Levent BİLGİ-

Levent BİLGİ-

Halil Köprücüoğlu’ndan özür

Halil ağabey ile yaklaşık bir ay önce başlayan müzakerelerimizden kendisinin biraz da olsa kırıldığını fark ediyorum. Bu müzakereler, biraz da yorumlarla süslenince farklı mecralara kaymış olabilir.

Aslında ben bir nebzecik aile içindeki eksikliklerimize, dünyanın üzerimize abanmalarına dikkat çekmeyi istemiştir. Bu dünyeviliklerimiz yüzünden hizmetimizin bile zarar gördüğünü anlatmaya çalışmıştım. Bu amaçla iki yazı yazdım, Halil ağabeyin yazılarındaki fikirleri pek tartışmadım. Daha çok Halil ağabeyin bizim için de hakikaten kıymetli olan düşüncelerini ortaya koymasına bir çeşit zemin hazırlamak istedim.

Gerçekte dünyevileşme konusunda, terk konusunda Halil ağabeyden çok farklı düşündüğümüzü de sanmıyorum. Sadece ben biraz daha günümüz gençliğine hitap eden bazı uç örneklerle olayı biraz tahrik etmek, gündeme getirmek istedim. Elbette ki mağaradan bahsederken evlerimizi bırakıp mağaralara kaçmayı değil, Hira’daki mağara gibi her yeri ve her zemini Allah’a ulaşma vesilesi yapmayı kastettiğimi herkes biliyor. Veya Kabe gibi kalbimizi sıfırlamaktan, boşaltmaktan bahsederken kalplerimize sadece Allah rızası ve sevgisini koymayı, dünyadaki her şeyi de yine Rabbimizin adıyla sevmeyi söylediğim âşikar. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Beni bu noktada birazcık hayal kırıklığına uğratan şey ise ne kadar uç olursa olsun, ne kadar farklı olursa olsun, hüsn-ü niyetle, hizmetimiz için her şeyi konuşabileceğimize olan inancımın bir defa daha yara almasıdır. Ben Kur’an’ın, Risalenin bir hakikatını farklı cephelerden bakarak müzakere edebileceğimizi, birbirimize katkı yapabileceğimizi düşünmüştüm. Ama yine olmadı. Daha önce de örneklerini çok gördüğümüz gibi bu defa da olmadı. Abi düşmanlığı, Risale çizgisinden sapmalar, ifratlık, kredini dengeliler nezdinde bitirme gibi bir sürü şeylerle suçlayan yorumlar oldu.

Öte yandan ben Manisa’da konuştuklarımı ve burada yazdıklarımı yakın zamanda Mardin ve Gaziantep’te de konuştum. Hatta oralarda konu üzerinde geniş müzakereler yaptık. Antep’te bayanlar da vardı, onlara biraz fazla dokundurmama rağmen konuya canlı olarak katıldılar. Ne yanlış anlamalar, ne suçlamalar oldu. Kendimizi, hayat tarzımızı gözden geçirmeli, dünyevilikten kurtarıp daha fazla imanileştirmeliyiz gibi güzel sonuçlar çıktı. Hatta Mardinliler bayanların da olduğu bir zeminde sunumun tekrarını istediler. Ama ne gariptir ki kendi memleketim Manisa’da ve çok sevdiğim Manisalı dostlarımla…

Halil ağbi iyi bilir, ben öyle iddialı bir adam değilimdir. Bir konuyu, düşündüğüm bir şeyi belki biraz farklı bir cepheden söylerim. Birileri “ya hadi bunu düşünelim” derse, beraber düşünmeye geliştirmeye çalışırım. Ama birileri çıkıp “ya amma saçmaladın, yok böle bir şey” tarzında yaklaşırsa, ısrar da etmem.

Şimdi de aynısını yapacağım ve hiç de ısrar etmeyeceğim. Ben şimdiye kadar öğrendiklerimin çoğunu siz ağabeylerimden öğrendim. Ne olursa olsun Nur talebeleri ile, ağabeylerimizle kavgaya, suçlamalara, gıybete girmemeye azmetmişim. Bana özel gönderdiğiniz tenkitte “sakın bir daha konuşma” demişsiniz. Ben de artık bir daha bu konuda ve menfi bir konuda konuşmayacak ve yazmayacağım. Yazıların başlangıcında “Hodri meydan” demiştiniz, biz de buna güvenerek yazmıştık, şimdi yazdıklarımızı geri alıyoruz. Bazı gençler de konuyla ilgili yazmaya çalışıyorlardı, onları da mümkün olduğu kadar engelleyeceğim, biz dokuz köyden kovulmaya alışığız, bari onlar zarar görmesinler.

Artık Gebzelilerin Nisan ayında yaptıkları o muhteşem Çanakkale kutlama programı gibi şevk verici şeylerden bahsedeceğim. Gebze’deki o muazzam binada kaç öğrenci kaldığını kesinlikle sormayacağım, zaten bir yerlerde pamuk ipliği ile duruyoruz Gebze’den de kovulmayalım. İnşallah bundan sonraki ilk yazımda Gebze’deki  kaymakamların, müftülerin katıldığı bu büyük alkış toplayan gözyaşları içinde seyrettiğimiz, harika Çanakkale hizmetini anlatmak istiyorum…

Hem emin olabilirsiniz bundan sonra da pek çok şey öğrendiğimiz ağabeyleri tenkit manasına gelecek hiçbir şey yazmayacağım. Sadece onları değil bütün Nur kardeşlerimizi itham manasına gelebilecek şeylerden kaçınmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.

Son olarak Halil ağbi, siz bizleri bildiğiniz gibi biz de sizin engin gönlünüzü, muhabbetinizi biliriz. Sizlerin ağabeyliğiniz, uhuvvetiniz bizler için her şeyden daha önemlidir. Sizlere ve diğer ağabeylerimize hayatımız boyunca hizmet etsek azdır.
Sizleri ve başka ağabeylerimizi kırdıysak özür dileriz.

Bizim gibi maksadını aşan, medeniyetin, nefsinin empozeleriyle yolunu şaşırmışları da arkadaşlığa kabul edin lütfen.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
14 Yorum