Helal süt emen biri Said Nursi'ye bunu diyemez

Helal süt emen biri Said Nursi'ye bunu diyemez

Şûra Vakıflar konfederasyonu Yönetim Kurulu Heyetinin açıklaması

Risale Haber-Haber Merkezi

Şûra Vakıflar konfederasyonu Yönetim Kurulu Heyeti, Bediüzzaman Said Nursi'ye "vatan haini" iftirası atan Yeniçağ yazarı Ahmet Takan'ı "nefretle kınadıklarını"  açıkladı.

Yapılan açıklama şöyle:
 
Yeni Çağ Gazetesi sahipleri ve okurlarına;

Sözde yazarınızın, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ihanetle itham etmesini nefretle kınıyoruz. 

Bizler millet ve ümmet olarak Allah’a inanan, O'nun yüce emirleri olan Kur'an’a ve elçisi olan Hz. Muhammed’in (asm) ümmeti şerefine nail olmuş ve bin yıldır bu dini Mübin’i İslam’a bayraktarlık yapmış bir milletin evlatlarıyız. Rabbimizin bize lütfettiği bu şeref için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Yüce bayrağımız ve toprağımızın birliği, beraberliği ve yeri geldiğinde müdafaası için hayatını da ortaya koyarak savaşan ve bu aziz milleti, bütün ümmeti ve insanlık âlemini de aydınlatarak doğrudan Kur'an’dan faydalanıp zor şartlarda ve büyük zahmetlerle, harp meydanlarında, hapishanelerde yazdığı eserler ile dünyanın her ülkesinde insanlığın imanının kurtulmasına vesile olmuş, toplumun yerli, milli ve manevi dinamiği Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’ye hain diye hitap etmek hangi vicdan ve insanlığa sığar?

İnsanlığa bu kadar hizmette bulunmuş, vatan müdafaasında defalarca gazi olmuş, esir düşmüş böyle bir âlime helal süt emmiş hangi Türkiye vatandaşı “vatan haini” diyebilmeyi içine sindirebilir?

Kimler Bediüzzaman’a vatan haini iftirasını vicdanına sindirebiliyor ise Bediüzzaman’ın vatanımıza ve milletimize yapmış olduğu milli birlik ve beraberlik hizmetini benimseyememiş gafiller ve hainlerin ta kendileridir.

Dinine, mukaddesatına saygı duyan hangi vatandaş, ömrü iman davasıyla geçen, milyonlarca seveni olan böyle bir Zâta, en adi bir suçlamayla dil uzatabilir.

Âlimler Peygamberlerin varisleri olması ciheti ile Peygamberimizin (asm) varisine hain diyebilme cüretinde bulunanlara ehl-i insaf ve vicdan bunun cevabını fazlasıyla verecektir.

Şu günlerde birlik, beraberlik, güç kuvvete ihtiyaç gerekli iken, böyle saygısızca ifadeleri yerli, milli ve manevi dinamiklerimize reva görmek hangi milli, dini ve insani değerlere uygun düştüğünü kim kabullenebilir. 

Milli manevi değerlere yürekten bağlı bu aziz millet, Üstadımız Bediuzzaman Said Nursi’ye atılan bu adi iftiraya ve iftiracıya tepki göstereceklerinden şüphemiz yoktur. 

Bediüzzaman hayatı boyunca vatan ve milletin yanında olmuş; bütün tahriklere ve zulümlere rağmen müspet hareket etmiştir.

"Bizim vazifemiz, müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Allah rızasını düşünerek sırf iman hizmetini yapmaktır, Allah'ın vazifesine karışmamaktır. Bizler asâyişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde, her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz. ...Mesleğimizde kuvvet var, fakat bu kuvvet, asayişi muhafaza etmek içindir. Kur’an'ın vaz’ ettiği bu düstur ile, "Bir cani yüzünden, onun kardeşi, hânedanı, çoluk-çocuğu mes’ul olamaz". Bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle asayişi muhafazaya çalışmışım. Bu kuvvet  dahile karşı değil, ancak haricî tecavüze karşı kullanılabilir. Manevî cihadın en büyük şartı da, vazife-i ilahiyyeye karışmamaktır ki, bizim vazifemiz hizmettir; netice Cenab-ı Hakk'a aittir; biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükel­lefiz. Haricî tecavüzlere karşı kuvvetle mukabele edilir. Çünki düşmanın malı, çoluk-çocuğu ganimet hükmüne geçer. Dâhilde ise öyle değildir. Dâhildeki hareket, müsbet bir şekilde manevî tahribata karşı manevî ihlâs sırrı ile hareket etmektir." ( Emirdağ Lâhikası, II, sh. 213-214). 

-Rus harbi dediğimiz savaşta talebeleri ve halktan milis alayı kurup Gönüllü Alay Komutanı olarak ruslarla savaşan, esir edilerek Rusya’ya götürülen, iki buçuk sene esir hayatı yaşayan,

-İngilizler İstanbul’u işgali sırasında “Hutuvat-ı Sitte” isimli eseriyle cevap veren,

-Şam’da Cami-i Emeviye’de yüzden fazla alimin olduğu  muhteşem topluluğa hutbe irat eden ve takdirle karşılanan, daha sonra “Hutbe-i Şamiye” ismi ile yayınlanan  eseriyle Perişan ve dağınık İslam Âleminin birlik ve beraberliğinin ehemmiyetine işaret eden ve hal çarelerini gösteren, 

-Ve daha sonra yazdığı yüzotuz parça eserleriyle yani Risale-i Nur Külliyatı ile insanlığın, dünya ve ahiretinin kurtulmasına reçeteler sunan Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ihanetle itham eden yazıyı telin ediyoruz.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum