“Zararsız bir hastalık” gibi algılansa da, ilerleyen vakalarda hayatı tehdit edici olabilen fıtığın tedavisi ise genellikle cerrahi müdahaleyle mümkün olabiliyor.

 

Op. Dr. Mehmet Bayrak, çoğunlukla muayene sırasında tespit edilen bu sinsi hastalığın, kronik öksürüğü, hapşırığı ve kabızlığı olan hastalarda görülme riskinin oldukça fazla olduğunu bildirdi. Prematüre doğan bebeklerde, aşırı kilolularda, hamilelerde, prostat, karaciğer ve kalp hastalarında sıkça görülen kasık fıtığının erkeklerde görülme riski kadınlara oranla 25 kat daha fazla.

 

 

Kasık fıtığının, zayıflayan karın duvarının yırtılması sonucu iç organların oluşan delikten dışarı çıkmasıyla meydana geldiğini vurgulayan Bayrak, fıtık kemerinin çözüm olmadığını ve cerrahi müdahaleyi zorlaştırdığını belirtti. Bayrak, ameliyatın tek çözüm olduğunu dile getirerek, "Laparoskopik ameliyatta 3 adet küçük delikten girilerek bir ince kamera vasıtasıyla fıtık bölgesine ulaşılır ve fıtığın içi boşaltıldıktan sonra aynı açık ameliyattaki gibi yama yapılır. Açık ve kapalı ameliyatta birbirinin benzeri işlemler yapılır ama açık ameliyata göre kapalı ameliyat daha konforlu ve ağrısızdır" dedi.

 

 

Laparoskopik müdahalelerin her zaman hasta açısından daha konforlu olduğuna dikkat çeken Mehmet Bayrak, ameliyatın ardından hastaların dikkat etmesi gereken hususları şöyle ifade etti:

"Hasta anestezinin etkisinden 3-4 saat içinde kurtulur ve yemek yemeye başlar. Akşam ayağa kalkar ve ertesi gün taburcu olur. Çoğunlukla kendiliğinden eriyen dikişler kullanıldığından dikiş alınma işlemine gerek kalmaz. Hasta uzun vadede, ağır kaldırmamaya ve kilo almamaya dikkat etmelidir."