Depremin Düşündürdükleri-2

İzdiham ve panik havası

Depremin ilk gününde Şanlıurfa gibi az hasarlı yerlerde doğuya ve batıya kaçış izdihamı oldu. Buna bağlı olarak akaryakıt istasyonlarında yakıt kalmadı. Araç içinde geceyi geçirmek isteyenler az da olsa bir miktar yakıt ihtiyaçlarını karşılayamadı. Buna bağlı olarak trafik tıkandı, adeta mahşeri bir kalabalık oluştu. Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’tan sonra depremden en çok etkilenen Hatay, Adıyaman ve Malatya illerinden çok çok daha iyi durumda olduğumuzu biliyor olmamıza rağmen Şanlıurfa’da bu şekildeki izdiham gerçekten çok şaşırtıcı oldu. Bu geçici fani dünyada insanoğlunun alacağı nefes sayısı Rabbimiz tarafından takdir edilmiştir. Onun üzerinde ve altında herhangi bir durum söz konusu olamaz. Ecel birdir tagayyür etmez. Ama biz insanoğlu Allah’ın bize emanet olarak verdiği canı son nefesimize kadar korumak durumundayız. Burada izdihama ve korkuya, paniğe gerek kalmadan itidal üzere davranmak felaket öncesi ve sonrasında tedbirleri almak ve uygulamak bizlere düşer. Tedbirimizi almayıp ta takdire bühtan ederek kabahati başka yerde aramak yanlıştır. Kadere rıza gösteren kederden emin olur.

Helaket ve felaket asrı

Son beş yılda arka arkaya beş felaket yaşadık. Bu yaşlı yer küremiz ve üzerindeki iskân eden zi-şuur varlık olan insan 2019 yılında covid-19 pandemisini yaşadı. Pandemi biter bitmez, ardından Rusya-Ukrayna savaşı başladı, hemen arkasından pahalılık patlak verdi, bunu takiben kuraklık ve son olarak ardından zelzele meydana geldi. Rabbim ülkemizi ve tüm Alem-i islamı benzeri görülmemiş afetlerden korusun.

Felaket senaryosuna hazırlıklı olmak

İlkokulda kütüphanedeki ansiklopedileri karıştırırken “hayatta kalmanın 11 çaresi” diye bir broşür okumuştum. Hala aklımda. Biz insanlar geçmişten hiç ders almıyoruz, felaketlerin acı sonuçlarını çok çabuk unutuveriyoruz. Daha dün gibi bir yaz sıcağında meydana gelen Marmara depremini ne çabuk unuttuk. Ülke olarak dünyanın en eski coğrafyası üzerinde yaşıyoruz. Coğrafya bir yerde insanın kaderidir. Deprem fay hatları üzerinde birçok yerleşim birimlerimiz var, tedbirlerimizi buna göre almamışız. Şehirlerimiz yüzyıllardan beri şimdiki bilgilerden habersiz olarak bu fayların üzerinde kurulmuş ve büyümeye devam ediyor. Eskiden bu yapılanmayı bir yerde mazeret olarak kabul edebilirdik. Ancak şimdilerde ilim ve bilim gelişmiş, bilgiye ulaşmak kolay, tehlikeleri fark ediyoruz ancak ne hikmetse cesaretimiz bir o kadar da fazla. Tehlike ihmal ve cesaret kabul etmez.

Az tamah çok zarar getirir

Adıyaman’a deprem sonrasında aralıklarla üst üste üç kez gittim. Diğer illeri göremedim bile, onların da bundan bir farkı yok sanırım. Sosyal medya ve TV’de bunu görmek ve tahmin etmek mümkün. Depremde insanların enkaz altında ölümüne neden olan maddi etkenlerin en önemli sebepleri arasında fay hatları üzerinde, zemini yumuşak ve tarım arazilerinin arsa olarak seçilmesi, yapılarda olan bir takım malzeme noksanlığı ve hatalı işçilikten ileri geldiğini görmek mümkündür. Gerek inşaat zemini, gerek bu zemine göre kat sayısı, çimento, demir miktarı, gerek işçilik ve kum kalitesi ile çimento-kum oranı gibi daha burada ismini sayamadığım birçok etken yapılarda önemli olan unsurlar arasında yer alır. Hatta bu saydığımız kuralları yerine getirseniz bile beton dökümünden sonra yapacağınız yetersiz sulamanın beton kalitesini olumsuz yönde etkileyeceğini görmek mümkündür.

İşini bilen (!) müteahhit olmaya çalışıyor

Birkaç yıl evvel bir tanıdık birisi 2 bin TL harç yatırarak müteahhit karnesi almış ve bu işe başlamıştı. İnşaatla yakından uzaktan bilgisi olmayanlar karnesini alıyor inşaata başlayarak iş adamı oluveriyordu. Sanırım şimdi karne almak zorlaştı. Ülkemizde bu işi inşaat mühendisleri ve mimarlar yapacağına maalesef alakası olmayan kişiler daha çok yapmaktadırlar. Parayı birleştiren, tedarik eden, parayı döndüren bir an evvel köşeyi dönmek isteyen insanlarımız inşaat müteahhiti olmak istiyor. Birçok insanımız siyasetten, sağlıktan, spordan, yargıdan ve din işlerinden her nasılsa çok iyi anladığından inşaat işlerinden de anlayarak çok katlı gökdelenlere sığamaz duruma geldiler. Bizim buralarda, “ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne ver” derler. Emaneti ehline teslim etmek gerekir. Her işte liyakat ve ehliyet olduğu gibi burada liyakat ve ehliyet daha da önemlidir.

Tedbir bizden takdir Allah’tan

Depremde Adıyaman’a her gidişimde etrafı ve yıkılan yerleri gözlemlerken dikkatimi çeken önemli bir şey de, okullar ve devlet dairelerinin ayakta kalması olmuştu. Sadece belediye binası yıkılmış o da 40 yıllık bir mimari ve teknoloji ile yapıldığından mıdır nedir veya kusurlu yapı malzemesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum bunlar yapılacak inceleme sonucu ortaya çıkacaktır. Hatta en son yapılan hükümet binasının bir çiziği bile yoktu. Çok eski tarihi camilerimiz ve minarelerimizin yazık ki bir kısmı yıkıldı geri kalanı çok ağır hasar aldı. Yeni yapılan müftülük binası ve müftülük camii ayakta duruyordu. Hristiyan kilisesi de sağlam yapıldığından o da herhangi bir hasar almamıştı. Kooperatif olarak veya yapı ortaklığı şeklindeki yapılan binaların birçoğu orta hasarlı olsa bile yıkılmamıştı. TOKİ binaları Adıyaman’da ufak tefek sıyrıkla atlatmıştı bu depremi, yıkılan herhangi bir TOKİ binasına rastlamadım. Bunlarla övünülmez ama neticede alınan tedbirin sonucu ortada. Bazen olur ki İstediğiniz kadar sağlam bina yapsanız bile bazen fay hattında olmanız, zemin probleminden dolayı yapınızın harap olmasına yetebilir.

Kentsel dönüşümde yetersiz kalındı

Adıyaman’ın Musalla, Alitaşı, Yenipınar, Eskisaray, Mara ve Varlık mahalleleri çok eski yapılardan meydana geldiğinden birçoğu yerle bir olmuştu. Buralardan sadece tek katlı sağlam eski betonarme yapılar ile yapımında özen gösterilen, masraftan kaçılmayan evlerin ayakta olduğunu görmek mümkündü. Genellikle toprak ve yığma evler tuz gibi dağılmıştı. Bu saydığım yerlerde kentsel dönüşümde çok gecikildi. Her belediye başkanı geldiğinde söz veriyor ama bir türlü yeterli, gerekli adımlar atılamıyordu. Burada yaşayan yakınlarımdan birçoğu kentsel dönüşümü beklediklerinden evlerini yeniden yıkıp yapmak veya onarmak istemiyorlardı. Zaten kentsel dönüşüme gireceğinden dolayı ruhsat bile alamıyorlardı.

Depreme hazırlıklı olmak

Hakikaten ben ve ailem bile şu anda tam olarak bilinçli bir şekilde depreme hazır değiliz. Rabbim koruyor ve esirgiyor. Tek dileğimiz ve duamız bu. Kavli duamızı yaparken, fiili duamızı da yerine getirmek gerekiyor. Öncelikle eşyamızın ipini sağlam kazığa bağlayıp ondan sonra Allah’a teslim ederek tevekkül etmeliyiz. Okullarda deprem ve doğal felaketler bilgisi dersi konulmalıdır. Televizyon ve internet sayfalarında depremden korunmak için kısa spot bilgilendirme videoları hazırlanmalıdır. Nasıl ki covid-19 ilk çıktığında hemen covid-19’dan korunmanın yolları video ve görsellerle anlatıldı ise, daha da geç kalınmadan depremden korunmanın görselleri de kısa sürede hazırlanmalı ve her gün ve gece televizyonlarda yayınlanmalıdır. Bu nedenle bu tarz afet ve depremlerde insanların nasıl davranacağı, nasıl hareket edeceği yönünde eğitim ve bilinçlendirme çok önemlidir.

