Hiç ölümden kurtuluş var mı? Bunda, kalbi olan kimseler için bir ibret vardır

Hiç ölümden kurtuluş var mı? Bunda, kalbi olan kimseler için bir ibret vardır

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Kâf Suresi 36-38. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

36 . (Biz) onlardan (Mekke’lilerden) önce, nice nesilleri helâk ettik ki, onlar kendilerinden kuvvetçe daha şiddetli idiler; bu yüzden diyar diyar dolaştılar. (Hiç ölümden) kurtuluş var mı?

37 . Şübhesiz ki bunda, kalbi olan veya (fikren) hazır bulunup kulak veren kimseler için gerçekten bir ibret vardır.

38 . And olsun ki, gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı. (*)

(*) “Kudret-i İlâhiyeye nisbeten en büyük şey, en küçük şey kadar kolaydır. (...) Cenneti halk etmek (yaratmak), bir bahar kadar kolaydır. Bir baharı îcâd etmek, bir çiçek kadar rahattır. (...) Kudret-i İlâhiyeye nisbeten herşey müsâvî (eşit) olduğuna delîl-i kātı‘ ve bürhân-ı sâtı‘ (kesin ve parlak delil) şudur ki, hayvanât ve nebâtâtın îcâdında, gözümüzle görüyoruz: Hadsiz bir sehâvet (cömertlik) ve kesret (çokluk) içinde, nihâyet derecede bir itkan (sağlamlaştırmak), bir hüsn-i san‘at (güzel san‘at) bulunuyor. Hem nihâyet derecede karışıklık ve ihtilât içinde, nihâyet derecede bir imtiyâz ve tefrik (ayırd etme) görünüyor. Hem nihâyet derecede mebzûliyet (bolluk) ve vüs‘at (genişlik) içinde, nihâyet derecede san‘atça kıymetdarlık ve hılkatçe (yaratılış cihetiyle) güzellik bulunuyor. Hem nihâyet derecede san‘atkârâne bir sûrette, çok cihâzâta ve çok zamâna muhtaç olmakla berâber, gāyet derecede sühûletle (kolayca) ve sür‘atle îcâd ediliyor.” (Mektûbât, 20. Mektûb, 77)