekniği almaya çalışmak, beyhude gayret, Kamalist ve Türkçülerin baş tacı hocasına göre.

Tanzimat'la başlayıp Hilmi Ziya ve emsali cumhuriyet aydınları ile uçurumun dibini bulan bu aşağılık kompleksi yüzünden bir asrı heba ettik. Mevzii direnişlerin münşii üç beş yorulmuş hareket ve neticelerini saymazsak, toptan kaybettiğimiz ortada.

Kamal Atatük'ün üniversiteye doçent olarak tayin ettiği Hilmi Ziya'nın "Türkiye'de Çağdaş Dünya Tarihi" düşünce adına tam bir yüz karasıdır. Mantık ve iz'anı çatlatan varlığıyla Türk Felsefesinin hâlâ en büyüğü sayılan bu düşman ve sefil kafanın, hezeyandan çok ihanet mahsulü efkârıyla zihninizi daha fazla meşgul etmek istemem. Sadece tek bir pasajda bile bütün sefaleti ile çıplak dolaşan bu adamın ismi hafızanızda kalsın isterim. Zirâ, Türk nesillerini katleden canilerden biri de o... Ankara İlahiyat'tan çıkan düşman taifenin de hocalarından biri.

Osmanlı, savaşı cephelerden çok masalarda kaybetti. İhanetler, cephelerde yaşanan felâketlerin gizli ama asıl sebebleri.

Vatanı ve milleti satmaya susamış, ikbal rüyaları gören sefil ve aptal bir güruh, Devlet-i Aliyye'yi yıkmak için düşmandan daha istekli çalışıyordu.

Cephede kaybedişimizi kâfi görmeyen Batı, Hilmi Ziya gibi beslemeleriyle gerçekleştirdiği zihin işgali ile mânen de esir etti bizi. Ne esareti, yok etti...

Söylenecek çok şey var fakat:
"Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin,
Bülbül hâmûş, havz tehî, gülsitan harâb!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum