Hem şarkta, hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıkacak

Hem şarkta, hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıkacak

Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. İkinci tevellüd de inşaallah...

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Münazarat adlı eserinden bölümler)

Şimdi kırk beş sene evvelki cevabının izahında üç hakikat beyan edilecek. 

Birincisi: Eski Said bir hiss-i kablelvuku ile iki acip hâdiseyi hissetmiş, fakat rüya-yı sadıka gibi tabire muhtaç imiş. Nasıl bir kırmızı perde ile beyaz veya siyah birşeye bakılırsa kırmızı görünür. O da siyaset-i İslâmiye perdesiyle o hakikate bakmış. Hakikatin sureti bir derece şeklini değiştirmiş. O hazır büyük veli dahi o yanlışını görüp o cihette şiddetle itiraz etmiş. İşte o hakikat iki kısımdır:

Birincisi: Bu Osmanlı ülkesinde büyük bir parlak nur çıkacak. Hattâ Hürriyetten evvel pek çok defa talebelere teselli vermek için, “Bir nur çıkacak, gördüğümüz bütün fenalıklara karşı bu vatana saadet temin edecek” diyordu. İşte, kırk sene sonra Risale-i Nur o hakikati kör gözlere dahi gösterdi. 

İşte Nurun zahiren, kemiyeten dar cihetine bakmayarak, hakikat cihetinde keyfiyeten geniş ve fevkalâde menfaatini hissetmesi suretiyle, hem de siyaset nazarıyla bütün memleket-i Osmaniyede olacak gibi ifade etmiş. O büyük veli, onun dar daireyi geniş tasavvurundan ona itiraz etmiş. Hem o zat haklı, hem Eski Said bir derece haklıdır. Çünkü Risale-i Nur imanı kurtarması cihetiyle o dar dairesi madem hayat-ı bâkıye ve ebediyeyi imanla kurtarıyor. Bir milyon talebesi bir milyar hükmündedir. Yani bir milyon değil, belki bin insanın hayat-ı ebediyesini temine çalışmak, bir milyar insanın hayat-ı fâniye-i dünyeviye ve medeniyetine çalışmaktan daha kıymettar ve mânen daha geniş olması, Eski Said’in o rüya-yı sadıka gibi olan hiss-i kablelvuku ile o dar daireyi bütün Osmanlı memleketini ihata edeceğini görmüş. Belki, inşaallah, o görüş, yüz sene sonra nurların ektiği tohumların sümbüllenmesiyle aynen o geniş daire Nur dairesi olacak, onun yanlış tâbirini sahih gösterecek.

İkinci hakikat: Kırk sene evvel Eski Said bu matbu kitabetlerinde, İşârâtü’l-İ’câz’ın baştaki ifade-i meramında ve sair eserlerinde musırrane ve mükerreren talebelerine diyordu ki: “Hem maddî, hem mânevî büyük bir zelzele-i içtimaî ve beşerî olacak. Benim dünya terkiyle inzivamı ve mücerret kalmamı gıpta edecekler” diyordu.

Hattâ Hürriyetin birinci senesinde İstanbul’da Câmiü’l-Ezher’in Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Hazretleri (r.a.) İstanbul’da Eski Said’e sordu:

مَا تَقُولُ فِى حَقِّ هٰذِهِ الْحُرِّيَّةِ الْعُثْمَانِيَّةِ وَالْمَدَنِيَّةِ اْلاَوْرُبَائِيَّةِ؟

Said cevaben demiş:

إِنَّ الْعُثْمَانِيَّةَ حَامِلَةٌ بِدَوْلَةٍ اَوْرُوبَائِيَّةٍ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا وَاْلاَوْرُبَا حَامِلَةٌ بِاْلاِسْلاَمِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَوْمًا مَا

Yani, “Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?”

O vakit Eski Said demiş: “Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak” Şeyh Bahid’e söylemiş.

O allâme zât demiş: “Ben de tasdik ediyorum.” Beraberinde gelen hocalara dedi: “Ben bununla münazara edip galebe edemem.”

Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır Avrupa’dan daha dinden uzak...

İkinci tevellüd de inşaallah yirmi otuz sene sonra çıkacak. Çok emarelerle, hem şarkta, hem garpta Avrupa içinde bir İslâm devleti çıkacak.

Üçüncü hakikat: Hem Eski Said, hem Yeni Said, hem maddî, hem mânevî büyük bir hâdise Osmanlı memleketinde büyük ve dehşetli ve tahribatçı bir zelzele-i beşeriye Osmanlı memleketinde olacak diye, hiss-i kablelvuku ile Eski Said mükerrer ve musırrane haber veriyordu. Halbuki o his ile Nur meselesinin aksiyle gayet geniş daireyi dar görmüş. Zaman onu ikinci Harb-i Umumî ile tam tasdik ettiği halde, onun o çok geniş daireyi Osmanlı memleketinde gördüğünü şöyle tâbir ediyor ki:

İkinci Harb-i Umumî beşere ettiği tahribat-ı azîme gerçi çok geniştir. Fakat hayat-ı dünyeviyeye ve bekasız medeniyete baktığı cihetinde, Osmanlıdaki tahribata nisbeten dardır. Osmanlıdaki mânevî zelzele hayat-ı ebediye ve saadet-i bâkiyenin zararına bir tahribat ve bir zelzele-i mâneviye-i İslâmiye mânen o ikinci Harb-i Umumîden daha dehşetli olmasından, Eski Said’in o sehvini tashih ediyor ve rüya-yı sadıkasını tam tâbir ediyor ve o hiss-i kablelvukuunu gözlere gösteriyor. Ve o muteriz ehl-i velâyeti zahiren haklı, fakat hakikaten Eski Said’in o hissi daha haklı olduğunu ispatla, o veli zâtın itirazını tam reddediyor.

Said Nursî

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER

​​Şu eserlerim Kürt olduğu gibi, aynı halde Türk, aynı vakitte Araptır

Size beğendirmek için değil, hakka hizmet için yazdım

Kürt aşiretleri ile yaptığım ders siyaset doktorlarına yardım eder

Yalnız Kürdistan’a değil âleme bağırarak müjde veriyorum ki

İstibdat İslâmiyeti zehirlendirir dalalet gruplarını doğurur

Bu sistem herkesi bir padişah hükmüne getiriyor

İstibdadın çirkinliğine, meşrutiyetin iyiliğine delilim şudur

Zulüm, belki kafanızdaki cehâletin zulmetindendir

Vahşet ayıları, cehâlet ejderhası, husumet kurtları

Yeis, aczden gelir. Yeis, mâni-i herkemâldir

Teşebbüssüz tevekkülünüz Allah'a karşı inat demektir

Meşrutiyet hükûmete düştüğü vakit...

Ey Kürtler! Sizin bey ve ağa, hatta şeyhleriniz dahi...

Cehâletimizin silâhıyla, asıl bizi mahveden...

Beyler, ağalar, müteşeyyihler iki kısımdır farkları şudur

İşte böyle yapana 'büyük adam' denir

Şeriat zemine nüzûl etti ta ki insanın yüzünü ak etsin

Ruh-u meşrutiyet şeriattandır; hayatı da ondandır

Onlar namazı kılıyordu, kıbleyi tanımıyordu

Şeriatı isteyenler iki kısımdır

Hıristiyan ve Yahudi milletvekillerinin oylarının şeriatta ne kıymeti var?

Merhamet dilencileri ya haksız veya tembeldirler

İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez!

Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder

Dininden korkan adamın, dinde hissesi örümcek ağı gibidir

Eğer, Mehdi gelecekse hemen gelmeli

Cehalet ağa, inat efendi, garaz bey, intikam paşa, taklit hazretleri, mösyö gevezesi

Her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz

Bir müfside de hüsn-ü zan edebilirsiniz. Delil ve âkıbete bakınız!

Çok iyiler var ki, iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar

Bunu ezber edebilirsiniz: Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl

Bu devletin dini, din-i İslâmdır

Din saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir

Hürriyet, âdâb-ı şeriatla edeplenmeli ve süslenmeli

Ey Türkler ve Kürtler! İnsaf ediniz!

Sizde olanı yarı hürriyettir, diğer yarısı başkasının hürriyetini bozmamaktır

İnsana karşı hürriyet, Allah’a karşı ubudiyeti intaç eder

İman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar

Veliye, şeyhe ve büyük bir âlime karşı nasıl hür olacağız?

Bediüzzaman, Rum ve Ermenilerin hürriyeti hakkında ne düşünüyor

Yine esir Kürtler ve Türkler idi

Hürriyet fikri alem-i İslamda öyle bir inkılap yaptı ki

Devletimizi parça parça etmek için ağızlarını açmış olan o müthiş yılanlara ne diyeceğiz?

Gayr-ı müslimlerle nasıl eşit olacağız?

Ermeniler ile nasıl dostluk üzerinde ittifak edeceğiz?

Beşi geveze birkaç tanesi de zevzek

'Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin' ayetinin tefsiri şudur

Kâfirin iki mânâsı vardır

Büyük işlerde yalnız kusurları gören aldanır veya aldatır

Gayr-ı müslimin askerliği nasıl caiz olur?

Müslümanlar bundan dolayı fakirleşti

Memurluk yerine sanat, ziraat ve ticaret tercih edilmeli

Ermeniler nasıl saatçi ve makineci oluyorsa vali de olurlar

Bazı Jön Türkler masondurlar, dine zarar ediyorlar

Müslümanların medenileşmesi İslâmiyete ittibaları nispetindedir

Ey muhataplarım! Ben çok bağırıyorum çünkü...

Ey Türkler ve Kürtler! Ecdad ve çocuklarınız size diyecek ki

Niyette iyi etmişler, amelde yanlış gitmişler

Biz Türkler ve Kürtler neden böyle sefil ve müflis kaldık?

Biz ölsek, milletimiz olan İslâmiyet bâkîdir, milletim sağ olsun

Zekat çeşmesine güzel bir mecrâ yapınız

Herşeyden evvel bize lâzım olan doğruluktur, yalan söylememektir

Müslümanlar uyandı ve uyanıyor

Misafir olmayarak, hediye almayarak şunu göstermek istiyorum

O şeyleri öyle öldüreceğimki kıyâmete kadar haşrolmasın

Şeyhlerin mesleklerinin esası şu olmalı

İşte İttihad-ı İslâm'ın tarifi

İki hayatım elimde tek hayatlı olan meydanıma çıkmasın

Şimdiki şeyhlerden bunları isterim

Ey divaneler! 'Mü’minler ancak kardeştir' İlahi kanununu işitmediniz mi

Birşey bütünüyle elde edilmezse, tamamen de terk edilmez

Arı su içer bal akıtır, yılan su içer, zehir döker

Acaba İslam alemi bir intizamı daha bulamayacak mı?

Çok evlilik üzerinden Şeriata saldıranlara cevap

Neden Abdülhamid'e hem itiraz ettim hem de onu savundum?

Sizden sözünüzü fiilinizle tasdik etmenizi isteriz

Kürtlerin içtimai hayatı Türklerin saadetinden neş’et eder

Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım

O ayrılık taassup, hile ve şüphe doğurur

Medresetüzzehra'nın şartları bunlardır

Medresetüzzehra'nın gelir kaynakları bunlardır

Medresetüzzehra için neden bağırıyorum?

Şöhretten usandım, kaçıyorum

Tembellik zindanına bizi düşüren sebepler ve çareleri

İki ayak üstünde olan sandık içindeki kalb yazılı pırlanta kutu

Eski Said, Kürt perdesi arkasındaki dinsiz hainleri görmüş

Sizden şunu rica ederim ki...

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.