Gecenin sahibine hicret

Gece siyah örtüsünü üzerimize çekince, o vakit iç dünyamızın sesine kulak vermiş oluruz. Gece gibi sırlı, tılsımlı bir vaktin ehemmiyeti, bir âlem için büyük değer taşımaktadır.  Bu anlarda vuku bulan lütufların ne kadar paha biçilmez olduğuna gece şahitlik etmektedir.

Gecenin rengini aldığı bu anlarda her daim mana yüklü bir sessizliğin kuytusunda semaya açılan eller var olmaktadır. Böyle vakitler her dem gecenin karanlığı adeta pak, aydınlık bir gündüzü andırmaktadır. Gecenin esrarlı, sessiz rengi kimseyi ürkütmesin, buna binaen, bu vakitlerde gök kapıları her daim açık, her daim güzel lezzetler ruhumuzda ab-ı hayat eylemektedir. 

Bir duanın sıcaklığında samimiyetinde zuhur eden güzellikler bu anlarda daha bir belirginleşmekte ve derinleşmektedir. Gözlerden inen bir çift gözyaşının nice ihsanlara sebep verdiğini bu hikmet, sır dolu saatler tanıklık etmektedir.  Sema’dan dökülen rahmet incilerinin birçokların gönlünde yer edindiğini; dertli, yeise düşmüş ruhları dirilten bir hakikatin cereyan ettiğini anlamış olsak gerek.  Netice itibariyle gece varlığımızın özüne, hilkatine delalet eden bir delil, bir işarettir. İnsan bu nispette yaratıcısını daha güzel bir lisanla, aşkla vecd ile tesbih eder. Ağızlardan dökülen her bir lafız insanı ötelere uzanan yolda değerini kat be kat artırır.

Yaratıcıya ruhun derinliklerinden gönül diliyle bir o kadar daha muhabbet, samimiyet teslimiyet besler. Gündüzün,  gecenin sahibine duada bulunmak, böyle ehemmiyetli anlarda bir başka huşu hali tesir etmiş olur. Gece gibi derin, ince bir çizgi; değerli anlar ortaya çıkarmış olduğunda insan bütün olumsuzluklarını, noksanlarını, elemin yükünü, çilenin amansız ağırlığını bu hakikatli gecede ardında bırakıp, yepyeni bir insan-ı kâmil olarak yeniden vücut bulmuş olur.  O vakit kendi zatının mahiyetinin manasını anlamakta geç kalmaz. Zaman ve mekânların yaratıcısına hiç bu kadar bağlı olmadığı kadar bağlı olur.

Gecenin tanıklık ettiği zamanlarda hak nazarında vazife şuurumuzu uyandırmak, engelleri ortadan kaldırmak en esaslı durumdur. Gece kalkışı her cihette bir âlem için daha etkili, verimli, hem söz bakımından daha sağlam ve manidardır.  Âlemlerin Rabbine sevgisini hassasiyetini halet-i ruhiyesini, manevi veciz bir lisanla yansıtır.  Bu surette geceyi en tesirli, yüksek bir lezzetle ihya etmiş oluruz. Nice hak yolunun yolcusu gecenin bu sessiz derin vakitlerinde Allah’ın ayetlerini, o eşsiz kelamını okumakla yarış edercesine, hallerini arz ederler. Huzurun,  keyfiyetin zirveye çıktığı görülür.  Beşeriyetin gecenin hikmet, hakikat sesini ve doğru çizgiyi bu anlamda idrak etmesi, görmesi yapılacak olan en dosdoğru haldir. Gece bu anlamda hakkın varlığına, sıfatlarına, birliğine,  ihsanlarına, azametine tanıklık eder.  İşte insan bu amansız saatlerde kendi öz benliğine, olgun şahsiyetine eğildiği vakit, yaratıcının şahdamarından daha yakın olduğunu hissetmektedir.
     
Zamanı mihenge vuran sırlı, şeffaf bir gece; aklın ve kalbin sahibine hicret etmeyi hatırlattığı vakit,  varlığımızın hadsiz güzelliklerle kuşatılmış olduğunu idrak etmiş oluruz. Gecenin,  hakikate varmak, Allah’ın sırlarına agâh olmak isteyenler için bir delalet, bir yol olduğunu bildiğimiz vakit, iç huzura, mutlak bir meziyete kavuşmuşuz demektir.  Gündüzün ve gecenin sahibi, her anımızı dosdoğru bir çizgide, ihya etmeyi nasip kılsın bizlere inşallah.

Gecenin yaratılışında, nice aklı-ı selim insanlar için apaçık bir delil olduğunu bilenlerden olmak duası ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum