Hizmetin ana sayfası

Hizmetin ana sayfasındayım.
Tıklayacağım her yer, yürüyeceğim her yol beni farklı atmosferlere götürecek.
Çamura banmış nice duyguların gergefinde arzı endam edemem ki…
Bir yemin beni sürükleyip götürür.
Bir lem’a  bir şule ve en çok da bir ihlas kırıntısı…
Aslında yapabileceğimi söyleyebilsem her şey çok kolay olacak.
Bazen insan farkında olmadan çevresine belirleyici bir rol üstlenir.
Bazen bir söz… Çoğunluklada beden dili…
Bazen de bir makale…
Dürüstlüğü sembollerde aramak ile dürüstlüğü bir hayat felsefesi kabul edenler arasında uçurumlar vardır.
Hayatım boyunca hep dürüst bir aşk yaşamak isterdim.
Lakin mecazi aşkların çamuru kalplerdeki ilahi noktayı karalayıp duruyor.
Balı sirke jelâtiniyle sarmak Pazar gücünü azaltır.
Bazen hayat bir kurmacadır diye söyleşiriz lakin bu kadar yıl yaşadım hiçbir zaman yaşadıklarımın provasını yapamadım.
Ve geriye dönüp de yaşayamadım.
Çünkü attığım her adım beni yepyeni bir ana sayfayla karşılaştırdı.
Ve işte şimdi, hizmetin ana sayfasındayım…
*          *          *
İhlâs boyutlarını yurtseverlik gayretiyle pekiştirmeye çalıştığımda önüme çok farklı bir platform çıkıyor.
Hayata kelimelerin efsunkâr havasında bakmak istemiyorum.
Zira her zaman ortada bir hakikat duruyor. Lakin hakikat bakan kişiye göre de değişiyor.
Öyleyse mutlak hakikat ne olmalı?
İbni Sina’yı “adi mü’min” derecesine indiren hakikat ile "İnsanlar helâk oldu-âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu-ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu-ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar." (Keşfü'l-Hafa, 2:3:12) hadisi şerifteki hakikat arasında nasıl bir bağ vardır?
Ehl-i takva ve ehl-i tarikat ve ehl-i ilmin, rekabetkarane ihtilaflarını anlarım da; şu mübarek cemaatin içindeki uhuvvetten, kardeşlikten, muhabbetten öteye adeta kin dolu kusmuklarını bir türlü anlayamıyorum.
Sizce kahraman olmak mı evla yoksa gerçek bir nurcu olmak mı?
Ama gün gelir çıkmaz sokaklar sarar dört bir yanımızı.
Ve bir labirentte yürümek zorunda kalırız.
Derken bizi bir irade sürükler.
Hayır ile şer, günah ile sevap yan yanadır.
Birde vartalara yuvarlanmak…
Ve birde günahın ana sayfası.
*                          *                              *
Günlerden bir gündür.
İki hakikat fedaisinin arasına bir kara kedi girer.
Uhuvvet adavete dönmüştür.
İkisi de nurun hizmetkârı.
Üstad’a uğrarlar. Üstad celallenmiştir. Sert bir tavır ve kızgın bir eda ile;
“Sizin hizmetiniz bana lazım değildir. Bana sizin uhuvvetiniz lazımdır” der ve kovar.
Evet, bu davada hizmeti uhuvvet yapar.
Bu davada hizmeti ihlas yapar.
Ve beni günahın ana sayfasına taşıyan hiç bir hareket cezp etmez.
Ben mübarek kelime dinlemek isterim. Zira nakkaş-ı hâkim mübarek kelimeleri dinleyecek hadsiz kulaklar halk etmiş.
Rızâ-i İlâhî ve ihlâs ise o havadaki kelimelere hayat verir.
Çünkü meseleler çok, daire ise geniştir.
Allah aşkına şu Risale Haber’in bir yabancısı olsanız ve takip etseniz.
O kadar muhteşem yazılar yazılıyor ki okudukça ufkun açılır.
Hayretin artar.
Lakin arada bir de olsa uhuvveti kırıcı şu münakaşaları okusanız ne dersiniz?
Bu gidişatı acaba nasıl değerlendirirsiniz?
Aslında bazı şeyleri anlatmakta zorlanıyor insan.
Görüyorsun, his ediyorsun, bir şeylerin yanlış olduğunu biliyorsun ama neyin yanlış olduğunu anlatmak da zorlanıyorsun.
Bana göre iki başlı bir yanlışlıklar silsilesi devam ediyor.
Hizmetle ilgili bir yanlışı küresel aynalarda yansıtmak ne kadar doğru?
Yazan neden bu ihtiyacı his ediyor?
Yorumlayan neden bu kadar saldırgan oluyor?
Üstadımız “dağların muvazenesinde ufak bir taş dengeyi bozar” dememiş mi?
Biz miyiz “muhabbet fedaileri”?
Biz miyiz “uhuvvete uhuvvet” eden?
Biz miyiz “nefsini itham eden, daima karşısında ki meslektaşına taraftar olan”(lemalar 161)
Allah rızası için kimse beni yanlış anlamasın.
Benim kimseye her hangi bir ders verecek konumum yok.(hele bu cemaate…)
Ben sadece bu hale isyan ediyorum.
Ben hizmetin ana sayfasında hizmeti görmek istiyorum.

“Haklıda olsa haksız da olsa münakaşa eden haksızdır.” (Risale-i Nur)

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.