Hafızlık merasimi açış konuşması, bazı gerçekler ve teşekkür

Muhterem camianızı en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyor, hoş geldiniz, sefalar ve saadetler getirdiniz, diyorum. Konuşmamı bıkmadan dinleyeceğinize inanıyorum.

Din eğitiminin ve Kur’an derslerinin yasaklandığı, ezanların susturulduğu, “Allah” demenin suç sayıldığı, iman ve Kur’an hakikatlerini anlatanların zindanlara atıldığı ve darağaçlarında sallandırıldığı devirlerden, dönemlerden bu günlere geldik. Bizi bu günlere kavuşturan Allah’a hamd olsun.

Zulmün ve despotizmanın hâkim olduğu O karanlık günlerde bile Meşhur Şairimiz haykırmış ve umut yüklü şu mısraları terennüm etmiştir:

“Kırılır da bir gün bütün dişliler / Döner şanlı şanlı çarkımız bizim

Gökten bir el yaşlı gözleri siler / Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze / Kavuşuruz sonu gelmez gündüze

Sapan taşların yanında füze / Başka âlemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil tarih ahlak ve iman /Görürler nasılmış neymiş kahraman

Yer ve gök su vermem dediği zaman / Her tarlayı sular arkımız bizim.”

“Sevinin Mehmedim başlar yüksekte / Ölsek de sevinin, eve dönsek de,

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte / Yarın elbet bizim, elbet bizimdir,

Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir.”

Şaire göre, içinde bulunduğumuz bu günler, yarındı. Biz şairin özlediği günlere bu gün kavuşmuş bulunuyoruz. Elhamdülillah.

Onlar sabırla cefasını çekti o kara günlerin,

Biz şükürle sefasını sürelim bu ak günlerin.

Tekerleğimiz tümsekte kalmadı.Müslümanları ezen dişliler kırıldı.Çarkımız şanlı şanlı dönmeye başladı. Allah yaşlı gözlerimizi sildi. Evimiz, barkımız şenlendi,elhamdülillah.

SAHİBÜZZAMAN DEMİŞTİ Kİ…

Ülkemizde inkâr rüzgârlarının, dindışı akımların ve sekülerizmin her tarafı kasıp kavurduğu ve bütün çiçekleri yakıp kuruttuğu o kara günlerde milletin imanını ve ahlakını kurtarma yolunda dünyasını ve ahiretini feda eden, Allah’ın lutf u inayetiyle Türkiye’de yeniden dirilişin hareketini başlatan, çözümü silahta değil, kitapta arayan, Sahibüzzaman şöyle demişti:

“Ne yapayım acele ettim, kışta geldim. Sizler cennet-asa (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır."

Evet o gün ekilen nur ve iman tohumları bu gün zeminimizde çiçek açtı. Bir buket çiçek ve bir demet gül gibi karşımızda duruyor. İşte o çiçekler sizlersiniz. Sizin hafız olan Kur’an bülbülü evlatlarınız. Sizin dershaneleriniz, Kur’an kurslarınız, İmam-Hatipleriniz, İlahiyatlarınız, imanı ve ahlakı terennüm eden yurt içi ve yurt dışında açtığınız okullarınız. Zeminimizde çiçek açan, diniyle, imanıyla ve güzel ahlakıyla devlet kademelerinde yerini alan sivil ve resmi erkânımız.

Ey bu zeminin ve bu kadroların hazırlanmasına vesile olan çile adamları,şanlı ve imanlı milletimizin mütefekkir mücahitleri! Hamdi Aksekiler,ElmaliliHamdiler, Ahmet Naimler, Akifler, Necip Fazıllar, Hilmi Tunahanlar, Hocaefendiler, Bediüzzamanlar ve adlarını sayamadığım daha nice din yolunda kefenini koltuğunun altında taşıyan kahramanlar! Size minnet, hürmet ve teşekkür borçluyuz.

Sizi bu işte çalıştıran ve başarıya kavuşturan Allah’a da sayısız şükran ve secde borçluyuz. Bütün bu mücahitler ve kahramanlar kafilesinin re’si ve reisi, başı, başkanı,âlemlerin sultanı ve efendisi Hz.Muhammed (a.s.v) efendimize de sayısız salat ve selam borçluyuz. Ona taş atan ellere ve hakaret eden dillere ve filmlere de lanet borçluyuz.

28 Şubat’ın sam yellerinin estiği, Kur’an kurslarının, İmam-Hatip Liselerinin ve İlahiyat fakültelerinin ağlatıldığı, bir kısmının kapandığı, bir kısmının da can çekiştirdiği o kara günlerde-ki o kara günlerin mağdurlarından biri de biziz ve bizim kurumlarımızdır.-yürekten yaralı olduğum o kara günlerde bir Kur’an sempozyumunda sunduğum tebliğimde Kur’an, Peygamberimiz ve Arapça okullara seçmeli ders olarak konulsun teklifinde bulunmuştum. O zamanlar, orada bulunanve diyaneti temsilen gelen bir profesör,beni eleştirmiş, bir kısım çevrelere hoş görünme adına beni hayalcilikle suçlamıştı. Ben de şöyle cevap vermiştim:

Sayın profesör! Şunu unutmayın lütfen: Bir zamanlar, boğaz köprüsünden bahsedenler de hayalcilikle suçlanmıştı. Ama bu işin hayalini yapanlar kazandı. Fatih köprüsü de yetmez oldu. Şimdi tüp geçit devreye sokulmak üzere. Hakikatin ve hakkınızın hayalini yapmazsanız hakikate ve hakkınıza kavuşamazsınız.

Çok geçmeden benim hayallerim gerçekleşti. Okullara siyer, Kur’an’ın dili olan Arapça ve Kur’an seçmeli ders olarak konuldu.

Şimdi hayalimin gerçekleştiğini görmenin hazzını yaşıyorum. Hayallerimizi gerçekleştiren Allah’a hamd ediyorum. Bu hayırlı hizmeti ısrarla isteyen Müslüman milletime, Müslüman milletimin bu arzusunu yerine getiren iktidara ve ona destek veren muhalefete teşekkür ve alkışlar gönderiyorum.

Burada altını çize çize söylüyorum. Bu gün okullarımıza konulan da yeterli olmayacak.Bu iş yani, Kur’an, Arapça ve İslamî ilimler bütün okullara, hatta üniversitelere bile konulacak. Konulmalıdır da. Zaten ben teklifimi öyle yapmıştım. İLKOKULUN BİRİNCİ SINIFINDAN ÜNİVERSİTENİN SON SINIFINA KADAR Kur’an, Arapça ve İslamî ilimler seçmeli ders olarak konulmalıdır, demiştim. Okullarımız buna layık, halkımız ve devletimiz buna layık. Çünkü bu kahraman milletin evlatları cennete layık.

Zirâ inanıyorum ki anarşi ve terörün, siyaset terörünün, ticaret terörünün, kapkaç terörünün, müstehcenlik terörünün, aile terörünün, eş terörünün, iş terörünün, ahlaksızlık terörünün,töre terörünün ve her türlü terör zehrinin panzehiri İslam’dır, Kur’an’dır, imandır.“İman insanı insan eder, hatta sultan eder. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.”

“İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür/ İmansız olan paslı yürek sinede yüktür!”

ÜNİVERSİTE AYARINDA KUR’AN KURSLARI

Herkes bulunduğu yerde bir şeyler yapmalı. Herkes karanlığa bir ışık tutma hayalini ve sevdasını taşımalıdır. Dünyanın her yerinde Kur’an’a hizmet veren üniversite ayarında kurumlar, okullar açılmalıdır. Kur’an kursları da yeniden ele alınmalı, çağa uygun bir şekilde dizayn edilmeli, albenisi artırılmalı, o kadar ki öğrenci onu olmazsa olmazları arasına alabilmelidir. Böyle bir Kur’an kursu, diğer bir adıyla üniversite ayarında Kur’an Kültür Kompleksi projesi kafamızda var. Ama bu projeye sahip çıkacak servet, kuvvet ve himmet sahibi yiğitler, servetini ve himmetini bu yolda harcayacak kahramanlar arıyoruz.

Değerli kardeşlerim,

Pakistanın Mehmet Âkif’i diyebileceğimiz Muhammed İkbal, hacca giden hacılara, bacılara ve umrecilere seslenir:

-Ey hacılar, umreciler! Hacdan ve umreden dönerken bize hediye olarak takke, tesbih, yüzük ve kına getirmeyin. Bize hediye olarak Ebubekir’in sadakat ve teslimiyetini, Ömer’in adaletini, Osman’ın Kur’an aşkı ve edebini, Ali’nin ilmini ve kahramanlığını getirin.” der.

Ben de başta nefsime ve sonra dünyaya sesleniyorum; diyorum ki Ey insanlar! İkbal’in ve dünyanın hayran olduğu insanları yetiştiren, 23 sene gibi kısa zamanda helaket ve felaket asrını saadet ve rahmet asrına dönüştüren, alkolik, cani ve ahlaksız bir toplumu evliya ve sahabe yapan, Peygamberi öldürmeye giden gözü dönmüş insanları dünyada iken cennetle müjdelenmiş insan haline getiren, Vahşi’yidahi affedip yahşi yapan, en güçlü olduğu bir zamanda, en azılı düşmanlarını affeden, affıyla da insan kazanan Hz. Muhammed(a.s.v) a bir bakın. Onungüzel ahlakına,Onun tevazuuna,kulluk şuuruna ve onun medeniyetine bir bakın. Bakın da onu evinize, ülkenize ve içinize götürün.Götürün de içinizi, ülkenizi ve dünyanızıanarşi ve terör belasından kurtarın. Çünkü Allah’ın vadi var:“Ve makanellahuliyüazzibehüm ve entefîhim” ( Enfal, 8/33) Habibim! Sen ve Senin sevgin onların içinde olduğu müddetçe ALLAH onlara azap etmeyecek, (azap etmek isteyenlere de fırsat vermeyecektir. Yurdunuz cennet olacaktır.)

ZAMAN, İSLAM ŞEMSİYESİ ALTINDA BİRLEŞME VE KUR’AN’LA BÜTÜNLEŞME ZAMANIDIR

Zaman, ayrımcılık davası gütme zamanı değil, zaman, herkesin hakkına saygı gösterme, bölgemiz ve ırkımız ne olursa olsun İslam şemsiyesi altında birleşme ve bütünleşme zamanıdır.

Zaman, 5000 kişi ile 80.000 kişilik haçlı ordusunu Endülüs’de dize getiren Tarık bin ziyadlar, Salahaddin-i Eyyubiler, Alparslanlar, Kanuniler, Ebussuudlar, Selimler, Zembilli Ali ve Molla Güraniler, 21 yaşında İstanbul’u fetheden, Ayasofya kilisesini Ayasofya camiine çeviren, çağ açıp çağ kapayan Fatihler, Akşemseddinler, Yunuslar, Mevlanalar…yetiştirme zamanıdır.

Zaman Amineler, Hatice-i Kübra’lar, Aişe-i Sıddıka’lar, Ümmü Haremler, Rabia-i Adeviyyeler, Nene Hatunlar, Kara Fatmalaryetiştirme ve bunları yetiştirenlereri destekleme ve onlara dua etme zamanıdr.

Zaman, Bahar Kız Kur’an kursumuzda hafızlığını başarı ile tamamlayan 17 tane güllerimizi, hafız kızlarımızı ve onların sevgiye ve saygıya layık anne-babalarını tebrik etme ve alkışlama zamanıdır.

Zaman, bu evlatlarımızın barınağı ve ikinci yuvası olan Bahar Kız Kur’an Kursumuzu, onun çalışkan ve başarılı yönetici ve hoca kadrosunu can u gönülden tebrik etme ve alkışlama zamanıdır.

Zaman, kursumuzun sponsorları değerli iş adamlarımıza ve hizmet arkadaşlarımıza, basın mensuplarına, emniyet güçlerimize, siz hanımefendi ve beyefendi kardeşlerim değerli halkımız size tebrik ve takdir sunma ve alkış tutma zamanıdır. Çünkü siz hiçbir zaman bizi ve kursumuzu unutmadınız, unutmuyorsunuz.

Zaman, il müftü yardımcısı sayın Bayram Erdoğan beye, ilçe müftümüz sayın Remzi Pehlivan beye ve diğer müftülerimize, imamlarımıza, ezan bülbüllerine,  hatip ve vaizlerimize, bütün Kur’an kurslarındaki hocalarımız ve yöneticilerine teşekkür etme ve alkış tutma zamanıdır.

Zaman, Din Hizmetleri Genel Müdürümüz Prof. Dr. Ali Erbaş beye, desteklerini bizden esirgemeyen valimize, Kocaeli, Gebze, Darıca, Çayırova ve Dilovası kaymakamlarımıza, bize bu salonu tahsis eden büyük şehir belediyemize, çeşitli imkân ve ikramlarda bulunan Gebze, Darıca, Tuzla ve diğer belediye başkanlarımıza, İl Milli eğitim müdürümüze ve diğer müdürlerimize özetle saygıdeğer yüce protokole, en derin sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum ve hepinizi candan, yürekten alkışlıyorum.

Üç sözle sözlerimi bitiriyorum. Biri Âlemlerin Efendisine ait, diğer ikisi de onun varislerine ait.Âlemlerin Efendisi buyurmuşlar ki: “Din garipolarak başladı, yine garip olarak dönecek. Dinin anlatılmasında ve yayılmasında rol alan gariplere müjdeler olsun. O garipler ki başkalarının yakıp yıktıklarını, onlar restore eder ve onarırlar.”

Bahtiyar İhtiyar diyor ki: “Ümitvâr olunuz. Şu İstikbaldeki inkılaplar içinde en yüksek gür ses İslam’ın sesi olacaktır.”

Bahtiyar Garib de diyor ki:

“Nasıl olsa bir gün güneş doğacak/ Çevreye yeniden nûrlar yağacak;

Dağ-dere, ova-oba bucak bucak/ Işık gelip karanlığı boğacak!”

Zaferler baş tacı Kur’an olacak!”

Biz de diyoruz ki: İnşaallah yarınlarımız bu günden de güzel olacak..

Tekrar muhterem camianızı en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyor, Rabbimden hepinize, vatanımıza ve dünyamıza sağlıklı, huzurlu ve terörsüz günler diliyorum. Yuvalarınız mutlu olsun, gönlünüz umutla dolsun. Allah’a emanet olasınız efendim.

(21 Ekim 2012 Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi Saat: 14)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.