Her sessiz çocuk pısırık değildir

Her sessiz çocuk pısırık değildir

Ebeveynler genellikle koşan, hakkını söke söke almaya çalışan, bağıran çocukların dışa dönük olduğunu zanneder. Ancak bu çocuklar kendilerini savunmak zorunda kaldığı için empati duyguları köreliyor. Ortama hemen giremeyen çocuklarsa aslında çevresini tan

Mizacına uygun yaşayan çocuk, genel olarak sükûnet içinde sosyal bir yaşam sürüyor. Böylesi bir çocuk olaylara birdenbire atılmıyor, arkadaşlarıyla kaynaşmıyor. Aşırı sosyal, atak ve girişken olduğu söylenen çocuklarsa yabancılık çekmiyor, reaksiyoner oluyor. Uzmanlar, bir çocuğun kişiliği hakkında hareketliliğin ya da sessizliğin hiçbir zaman tek başına bir veri olamayacağını söylüyor. Örneğin 4 yaşında bir çocuk, evlerine misafir geldiğinde odaya girmeden önce onları seyreder. Hemen irtibata geçmeyi istemez. Daha sonra anne ve babasının yanına gelir, kendisini emniyette hissettiğinde de ortama dahil olur.

Pedagog Dr. Adem Güneş, Nesil Yayınları’ndan çıkan son ‘Çocuk Neyi Neden Yapar?’ isimli kitabında bunun bir duyarlı çocuk davranışı olduğundan bahsediyor. Bu tarz çocuklara asosyal denilemeyeceğini aktaran Güneş,  “Sosyal alandan kendisini çekiyor da denilemez. Aksine emniyet içerisinde kendisini adım adım sosyal ortama sokan bir çocuk davranışıdır bu. Bunun yanı sıra bir de eli ağzında, tırnaklarını yer vaziyetiyle, başını omuzlarının arasına saklamış, konuşmaya dahi adım atmayan, kenarda saklanan çocuklar vardır. İşte böylesi çocuklar, incinmişlikten, ezilmişlikten kaynaklanan bir içe kapanıklığa sahiptir.” diye belirtiyor. Uzman pedagog, çocuklardaki içe kapanıklığın sebeplerinden bazılarının hırçın bir anneye sahip olması ve çocuğun anneden duygusal olarak beslenememesi olduğunu aktarıyor. Güneş, “Kendisini olduğu gibi sergileyemeyen, incitileceği, kızılacağı, eleştirileceği veya anlaşılmayacağı için anne-babasıyla ruhsal bir iletişim gerçekleştiremeyen çocuk içine kapanık biri olur. Çocukla ne kadar ruhsal iletişim kurulursa, sorduğu soruya zamanında cevap verilirse, konuştuğunda da ne kadar can kulağıyla dinlenirse o çocuk kendisini ifade etmekte sıkıntı yaşamaz, endişe etmez. Rahat diyalog kuran çocuk, kaygısız olan çocuktur.” ifadesini kullanıyor.

Aşırı korunan çocuk, sosyal yaşamdan korkan çocuk oluyor

“Biz çocuğumuzla ilgilenen bir aileyiz. Teşhisimize göre çok korumacı davrandığımızdan dolayı çocuğumuzda özgüven eksikliği var gibi görünüyor. Çok saygılı ama bir o kadar da hassas. Daha sosyal olması için ev okulu programlarına da gönderdik. Belki de evdeki tek çocuk olmasının etkisiyle sıkılgan ve içe kapanık bir ruh hali var.” Adem Güneş, yukarıda anlatılan hikâye gibi birçok ailenin aynı sorunla karşı karşıya kaldığını, genelde tek çocuklarda ve çok korumacı ailelerin çocuklarında güvensizliklerin olduğunu ve sosyal yaşamda da girişkenlikten geri kaldıklarını belirtiyor. Bu gibi durumda ise ailelere çocuğun yanlış yapa yapa doğruyu bulmasının sağlanmasını tavsiye ediyor. Güneş, “Bırakın düşe kalka büyüsün. Onun düşmesine izin vermezseniz düşmekten korkan bir çocuğunuz olur. Sizden yardım istedikçe, kendi yapabileceği işleri kendisinin yapmasını sağlayın.” diyor.

Zaman

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.