Hamd, âhirette de Allah'a mahsustur

Hamd, âhirette de Allah'a mahsustur

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Sebe Sûresi 1-2. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
[Mekke devrinde nâzil olmuştur, 54 âyettir.]

1-Hamd, göklerde ne var, yerde ne varsa kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd, âhirette de O’na mahsustur.(*) Çünki O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.

2-Yere ne giriyor ve ondan ne çıkıyorsa, gökten ne iniyor ve onda ne yükseliyorsa, (O) bilir. Ve O, Rahîm (çok merhamet eden)dir, Gafûr (çok bağışlayan)dır.

(*) “Bütün mevcûdâtta sebeb-i medh ü senâ (övgüye vesîle) olan kemâlât (mükemmellikler) O’nundur. Öyle ise hamd (övgü) dahi O’na âiddir. Ezelden ebede kadar her kimden, her kime karşı gelen ve gelecek medh ü senâ O’na âiddir. Çünki sebeb-i medih olan ni‘met ve ihsan ve kemâl ve cemâl (güzellik) ve medâr-ı hamd (hamde vesîle) olan herşey O’nundur. O’na âiddir. Evet âyât-ı Kur’âniyenin (Kur’ân âyetlerinin) işârâtıyla (işâretleriyle) bütün mevcûdâttan dâimî bir sûrette dergâh-ı İlâhiyeye (Allah katına) giden bir ubûdiyettir (kulluktur), bir tesbihtir, bir secdedir, bir duâdır ve bir hamd ü senâdır ki, dâimî o dergâha gidiyor.” (Mektûbât, 20. Mektûb, 66-67)