Hayal, imkan ve Karadeniz'in batması

Hayalen Karadeniz'in şu an batması mümkündür, bu demektir ki; hayal bir nevi aklın haricine de taşınabilirlik içerir... Yanılsamayı çokça yaşayabilirsiniz...

Şüphesiz bu bir varsayım değildir, çünkü varsayım olması için ispat dairesinin içinde olmalıdır. İspat dairesi içinde gerçekleşmesi noktasında bir delil aranır; gerek bir delil bulamadan bunun üzerinden bir varsayım ve önyargıya ulaşmak yanlıştır.

Eğer Karadeniz'in şu an batması için gerekli delil sağlanabilirse bu durumda gerçekleştirici sebep aranır. Bunun bulunması ile ancak Karadeniz'in batması varsayım olarak kabul edilebilir.

Hayalin çizdiği flû atmosferin gerçek olarak varsayılabilmesi bir zihin sürecini gerektirir. Hayal çoğu kişiseldir ve gerçeklikten uzaktır.

Hayal ancak bir yanılsama olarak, örneğin; yeryüzünü kesen meridyen çizgileri gibi düşünülebilir. Bu noktada bir gerçeğin dublörü ya da kısa süreli yanılsaması görevi görebilir.

İnsandaki ‘ben’ duygusu da bu anlamda hayali, yani bir yanılsamadan ibarettir.
Gerçekle karışmadıktan sonra geçici bir hat vazifesi verilebilir.

Bu noktada bilimsel düşüncenin alanına girilir. Bilim, bir yönüyle hayal etmekle başlar.

Zıttı da düşünebilme, tarafsız bakabilme, başlangıçta bilimsel düşüncenin gereçlerindendir. Bu aşamada hayali, elindeki yanıp sönen ışıklar olarak görmelidir...

Ya da kesik kesik akan yol çizgileri gibidirler. Yani varlık ve yokluk arasında gidip gelmelerden veya kabul ve red ile ışık ve karanlık, siyah ve beyaz arasındaki salınmalar olarak bakılabilir.

Ancak gerçek ortaya çıktığında artık hayale yer yoktur. Bu durumda hayal gerçeğin atmosferini kaplayan bir sis bulutu olarak kalır... Gerçek ortaya çıktığında tüm hayaller kaybolacak ya da silinecektir.

Gerçeğe teslim olanlar, hayallerine üfleyebilecekler; gerçekleri unutanlar hayallerin peşinde sürükleneceklerdir.

Gerçeğe teslim olanlar hayallerin aslında bir karanlık olduğunu görecekler, hayallerin peşinde koşanlar ise onun ışığını kaybetmekten korkarak bırakmak istemeyeceklerdir.

Bu nedenle gerçeği aramanın bir yolu hayal etmekle başlar, bulmak ise aramakla değil gerçeğin görünmesiyle sona erer.

Buna kişisel yolculuk da denir... Bu nedenle, hepimiz bir yolcuyuzdur.

Hayalden gemilerle imkan denizindi (ama onun üzerinde) yol alırız... Gerçeklerinden kaçıp hayale binenlerse her ihtimalde denize atılır, sonsuz imkânat içinde karanlık ve kimsesiz bırakılır, ta ki yeni bir gerçeğin ağzından içeri alınıncaya kadar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum