Hilali görmede ölçü nedir? Bu durumlarda inanların nasıl hareket etmesi gerekir?

Hilali görmede ölçü nedir? Bu durumlarda inanların nasıl hareket etmesi gerekir?

Ramazan orucuna başlamak için Efendimiz hilalin görülmesini emretmiştir. Bu konuda rivayetlerde geçen birkaç örneği aşağıda sunuyoruz :

İbni Ömer Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan’dan söz ederek buyurdular ki:
Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteakip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.
(Buhari, Savm: 11; Müslim, Sıyâm: 9; Muvatta, Sıyâm: 1; Ebu Dâvud, Savm: 4); Nesâi, Savm : 10, 11)


Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının günlerini hesapladığı kadar başka bir ayın günlerini hesaplamazdı. Sonra Ramazan hilâlini görünce oruca başlardı. Eğer bulut araya girer (hilâli göremez) ise (Şaban’ı) otuz gün olarak hesaplar, sonra Ramazan orucuna başlardı. (Ebu Dâvud, Savm: 6)


Yukarıdaki rivayetlerde anlaşıldığı üzere, ramazanın başlamasında esas hilalin görülmesidir. Fakat hilal Cenab-ı Allah'ın takdir ettiği bir düzen çerçevesinde hareket etmekde, programını aksatmamaktadır. Günümüzde ayın hareketleri çok öncesinden takip edilebilmekde, dolayısıyla hilalin çıplak gözle görülmesi zorunluluğu yerine ilim adamlarının verdiği bilgiler kafi gelebilmektedir.

Bu konuda özellikle aşağıdaki zikredeceğimiz rivayet manidardır:

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Bir bedevi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme gelerek:
“Ben hilâli (Ramazan hilâlini) gördüm!” dedi. Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet getirir misin?” dedi.
Adam buna da, “Evet!” diye cevap verince, Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Ey Bilal! dedi, halka yarın oruç tutmalarını ilan et!”
(Ebû Dâvud, Sıyam: 14; Tirmizî, Savm: 7; Nesai, Savm: 8; İbni Mâce, Sıyam: 6)


Efendimiz hilali görme konusunda bir bedevinin yaptığı yemini kabul etmektedir. Efendimizin, bir bedevinin şahitliğini kabul ettiğine bakıldığında, bugün bazı insanların onlarca ilim ehlini dikkate almamalarının bariz bir hata olduğu açıktır.

Kaldı ki, İslam aleminde bu tür ihtilaflar fitneye vesile olmak da, inananların çelişki içerisine düşmelerine neden olmaktadır. Oysa ki fitne yüce kitabımızda adam öldürmekden daha kötü olarak vasıflandırılmıştır. (Bakara,191)

Efendimiz; oruçda, bayramda ve diğer dini amellerimizde ümmetin ortak hareket etmesini tavsiye etmiş ve ancak amelin bu şekilde muteber olacağını ifade etmiştir:

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

(Muteber) oruç, (hep beraber) tuttuğunuz gündekidir. (Muteber) iftar, hep beraber ettiğiniz gündekidir. (Muteber) kurban hep beraber kurban kestiğiniz gündekidir.
(Tirmizî, Savm 11; Ebu Dâvud, Savm 5)


Bu hususda diğer önemli bir konu ise, ramazanın bazen 29 bazen de 30 çekebilmesi durumudur ki, bu konuda hem bilimsel gerçekler hem de Efendimizin (asm) rivayetlerinde, Ramazan'ın bazen 29 bazen de 30 olabildiği görülmektedir.

Dünyanın düz bir küre olmaması, kutuplardan hafif basık olması, ayın dünya etrafında dönerken kateddiği mesafeyi arttırıp azaltmasına neden olabilmekde, bu ise ayların günlerinin farklı olmasına neden olmaktadır.

Peygamber Efendimiz (ASM) aylardaki bu farklılıklara rivayetlerden gördüğümüz üzere dikkat etmiş, ramazanın bazen 29 bazen de 30 olabileceğini vurgulamışır:

Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhüma anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:

Ramazan ayı şöyle, şöyle şöyledir (Bu sırada iki elini bütün parmaklarıyla iki sefer çırptı, üçüncü çırpışta sağ veya sol başparmağını yumdu).


Müslim ve Nesai’den gelen bir rivayette, Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

Biz ümmi bir milletiz; ne yazı, ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir” dedi.
Yani bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi” denmiştir. (Buhari, Savm: 13; Müslim, Savm: 13-15; Ebû Dâvud, Savm: 4; Nesai, Savm: 17)


Netice itibariyle; Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan hilalini gördükten sonra oruca başlamış, Şevval hilalini görünce de bayram yapmıştır.

Hilali görerek oruca başlama konusunda da dikkatli hareket etmiş, herkesi görmeye teşvik etmiş, gören çıkınca da onun şahitliği üzerine orucu başlatmıştır.

Hilali görmede mutlaka çıplak gözle görülecek demek de, bir zorlamadır ve inandırıcı bir davranış değildir.

Önemli olan, hilalin ilk gece akşam saatlerinde görülmesidir. Zaten ilk gün hilal çok ince olacağı için herkesin açık ve net olarak görebilmesi mümkün değildir.

Bunun için teleskopla, astronomi biliminin verilerini kullanarak hilali gözetleyip görmek de “hilali görme” anlamına gelmektedir.

Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Biz ümmi bir milletiz, ne yazı ne de hesap biliriz” buyururken de bunun bir hesap işi olduğunu da bildiriyor.

O dönemde astronomik hesaplar bu kadar ileri seviyede değildi.

Ama bugün hilali gözetleme meselesi ve Ramazan veya Şevval hilalinin görülmesi astronomi için çok basit ve sıradan bir iş haline gelmiştir.

Diğer yandan yukarıda mealini verdiğimiz hadiste Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Müslümanların birlikte hareket etmelerine de dikkat çekmiş ve bize birlik mesajı vermiş bulunmaktadır.

Astronomi ilmi, yıllar sonra ayın ve güneşin tutulacağını nasıl haber veriyor ve saniyesi saniyesine aynen çıkıyorsa, teleskopla hilali görme meselesine de aynı şekilde itibar etmek en isabetli olanıdır.

Ama bu hiçbir zaman çıplak gözle hilali gözetlemeye engel olmadığı gibi, hilali gözetlemeyi terk etme anlamını da taşımaz.

 

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.