Hac ibadeti biterken

Hicri 1430-Miladi 2009 hac mevsimini bitirmiş olduk. Hac için bayram, Hicri takviminin son ayı Zilhiccenin 10. günü oluyor. Bu sene bayram Miladi takvimin de son ayı olan Aralık ayına tevafuk etti. Her iki takvimin de son ayı Hac ve bayram ayı oldu.

Bir tevafuk daha yaşandı bu sene. Hicri takvimin yeni yılının birinci günü, yani Muharrem ayının birinci günü 17 Aralık tarihine denk geldi. Bu tarih aynı zamanda Şeb-i Aruz yani Hz. Mevlana’nın vefat yıldönümüne tevafuk etti.

Biz de aynı günde Hz. Resulullah’ın (asm) yanından ayrılıp, Türkiye’ye döndük. Bu seneki hac farizasını hacılarımızla beraber tamamlamış olduk.

Son sekiz günü mübarek beldede geçirdik. Kainatın kalbi Hz Muhammed’in (A.S.M) bulunduğu nurlu şehirde huşu ve huzurla hacı tamamladık. O Zatın huzuruna geçip selam verdik. Selam gönderenlerin selamlarını tevdi ettik. Karşısında el bağladık, boynumuzu büktük. Bütün kusur ve günahlarımıza rağmen, utanacak halimizle şefaat diledik.

Mahşerde herkes kendisini kurtarmaya çalışacağı o gün, şefaat edeceği, elinden tutup kurtarmaya çalışacağı ümmetinin içinde biz de olalım diye Allah’a yalvarıp, Resuluna arzı hacet ettik. O’nun vesilesi ve şefaatiyle, himmet ve yardımı ile Allah’ın mağfiretini istedik. Elimizden tutup yanına alır, bayrağı altında barındırır, kevser havuzundan içmemize aracı olur diye eşiğine yüz sürdük.

Hz. Resulullah’ın (asm) yanında medfun bulunan Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e de selam verdik. O iki İslam kahramanı, Şeyheyn olarak bilinen İslamın temelini atmaya vesile olan, her şeyini Allah için harcayan ve cennetle müjdelenen ilk iki Halifenin huzurunda bulunduk. Onların da ruhları bizden haberdardı ve selamımızı alıyorlardı. O iki büyük zatı da ziyaret etmenin sevinç ve mutluluğu içinde olduk.

Resulullah (a.s.m), Hz. Ebubekir (r.a) ve Ha. Ömer’in (r.a) hemen karşısında bulunan, Hz. Osman, Hz. Ayşe olmak üzere Peygamberimizin yakınları ve onbinlerce sahabinin medfun bulunduğu Cennet’ül-Baki’yi ziyaret edip Fatihalar okuduk.
Uhud şehitliğine gittik. Şehitlerin seyyidi Hz. Hamza, Musab bin Umeyr ve Abdullah bin Cahş’ın mezarları başında dua edip Fatihalar okuduk, şefaatlerine mazhar olmak için Allah’a yalvardık.

Hz. Peygamberin, gelen ayet üzerine bir vakit içinde Kudüsteki Mescid-i Aksa’dan Kabey-i Mükerreme’ye yönünü çevirdiği için iki kıbleli olarak anılan mescidi ziyaret ettik.
Ahzab savaşı olarak bilinen, birçok mu’cizenin gerçekleşmesine vesile olan Hendek savaşının yapıldığı mekana gittik. Resulullahın (asm) hendek kazarken karnına açlıktan taş bağladığı mekanda sahabelerin fedakarlık ve kahramanlıklarını yadettik. Dua edip, şefaat diledik.
Mekke’den Medine’ye hicret etmek mecburiyetinde bırakılan Allah Resulunun Medine’ye girişte, şiirler ve medhiyelerle karşılandığı Kuba’da inşa ettiği, her cumartesi ziyarette bulunduğu mescidi ziyaret ettik. Umre sevabı kazandıran o mekanı ziyaret ederken Peygamberimizin ayak izlerini görür gibi olduk.

Medine’ye manevi havası hakim olan Resulullah’a komşuluğumuz ve misafirliğimiz bitmişti. Şeb-i Aruz olan 1431 Hicri yılının ilk günü Muharrem ayının birinci günü Medine’den havalanıp iki saat sonra Gaziantep hava alanına indik.
Çok verimli, bereketli ve feyizli geçen bir haccı daha geride bırakmış olduk. Gitmek isteyen herkese Cenab-ı Hak tekrar tekrar nasib etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum