Hazret-i Hızır’ın meşhur ve mühim bir virdi

Hazret-i Hızır’ın meşhur ve mühim bir virdi

Günün Risale-i Nur dersi


dunun-risale-dersi.png

Bismillahirrahmanirrahim

اَلْباَبُ الرَّابِعُ

فَصْلاَنِ

اَلْفَصْلُ اْلاَوَّلُ:

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَللَّهُمَّ إِنِّى اُقَدِّمُ إِلَيْكَ بَيْنَ يَدَىْ كُلِّ نِعْمَةٍ وَرَحْمَةٍ وَحِكْمَةٍ وَعِنَايَةٍ، وَبَيْنَ يَدَىْ كُلِّ حَيَاةٍ وَمَمَاتٍ وَحَيَوَانٍ وَنباَتٍ، وَبَيْنَ يَدَىْ كُلِّ زَهْرَةٍ وَثَمَرَةٍ وَحَبَّةٍ وَبَذْرَةٍ، وَبَيْنَ يَدَىْ كُلِّ صَنْعَةٍ وَصِبْغَةٍ وَنِظَامٍ وَمِيزَانٍ، وَبَيْنَ يَدَىْ كُلِّ تَنْظِيمٍ وَتَوْزِينٍ وَتَمْيِيزٍ فِى كُلِّ الْمَوْجُودَاتِ وَذَرَّاتِهَا، شَهَادَةً نَشْهَدُ HAŞİYE أَنْ:

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ

AÇIKLAMA

DÖRDÜNCÜ BAB

İki Fasıldır.

Birinci Fasıl

Hazret-i Hızır’ın meşhur ve mühim bir virdi, mebde ve esas olarak marifetullahta ve tevhidin mertebelerinde altmış üç mertebeye işaret ediyor. O altmış üç mertebenin herbirisi iki cümledir.

Lâ ilâhe illâllah vahdaniyeti ispat ettiği gibi, Hüve ile başlayan isimler vücud-u Vâcibi ispat ediyor. Âdeta birinci cümle vahdaniyeti gösterdiği zaman, bir sual-i mukadder hatıra geliyor. “O Vâhid kimdir, nasıl bileceğiz?” diye vaki olan suale, meselâ Hüve’r-Rahmânü’r-Rahîm ile cevap veriyor. Yani, kâinatı dolduran âsâr-ı şefkat ve merhamet Onundur, o Rahmân’ı tanıttırıyor. Ve hâkezâ, kıyas et.

Said Nursi

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahım,

Bütün varlıklarda ve varlıkların zerrelerinde gözlemlenen herbir nimet ve rahmet ve hikmet ve inayetin önünde, herbir hayat ve ölüm ve hayvan ve bitkinin önünde, herbir çiçek ve meyve ve çekirdek ve tohum önünde, herbir san’at ve sıbgat ve nizam ve mizan önünde, herbir tanzim ve tevzin ve temyiz önünde, işte bu şehadeti Sana takdim ediyorum: HAŞİYE

Şahidiz ki Allah’tan başka ilâh yok; Odur Hayy ve Kayyûm.

 

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْباَقِى الدَّيْمُومُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لآ شَرِيكَ لَهُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْغَفَّارُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ اْلأَوَّلُ وَاْلآخِرُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الظَّاهِرُ وَالبَاطِنُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْغَفُورُ الشَّكُورُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْخَلاَّقُ الْقَدِيرُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْمُصَوِّرُ الْبَصِيرُ

لآ إِلٰهَ إِلاَّ اللهُ هُوَ الْجَوَادُ الْكَرِيمُ

AÇIKLAMA

Allah’tan başka ilâh yok; Odur varlığı sonsuza kadar devam eden Bâkî ve daimî olan Deymûm.

Allah’tan başka ilâh yok; birdir O, şeriki yok.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur kudreti herşeye galip olan Aziz ve iradesine hiç kimsenin karşı çıkamadığı Cebbâr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur herşeyi, yaratılış gayesine hizmet edecek en yararlı şekil ve tarzlarda tam yerli yerinde yaratan Hakîm ve kullarının günahlarını çokça bağışlayan Gaffâr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur herşeyin aslını ve başlangıcını ezelî ilmiyle tespit eden ve Kendisinden önce hiçbir şey olmayan Evvel ve herşeyin sonunu ezelî ilmiyle belirleyen ve bunu gelen varlıkların neslini tohum ve çekirdek gibi hülâsalarla tanzim eden ve herşeyden sonra yalnız Kendisi bâkî kalan Âhir.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur herşeyin dış yüzlerini çeşitli cihazlarla ve ince nakışlarla süsleyerek fevkalâde mükemmel ve güzel yaratan ve bütün varlıklarda ilim, irade, kudret, rahmet gibi sıfatlarının ve varlık ve birliğinin işaretleri açıkça görünen Zâhir ve bütün varlıkların içyüzlerini ve bilhassa canlıların içlerini mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işleten ve bununla da isim ve sıfatlarının her türlü noksandan uzak olduğunu gösteren Bâtın.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur herşeyi, gizli açık bütün sesleri ve yapılan bütün duaları işiten ve varlıklara işitme kàbiliyeti veren Semî ve Gizli ve açık herşeyi bütün incelikleriyle gören ve varlıklara da görme kàbiliyeti ve basîreti ihsan eden Basîr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur varlıkları, nazik ve lâtif güzelliklerle yaratıp onlara ihsanda bulunan ve ilmi bütün varlıkların inceliklerine nüfuz eden Lâtîf ve bütün varlıkların küçük büyük, gizli açık her hâlinden her an haberdâr olan Habîr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur bütün günahları bağışlayan Gafûr ve bütün varlıkların sonsuz teşekkür ve ibadetlerine bihakkın lâyık olan ve şükredenlere ikram ve ihsanını arttıran Şekûr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur herşeyi en mükemmel şekilde yaratan ve ihtiyaç duyulan şeyleri de yaratıp onlara yetiştiren ve herşeye gücü yeten Hallâk-ı Kadîr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur her bir varlığa en münasip şekil ve suretler veren Musavvir ve gizli ve açık herşeyi bütün incelikleriyle gören ve varlıklara da görme kabiliyeti ihsan eden Basîr.

Allah’tan başka ilâh yok; Odur sayısız rahmet meyvelerini ve nimetlerini bütün canlıların önlerine seren ve iyiliği bol olan Cevvâd-ı Kerîm.

---

HAŞİYE : Bu şehadetlerde iki hüküm var. Biri vahdaniyeti gösterir, Lâ ilâhe illâllah’tır. Diğeri, o Vâhidin vücubunu ispat eder ki, Hüve ile başlayan isimlerdir. Herbir Hüve geldiği vakit, bir sual-i mukaddere cevaptır. Güya deniliyor ki, “O İlâh-ı Vâhidi nasıl tanıyacağız?” Cevap veriliyor ki: Meselâ, Hüve’s-Semîu’l-Basîr. Bunda diyor ki: Bu mevcudatın dertlerini görüp dinleyen birisi var ki, istediklerini yapıyor. Böyle âsâr, ef’âl-i İlâhiyeyi; ve o ef’âl, Semî, Basîr gibi isimleri ispat eder. O isimler, mevsuflarının vücudunu gösterirler. İşte, bütün bu cümleler bu tarzdadır. Âsâr ile ef’âli, ef’âl ile esmâyı, esmâ ile vücud-u Vâcibi ispat ederler. 


Bediüzzaman Said Nursi
Yirmi Dokuzuncu Lem'a