Afetlerde toplumsal dayanışma sahip olacağımız en önemli bir güçtür

Millet olarak toplumsal dayanışma ve yardımlaşma örneğini her felaketten sonra sergilediğimiz gibi burada da millet olarak top yekûn birlik içinde olmamız en değerli hasletimizdir. Milletimiz her zaman olduğu gibi bu günde de birbirine kenetlenerek adeta destan yazdı. Ülkemizin dört bir yanından ayni ve nakdi yardımlar deprem bölgesine aktı. Başta devletimizin tüm kademeleri, hayırsever kuruluşlar, vicdanını dinleyen herkes ve kesim, sivil toplum kuruluşları ve dini cemaatler elini taşın altına koyarak canla başla çalıştılar. Halen de bu çalışmalar süratli bir şekilde devam etmektedir. Yanı başımızda olan felaketin derin izlerini tamir edebilmek için en ufak bir telefon bile depremzede kardeşlerimizin içini ferahlatırken, bununla beraber Allah’ın da bizden hoşnut olmasını sağlayacak ve O’nun engin rahmet ve merhamet kapılarını açarak her iki tarafın da dualarının kabul olmasına vesile olacaktır inşallah. Bu gibi felaketlerde birbirimizin kusurlarını arayacağımıza, ele ele vererek bu zorlukları nasıl aşabiliriz, yaralarımızı nasıl sarabiliriz demeliyiz. Enkazlar kalktıktan sonra, yaralar sarıldıktan sonra gerekirse eksiklerimiz ve aksaklıklarımız üzerinde yapıcı eleştiri hakkımızı kullanırız.

Arama kurtarma çalışmaları

Depremin büyüklüğü, çok geniş alana yayılması ve iki defa üste olması, ulaşımdaki aksamalara sebebiyet vermesi ve zorlu kış şartlarından dolayı arama kurtarma çalışmalarında ilk günde aksamalara sebebiyet vermiş olabilir. İlerleyen zamanlarda aksaklıklar giderildikçe arama kurtarma çalışmaları da kısa sürede düzene girmiş ve halen de devam etmektedir. İnsanoğlu mükerrem bir varlıktır. Onun hayatı da ölümü de mükeremdir. Bu depremde şu ana kadar 13 yakınım ve akrabamın vefat ettiğini üzülerek ifade etmek isterim. Allah rahmet eylesin. Temennimiz enkaz altında canlı ve cansız hiçbir insanımızın kalmamasıdır. Bu anlamda arama kurtarma ekipleri kılı kırk yararak, muhtemel tehlikelere de aldırmadan canla başla çalışmaları takdire şayandır. Allah hepimizin yar ve yardımcıları olsun.

Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi

“Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan” diyor Yunus Emre. Mülk Allah’ındır, O mülkünde istediği gibi tasarruf edebilir. Baki kalacak yine O’dur. Bizler bu fani dünyada geçici birer misafiriz, misafir ev sahibinin kurallarına göre hareket etmelidir. Rabbim bizleri son nefesimize kadar emanetinde emin kılsın. Bizleri gördüğümüz günlerden geri bırakmasın. Bizlere iman ve Kur’an ile hüsnü hatime nasip eylesin. Depremde vefat edenler inşallah birer şehid-i manevi mertebesi kazanacak, malı ve mülkü zayi olanların ise malları sadaka hükmüne geçecektir ümidindeyim. Rabbim depremde vefat eden akraba ve yakınlarımız ile tüm kardeşlerimize rahmet ve mağfiret eylesin, vefat edenlerin yakınlarına sabırlar versin. Milletimizin ve devletimizi başı sağ olsun. Yaralılara en yakın zamanda acil şifalar dilerim. Cenab-ı Allah bizleri her zaman bu gibi afetlerden, gelmiş ve geçmiş evliya ve salihlerin, yetim ve öksüzlerin, yeni doğan masum bebelerin, günahsız çocukların, kefensiz yatan binlerce şühedanın hürmetine ve izzetine muhafaza eylesin inşaallah.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere… Fi- emanillah

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum