Hikmet HOCAOĞLU

Hikmet HOCAOĞLU

Gramofon…

Gecenin bir vakti; "Abi, bu kâfirler hem Allaha isyan ediyor, hem de zenginlik ve saltanat içindeler(!)" diye, geçti içimden. Kalktım açtım sözleri tefeül yaptım, biliyordum bir cevap gelecek. İşte, karşıma çıkan kısım son paragrafta... 

Tüm kâinat bir gramofonun yüzü gibi ise, her bir esma, her bir kevni ayet, her Sünnetullah birer nota gibi yüzeye serpilmiş. Biri işlemese müzik kesilir! 
Hatta tüm kâinat çöker... 

Bizim bir tarafta okuyamadığımız bir esma, bir kevni ayet, uymadığımız bir Sünnetullah ile sesimiz 20 desibelde çok silik çıkarken, bir kâfirin veya münafığın okuduğu ve uyduğu bu kanunlar ile sesi 120 desibele kadar yankı bulur semalarda! 
Bazen arzı titretir, bazen arşı! 

Sebepler âleminde yürüdüğü yolun, bu trafik levhaları hükmünde olan kurallarına uyan Allah'ı bilmese de gider istediği yere! 

Aynı âlemde yürüyüp, bu levhaları okumayan ve uymayan, Allah'ı bilse de varamaz bir menzile... 

Biri "Elhamdülillah Müslümanım!" der de ağzından boğazına inmez!

Bir iddiadır tevekkeli! 

Üstünde tulumu, elinde fırçası, yanında kovası içinde boyası, sırtında merdiveni olmayan birinin "Elhamdülillah boyacıyım" demesi gibi sesi 20 desibelde ve cılız çıkar, istemenin hakkı olan samimiyette, ihlasta cimrilik ettiği için karşılığında saatte en fazla 60 km yapabileceği bir yolu hak eder! 

Bir diğeri, küfreder de küfründe öyle samimidir ki, uyar tüm kurallara, yapar tüm gerekliliklerini, sesi 120 desibelde gür çıkar, bazen saatte 300 km yapabileceği bir yol bile verilebilir, hızı kabir taşında kesilen! 

Sonra bir de biz nefis sahipleri adaleti sorgularız (!) utanmadan... 

"Sonra netice-i hareketinde, her bir masnû‘ gibi, her bir zer­re, her bir tâifesi, lisân-ı hâl ile اَلْحَمْدُلِلّٰهِرَبِّالْعَالَم۪ينَ der ki, bir kasîde-i medhiye hükmünde olan san‘atlı bir mahlûkun nak­şında, kudretin küçük bir kalem ucu hükmünde kendini gösterir. Belki her biri ma‘nevî, Rabbânî, muazzam, hadsiz başlı bir fo­nografın birer pla­ğı hükmünde olan masnû‘ların üstünde dönen ve tahmîdât-ı Rabbâniyekasîdeleriyle o masnûâtı konuşturan ve tesbîhât-ı İlâhiyeneşîdelerini okutturan, birer iğne başı sûretinde kendilerini gösteriyorlar." (Risale-i Nur - Ene ve Zerre)

Sonra kulağımı, seherin ilk ışıkları tan yerini yırtarken, sesleri semada yankılanan martılara ve serçelere verdim, karanlıklar hem dışarıda hem içeride parçalanırken... 

Sonra bir ayet ilişti gözüme; 
"İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır."(Necm, 53/39)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum