Dr. M. Rıza DERİNDAĞ

Dr. M. Rıza DERİNDAĞ

Hicaz’da Ramazan ve Umre notları

Ramazanın 16. Gecesi Ummu’l Kuraya, emin beldeye, Mekketü’l Mükerremeye ve Harem-i Şerife vasıl olduk. Akşam ezanı okunurken hareme yaklaşıyordu bizi Cidde havalimanından alıp Mekke’ye getiren otobüsümüz. Ne tatlı bir koşturmaca, ne muazzam bir seda semada, ne harika bir musika-i ilahi Kabe’de ezan. Ruhları alıp götüren, bambaşka alemlere çekiveren, metafizik gerilimden sinelerin çatladığı bir iklime, Harem’e giriyordu otobüsümüz.

Mekkeli gençler arabaların önüne atılıyor ve iftarı açtırtabilmek için adeta yarışıyorlardı birbirleriyle. Ve otobüsün penceresinden içeri bir kutu hurma, bir koli süt, bir poşet sandviç atıldı. Bizler hem “cezakallahulhayr” diyor, “şükran şükran” diye sesleniyor bir yandan da tulumbasını alıp yangın yerine koşan itfaiye erleri gibi namazlığını alıp cadde ortasına koşan umrecilere bakıyorduk. Manzara bildik Cuma kalabalığı manzarası değildi. Ve yanık yanık Sudeys sedası yayılıyordu Haremde.

Eşyaları otele bırakır bırakmaz herkes gibi ben de atıverdim kendimi Harem’e akın eden Umrecilerin arasına. Tatlı, berrak, saf ve temiz bir ırmak gibi akıyorduk Harem’e doğru… Tarifi na kabil bir hal Harem’e yaklaşmak… Birazdan Rabbimizle buluşacağız. Bizler Ejyad istikametinden yürüyorduk, imkanımız olsaydı Babus Selamdan, Nebiler Nebisi Efendimizin Mekke’nin fethinden sonra Harem’e girdiği bu kapıdan girerdik fakat vaesefa oraya geçmek mümkün olmadı.

Melik Abdulaziz kapısından içeri süzüldük. Tavaf için yüzlerce Enbiyanın medfun bulunduğu tavaf alanına girerken gözümün önüne kah buraya terk edilmiş İsmail ve Hacer Validemiz, kah Efendimizin başına saçılan toz, toprak, gubar geliyordu. 53 senesini burada geçiren Efendimizin 8 sene bir daha dönemediği Kabesini nasıl özlediğini, nasıl hasretle yandığını düşünüyordum.

Kabe karşımızdaydı. Haşmet, azamet ve Celal vardı Kabe’de. Ayaklarım titremiş, gözlerim ise çoktan Ceyhun olmuştu. Aklıma gelen tek şey af dilenmek oldu. Tavafa girdik. Bizler tavaf ederken teravih namazı başladı. İmam Sudeys ötelerden gelen yanık bir seda ile Enbiya Suresine başlamıştı. Bizler tavafa devam ediyorduk. Kabe’de ilk on rekattan sonra imam değişikliği oluyor. Hacc suresine İmam Mahir başladı. Geri kalan 10 rekatı o kıldıracaktı. O nasıl bir Kur’an okumaktı, adeta Kabe dile geliyordu, dağlar taşlar “haza kelamullah” diyordu… Vallahi Kabe’de Rabbim bizlerle konuşuyordu.

“Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, ‘Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle’ diye belirlemiştik” (Hacc 26) ayeti okunurken bizler tavaf ediyorduk, bir kısım namaz kılıyor, bir kesim ise rüku ve secde de idi.

“İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.” (27)
“Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (28)

“Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i (Kâbe’yi) tavaf etsinler.” (29)

Bu ayet bizler tavafta iken çok farklı bir buud arzediyordu. Evet Rabbimiz “vel yettevvefu bil beytil atik” buyuruyor ve bu artık İmam Mahir’den değil, Efendimizden ve Cibrili Eminden ve hakikat nokta-i nazarından doğrudan doğruya Sahibi Kelamı Ezeliden bir hitaptı.

Tavafın akabinde bu cennet mekandan Safa ve Merve arasında say etmek üzere ayrıldık. Sahur vakti gelmişti, sahurda Mehmet Paksu Hocamızın şefkatle yanımıza gelip “hoş geldiniz” demesi, yanımıza oturması ve alakadar olması ayrı bir mana oldu bizler için.

Umrede her ibadette olduğu gibi en mühim ukde niyet ve o niyetin ruhu olan ihlastır. Rabbimiz ihlasa muvaffak etsin.

Saniyen, ihrama girerken elbiselerimizi çıkardığımız gibi dünyevi haz, şehvet, gurur, kibir, riya, suma ve masiva libasını üzerimizden sıyırmak, kalp ve ruhun derece-i hayatına ulaşıp mesihi nücumvari bir libasa ihramı kalbettirmek lazımdır.

Salisen, umrede hac gibi bir dua iklimidir. Ubudiyet penceresinden kainatı ihata eden Uluhiyete nazar edebilmektir. Başta Efendimiz (asv) olmak üzere Enbiyaya ve sonra ashab-ı kirama ve daha sonra gelenlere, tabiin ve tebei tabiin ile imamlar, asfiya ve evliyaya dualar etmektir. Sonra asrın imamı, fikir ufkumuzun mihrabı İmam Nursi’ye ve O’nun Nur talebelerine dua etmektir. Sonra sevdiklerimiz, akrabalarımız ve ecdadımızı yad etmektir. Nebiler Nebisi Muhammed Mustafa (asv), umre için kendisinden müsaade isteyen Hz. Ömer’e (r.a); “kardeşcağızım, bizi de duana dahil et, bizleri unutma!” buyurmuştur. Hz. Ömer bu Nebevi şefkat ve iltifat karşısındaki halini “Rasulullah’ın bu sözüne karşılık bana dünyayı verselerdi bu kadar sevinmezdim” diyerek dile getirmiştir.

Ramazan ayında yapılan bir umrenin kendisiyle yapılmış bir hac gibi olduğunu söylüyor Efendimiz (asv). Rabbim layık etsin. Rabbim bu manaya mazhar etsin.

Mekke’de umre ziyaretlerinin akabinde günlük tavaf ve teravihlere devam edilir, sabah namazına kadar haremde kalınır.

Haremde eski müezzin mahfelinin altı Türk Nur Talebelerinin bulunduğu yerdir. İftarlar burada yapılır. Zemzem ile hurma ile iftarlar açılır. Bazen bir ağabeyimiz yoğurt yahut kaymak getirir. En leziz zeytinyağlı dolmadan daha lezizdir Harem’de hurma ile zemzem.

Mekke’de Aziziye bölgesinde 4 katlı Nur dersanesi vardır. Orada da çok güzel dersler olur. Türkiye’den gelen Nurun kahramanları Mekke’de oteller yerine bu dersanede ikamet ederler.

Mekke’yi, Kabe-i Muazzamayı, Safa-Merve Tepelerini ve daha nice kudsi mekanları, umreyi, tavafı, bir makaleye sığdırmak imkansız.
Kabe hane-i birr’dir. Rabbimize yakınlaşma ve rızasına nail olma yeridir.

Rabbim rızasına nail olanlardan eylesin ve Ramazanın siyamı ve namazı ve kıyamı hürmetine ve okunan hatim-i şerifler şerefine hepimizi rahmetine, mağfiretine nail ve Ramazanı nar-ı cehennemden halasa  vesile etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.