Oral ÇALIŞLAR

Oral ÇALIŞLAR

'Gerçek Müslüman öğreti' dayatması

Binnaz Toprak’ın arka arkaya yazdığı ve belki bu şekilde ‘endişeli modern’ dünyada kendisine özel bir yer edindiğini düşündüğü ‘şehirli Müslümanlık’ yazılarına yönelttiğim eleştiri onu teşvik etmiş görünüyor. Eleştirimin temelini şu cümlesine dayandırmıştım: “Bu topraklarda dinini farklı yaşayan, inancı bir kimlik meselesine dönüştürmeden gerçek Müslüman öğretideki gibi Allah’la kul arasında bir ilişki olarak gören, kentli Müslümanlığın o gürültüsüz, mahrem algısı bir zamanlar yaygındı.”
Toprak bir ‘gerçek Müslüman öğreti’den söz ediyor. Bu öğretiye göre din Allah’la kul arasında bir ilişkiymiş, inanç bir kimlik olmamalıymış.
Kimlik bir bireysel-toplumsal tercihtir ve en temel insan hakları arasındadır. Birey-topluluk, kendisini Kemalist, laik, Kürt, Türk, Alevi, Sünni diye tanımladığı gibi ‘dindar’ olarak da tanımlayabilir.

Din kültürü dayatmak
Toprak’ın ‘gerçek Müslüman öğreti’ gibi bir kavramı (herhangi bir kaynak ve temel de göstermeden) ortaya atmış olmasını bilimsellikten uzak bulmuştum. Bu anlayışla belirli bir din kültürünün ve yaşam tarzının dayatıldığını ifade etmiştim.
İnanç ne ölçüde Allah’la kul arasındadır, ne ölçüde toplumsal ve kimlikseldir, bu konu bilimsel olarak değerlendirilebilir. İmam, mürşit gibi kişiliklerin Allah’la kul arasında birer aracı olmalarının toplumsal sonuçları üzerinde konuşulabilir.
İnancın “Allah’la kul arasında olması gerektiği” vurgusu, bir tercihin ötesine geçip “Gerçek Müslümanlık böyledir” şeklinde bir dayatmaya dönüşürse bilimsellikten de ilericilikten de çağdaşlıktan da söz etmek imkânsızlaşır. Ayrıca, Allah’la kul dışındaki dini kişi ve örgütlenmeleri ‘devreden çıkartan’ bir din tanımlamasının, bir noktadan sonra peygamberin ‘devreden çıkartılması’ yönünde yaklaşımlar doğurması bile mümkün.

Yaşanmış somut tarih
‘Teorik çerçeve’nin gerisindeki yaşanmış somut tarihe dönersek.. Cumhuriyet tarihi boyunca ve özellikle askeri darbeler döneminde dindarlar baskı altına alındılar. Saidi Nursi’nin mezarının nerede olduğunun bile bilinmediği bir ülkede yaşıyoruz. 27 Mayıs darbecileri onu bilinmeyen bir yere gömdüler. (Din meselesinde totaliter olan devlet, Kürt meselesinde de totaliterdi. Şeyh Said’in ve Seyit Rıza’nın da mezar yerleri yok.) Saidi Nursi, Nurculuk adı verilen ve milyonlarca takipçisi olan bir cemaatin kurucusuydu. “Allah’la kul arasına girdiği” ‘suçlaması’yla başına gelmedik kalmamıştı. Totaliter-Kemalist-statükocu ‘gerçek Müslüman öğreti’ harekete geçmiş ve birçok cemaat mensubunun peşine düştüğü gibi, Nurcuların da peşine düşmüş, onlara ‘hak ettikleri’ cezaları vermişti.

Değişimin arka planı: Ekonomi
Dindarlar, cemaatler, tarikatlar şimdi daha görünür hale geldiler. Üzerlerindeki baskı büyük ölçüde kalktığı için etkilerini de arttırdılar. Bu durumun bir tür ‘muhafazakâr’ ortam yarattığı söylenebilir. Ancak daha önce yeraltına itilen ve bu nedenle daha radikal bir söyleme sahip olan dindar kesimdeki toplumsallaşma ve merkezi kültüre açılmayı da görmek gerekiyor.
Ekonomi büyürken Anadolu buna eklemleniyor. Büyük ölçüde rantla yaşayan ‘görgülü eşraf’ yok olurken onun yerini sanayi-ticaretle uğraşan ve dünyayla rekabet ederek gelişen yeni Anadolu sermayesi alıyor. Dış ticaretin yarısından çoğunun Avrupa’yla yapılması, Anadolu sermayesinin Batı’yla temasını arttırıyor. Bu rekabetçi üretim enerjisi, ‘dindar kimlikli’ insanların yaşam tarzındaki ilerlemeleri ve gelişimleri derinleştiriyor. Kısacası, dindarlık görünür hale gelirken birçok etkenin de devreye girmesiyle çağa ayak uydurmaya ve kentlileşmeye başlıyor. Kemalistlerin arzuladığından farklı tarzda bir ‘şehirli Müslümanlık’ gelişiyor.
O çok sözü edilen ‘şehirli Müslümanlık’ hiçbir zaman yaygın olmadı. Ama ‘egemen’ bir hayat tarzıydı. Yani devlete egemen olan kesimlerin taşradaki temsilcileri ve onlarla işbirliği yapanların hayat tarzıydı. Bir hegemonyayı temsil ediyordu. Şimdi ise halkın geleneksel devlet elitinden bağımsız olarak kendi ‘şehirli Müslümanlık’ kültürünü yaratmasına tanık oluyoruz.

Radikal

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum