Her şey Allah'ı anar mı?

Her şey Allah'ı anar mı?

Evet, her şey ‘bismillâh’ der. Allah’ı tesbih etmeyen, kendi diliyle O’nu zikretmeyen, O’nun adıyla hareket etmeyen, yani ‘bismillah’ demeyen hiçbir varlık yoktur. Âyet-i Kerime’de şöyle buyurulur:

Ayette geçen "şey" kelimesi üzerinde çok durulmuştur. "Şey" kelimesinin içine nelerin girdiği, bu kelimenin neleri ifade ettiği hakkında çok şey söylenmiştir. Neticede genel olarak şu kanaata varılmıştır: "Allah’ın haricindeki her şey bu kelimenin içine girer." Hatta "Allah da şey kelimesine dahildir." diyenler de olmuştur.

Bu sebeple âyette, Allah’ı tesbih eden şeylerin, atomdan galaksilere kadar her varlığı içine aldığı söylenmiştir. Ama bu tesbih, o varlıkların kendilerine özel dilleriyle, lisân-ı halleriyle, yaratılışlarıyla, duruşlarıyla, yaptıkları işlerle dile getirilmiş olduğundan herkes onu anlayamaz. Ama ibret gözüyle, marifet gözüyle bakanlar o tesbihlerin seslerini bile işitebilirler. Böyle bakınca meselâ, kedinin mırmırları ‘Yâ Rahîm, Yâ Rahîm, Yâ Rahîm’ şeklinde dönüşür.

Bu zikri, atomlardan başlayarak her varlık tek başına, kendi kendine yaptığı gibi çeşitli şekillerde oluşturdukları birlikler, gruplar, cemaatler halinde de yaparlar. Bu zikri, bu tesbihi, bu besmeleyi; varlık alemine veya hayata ilk adımını attıklarında ve hayatlarının her bir döneminde, mesela her bir güne veya her bir işe başlarken söylerler. Yani bir nevi şöyle derler: "Ben Allah'ın namıyla, hesabıyla, ismiyle, izniyle, kuvvetiyle hareket ediyorum." Bu, aynen bizim "Bismillâhirrahmânirrahîm" dememiz gibidir. Sonra işi bittiği zaman, yani dünyadan giderken veya bir işi bitirdiğinde veya gün biterken de her bir varlık veya varlık grupları lisân-ı halleriyle, yani kendilerine mahsus dilleriyle"Elhamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn" derler. Yani, "Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Yüce Mevlâmıza ki bu işi de O’nun izniyle alnımızın akıyla ve başarıyla tamamladık." diyerek bir nevi kaside okur. O kaside, son derece ‘sanatlı bir mahlukun nakşında kudretin küçük bir kalem ucu hükmünde kendisini gösterir. Belki herbiri, mânevî, Rabbânî, muazzam, hadsiz başlı bir fonoğrafın birer plâğı hükmünde olan masnuların üstünde dönen ve tahmidât-ı Rabbâniye kasideleriyle o masnuatı konuşturan ve tesbihat-ı İlâhiye neşidelerini okutturan birer iğne başı suretinde kendini gösteriyorlar." (bk.Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Otuzuncu Söz. sonu)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.