Göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır!

Göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Fetih Suresi 6-7. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

6 . Bir de Allah hakkında kötü zan ile zanda bulunan münâfık erkeklerle münâfık kadınlara ve müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azâb etsin! O kötü âkıbet kendi başlarına gelsin! Çünki Allah onlara gazab etmiş, onları lâ‘netlemiş ve onlar için Cehennemi hazırlamıştır. Artık (o) ne kötü bir dönüş yeridir!

7 . Hem göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır! (*) Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

(*) “Evet bu kâinâta geniş bir dikkat ile bakan, kâinâtı gāyet haşmetli ve gāyet fa‘âliyetli bir memleket, belki idâresi gāyet hikmetli ve hâkimiyeti gāyet kuvvetli bir şehir hükmünde görür, ve herşeyi ve her nev‘i birer vazîfe ile müsahharâne (itaât ederek) meşgûl bulur. وَ لِلّٰهِ جُنُودُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ [Hem göklerin ve yerin orduları Allah’ındır!] (meâlindeki) âyetinin askerlik ma‘nâsını ihsâs eden (hatırlatan) temsîline göre: Zerrât (zerreler) ordusundan ve nebâtât (bitkiler) fırkalarından ve hayvanât (hayvanlar) taburlarından, tâ yıldızlar ordusuna kadar olan cünûd-ı Rabbâniyeden (Allah’ın askerlerinden), o küçücük me’murlarda ve bu pek büyük askerlerde hâkimâne tekvînî emirlerin (Allah’ın yaratılışa dâir hikmetli emirlerinin), âmirâne hükümlerin, şâhâne kānunların cereyanları, bedâhetle (apaçık) bir hâkimiyet-i mutlakanın (sonsuz bir hâkimiyetin) ve bir âmiriyet-i külliyenin (umûmî bir âmirliğin) vücûduna (varlığına) delâletederler.” (Şuâ‘lar, 7. Şuâ‘, 139-140)