Hayattan çalınan zamanlar

Muayyen bir zaman dilimi içinde yaşıyoruz. O an-ı seyyale gelinceye kadar mühlet verilmiş hepimize. Hayatın her anından mesulüz; her anı bir CD’ye kaydoluyor adeta. Önümüze dökecekler yaptıklarımızı. Ama biz bunun pek fazla farkında değiliz. Ölümü kendimize hiç, ama hiç yakıştırmıyoruz. Sanki ölüm başkaları için yaratılmış. Daha bizim önümüzde çok uzun yıllar var. Nasıl olsa, ölüme giden yolda, ciddi anlamda sinyaller de almıyoruz belki de. Allah’a şükür sağlımız yerinde. Ölüm nereden yol bulup da girecek bedenimize…

Hal böyle olunca ölüme kalınca bir perde çekiyoruz. Hayatımızın en önemli anlarını malayaniyat ile dolduruyoruz. Lüzumsuz işler, boş hayaller, magazin haberler, dedim-dediler, mecazî sevgiler ve aşklar hayatımızdan en önemli anları çalıyor bizden. Aslında vahim olan şey de, bizim bütün bunların farkında olmamız. Emin olun, bütün bunları kendim için diyorum. Ben sütten çıkan ak kaşık değilim. Bediüzzaman’ın dediği gibi, “Nefis cümleden edna; vazife cümleden ala,” düşüncesiyle söylüyoruz bunları. Söylüyoruz da, uyguluyor muyuz? İşte en önemli mesele budur. Cenab-ı Hakk, “Yapmadığınız şeyleri neden söylüyorsunuz?” (Saf suresi 61/2), diye buyuruyor. Evet, dostlarım, bunları kendi nefsime söylüyorum. Siz de kendi vicdanınıza danışın ve bir özeleştiri yapın isterseniz.

Hayatımızdan çalınan zamanları, anları bir düşünelim. Saatlerce oyun oynamalar, maçlar izlemeler, filmler izlemeler vs. Hangimiz yapmıyoruz ki bütün bunları? Bütün bunlardan kurtulmak mümkün mü acaba? Çok zor. Ama mecrasını değiştirmek mümkündür. Hiç olmazsa ya dünyaya ya da ebedi hayata faydası dokunabilecek filmleri izleyebiliriz. Ahir zamanı yaşıyoruz. Elimizi eteğimizi ne internetten ne de televizyondan çekebiliyoruz. Ama hiç olmazsa bunların faydalı yönlerini değerlendirebiliriz. Teknolojiyi iyiye kullanırsak çok iyi neticeler alabiliriz. Örneğin kuracağımız bir siteyle, Risale Haber gibi, insanlara faydalı işler yapabiliriz. Belki de çok sevap kazanacak işler yapabiliriz. Ama ya tersi? Tersi çok korkunç! Olumsuz yönde kullanacağımız bu medeniyet harikaları başımıza hem dünyada hem de ebedi hayatta büyük belalar açabilir. Şunu unutmamalıyız ki. Bu zamanda sevaplar da günahlarda sınırsız olabiliyor. Zira yapılan günahlar, eğer kitle iletişim araçlarıyla olursa, o zaman ulaştığı kişi kadar sorumlu oluyoruz. Tersi de doğru. Eğer kitle iletişim araçlarıyla hayırlı işler yapıyorsak, ulaştığı insanlar kadar sevaplar kazanabiliyoruz.

Günümüz “az zamanda çok işler yapmak” zamanıdır. Günahıyla sevabıyla sınırsız işlem yapma zamanıdır. Faydalı işler yaparak sınırsız işlemler yaparsak, hayatımızdan çalınan zamanları belki de telâfi edebiliriz. Cenab-ı Hak, mizan-terazi anında sevap-günah cetveline göre hüküm verecek ve sevap ağır basınca günahları silecek. Ne büyük lütuftur bu. Ya her günahımızı mutlaka cehennem temizleseydi, hangimiz cehenneme girmeden kurtulabilirdik ki? Cehenneme girmemek hepimiz için hem çok kolay; hem çok zor! Bediüzzaman’ın dediği gibi, külli bir niyetle ve Allah’a karşı korku ve ümit arası beslediğimiz hissiyatla kurtulmak çok kolay. Tersi de mümkün. Gıybet, kovuculuk, su-i zan, fitne ve fücur işler, fesat, kin, garaz, haset vs olumsuzluklarla cehennemin dibine vurmak da çok kolay.

Dibe vurmamak için titremeliyiz. Hop demeliyiz nefsimize. “Çok şeyler istiyorsun; hayatımdan çok önemli anların çalınmasını telkin ediyorsun. İkimiz de ağır bir yük altındayız. Benimle birlikte sen de yanarsın. Yanmamak için teyakkuz içinde olmalıyız. Hayatımızdan çalınan zamanları, en aza indirmenin yollarını aramalı, bulmalı ve en önemlisi de uygulamalıyız. Eğer, uygulama yoksa daha vahimdir. Zira bilip de uygulamamak Allah’ın hiç de hoşlanmadığı bir durumdur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.