Filistin lideri Abbas'ın 'Oslo resti' tartışılıyor

Filistin lideri Abbas'ın 'Oslo resti' tartışılıyor

Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın, İsrail'in Oslo ve benzeri anlaşmalara uymadığını belirterek, Filistin'in de anlaşmalara uymayacağını söylemesi,"bundan sonra ne olacak?" sorusunu beraberinde getirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın BM'deki konuşmasını değerlendiren Filistinli uzmanlar, "İsrail'e kapının hala açık bırakıldığı ve Oslo antlaşmasının iptali gibi sert değişikliklerin hemen beklenmemesi" görüşünde birleşiyor

Abbas'ın BM'deki açıklamaları Filistinliler arasında büyük sevince yol açsa da herhangi bir takvim öngörmemesi, ayrıntıya yer vermemesi ve bir eylem planı içermemesi nedeniyle "temkinli" karşılanıyor.

Abbas’ın açıklamalarını AA'ya değerlendiren Filistinli uzmanlar, "İsrail'e kapının hala açık bırakıldığı ve Oslo anlaşmasının iptali gibi sert değişikliklerin beklenmemesi gerektiği" görüşünde. 

Bununla birlikte Abbas'ın BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında sarf ettiği sözlerin, "İsrail ile geçmişte imzalanan ve bir çok bileşeni olan anlaşmalardan çekildiği mi, bunları askıya aldığı mı, yoksa sadece ileriye dönük olarak çekileceği tehdidinde bulunduğu mu" anlamlarından hangisine geldiğini anlayabilmek için önümüzdeki günlerde uygulamaları görmek gerekecek.

"Abbas beklemeyi seçti"

Filistin'de Ebu Mazen adıyla anılan Abbas, BM'de dün gerçekleştirdiği konuşmadan günler önce Arap basınına verdiği röportajda, BM'de yapacağı konuşmanın sonunda "bomba gibi bir açıklama" yapacağını belirtmişti.

Filistinli siyaset bilimci ve yazar Mehdi Abdul Hadi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Abbas'tan beklenen istifa ettiğini ve Filistin otoritesinin artık olmadığını açıklayarak İsrail'in oyalama taktiğine son vermesiydi ancak bu olmadı. İsrail'le yapılan antlaşmalarla ilgili olarak da Abbas 'Ben bunu hemen iptal edeceğim' demedi, eğer ile başlayan ön koşullar koydu. Abbas her zaman beklemeyi seçiyor. Yine beklemeyi seçti. Abbas’ın zor kararlar alabilmesi mümkün gözükmüyor " değerlendirmesinde bulundu. 

Abbas'ın BM'deki konuşmasının üç ana ögesi olduğunu belirten Hadi, bunlardan ilkinin "İsrail'in işgal altında tuttuğu topraklarda Filistinlilere yıllardan beri yaşattığı trajedi ve uyguladığı zulüm hakkında BM'ye detaylı bir rapor sunmak" olduğunu belirtti. 

İkinci olarak Abbas'ın "Filistin-İsrail sorununun çözümündeki tüm sorumluluğu BM’ye transfer etmiş olduğunu ve çok geç olmadan Filistin’i devlet olarak tanımasını istediğini" belirten Hadi, "Üçüncü olarak ise İsrail'e kapıyı açık bırakarak nasıl karşılık vereceği hakkında spekülasyonlara zemin hazırladı. Abbas hala ofisinde, hala iki devletli bir çözüm için bayrağı dalgalandırıyor" ifadelerini kullandı.

"Mevcut durum sürdürülemez"

İsrail vatandaşı olan Filistinli yazar Odeh Bişarat ise Abbas'ın BM'de sözlerinin, "'Eğer anlaşmalara uymazsanız ben görevi bırakacağım ve Filistin otoritesi karşınızda muhatap olarak bulunmayacak. Bundan sonra Batı Şeria’da olacakların tüm sorumluluğunu da siz üstlenmek durumunda kalacaksınız" anlamına geldiğini söyledi.

Oslo anlaşmasının tek taraflı olarak sadece Filistin tarafından uygulandığını vurgulayan Bişarat, "İsrail’in artık karar vermesi gereken şu: Ya bu anlaşmaya uyacak yada işgal uygulamalarına devam edecek. Filistin otoritesi hiçbir yetki ve gücü olmadan var olmaya devam edemez" dedi. 

Abbas üzerindeki baskı arttı

Siyasi analistler Abbas'ın Filistinlilerin kendisine yönelik desteğinin zayıfladığına dikkati çekerek, halkın artık İsrail ile müzakerelerin ve iki devletli çözümün gerçekliğine inanmadığı değerlendirmesinde bulunuyor.

Öte yandan Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ve Filistin İslami Cihad Hareketi de dün yaptığı açıklamalarında, Abbas'ın yaptığı konuşmaya bağlı kalması ve bu sözleri hayata geçirmesi gerektiğini belirttiler.

Oslo'nun getirdiği yükümlülükler 

Oslo antlaşmasının getirdiği yükümlülüklerden ve İsrail'in ihlallerinden bazıları ise şöyle:

Yahudi yerleşimciler meselesi

İsrail anlaşmalara aykırı olarak Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimi faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor.

Oslo'ya göre nihai bir anlaşmaya varılmadan önce her iki tarafın da sahadaki durumu değiştirecek adımlar atmaması gerekiyordu. Ancak İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze'de (2005 yılına kadar) Yahudi yerleşim yerlerini genişletmeye devam ederek buralardaki durumu kendi lehine değiştirmeye çalıştı. İsrail 2005 yılında Gazze'deki Yahudi yerleşim yerlerine son vererek burayı abluka altına aldı. Yerleşim yerleri inşaatına aralıksız devam ettiği Batı Şeria'da 400 bin, Doğu Kudüs'te ise 200 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor.

Su paylaşımı

Oslo'nun getirdiği yükümlülüklerden biri de su kaynaklarının paylaşımında tek taraflı adım atılmamasıydı. İsrail bu kurala da uymayarak, Batı Şeria'daki su kullanımını kendi lehine sürekli artırıyor.

Dünya Bankası tarafından 1999 yılında yayımlanan rapora göre, bir Filistinliye Batı Şeria'da düşen su miktarı İsrail'in ihlallerinden dolayı yüzde 25 oranında azaldı.

Filistinli mahkumların konusu

Antlaşmanın bir başka maddesi ise Filistinli mahkumlar meselesiydi. Buna göre İsrail'in tüm Filistinli ve diğer Arap ülkelerinin vatandaşı olan siyasi tutukluları serbest bırakması gerekiyordu. Ancak bu madde de hayata geçirilmedi. 

Filistin otoritesi Batı Şeria'nın sadece yüzde 18'ine hakim

Oslo Antlaşmalarının ardından Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi Batı Şeria'nın yüzde 18'inde tam yetki sahibi. Gazze'de ise bir başka Filistin hareketi Hamas etkili. Doğu Kudüs dahil geriye kalan tüm bölgeler İsrail işgalinde bulunuyor.

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.