Emir Fatih KARAŞAHAN

Emir Fatih KARAŞAHAN

Fikir holiganlığı

Holigan, genelde futbol ile beraber duyduğumuz bir kelimedir. Futbolda, fanatizmi besleyen, aşırı davranışlarda bulunan ve çevreye zarar vermeye eğilimli, taraftarlık boyutunu abartıp, ırkçılık boyutuna taşımış kişiler “holigan” olarak tanımlanmaktadır.

Bu anlamda aşırı tutku, aşırılığa varan ırkçılık, kişileri; savundukları değerlerin nedenlerinden uzaklaştırarak, körü körüne bağlanma, savunduğu için savunma ve sadece kendilerini haklı çıkarma çabasına yöneltir. Böylece, herhangi bir kişinin sadece kendisi öyle düşündüğü için fikirlerinin ve fiillerinin haklı olduğu kanaatini taşıması ve saldırıya geçmesi de ‘Fikir Holiganlığı’ eğilimidir.

Her fikrin çeşitli aşırılıklarda uygulama alanı bulması gibi, bu durum İslami fikirlerde de ortaya çıkabilir. Bu aşırılıklar kimi zaman İslam’ın temel konularında (batıl mezhepler gibi) olur, kimi zaman da görüş ve uygulama alanlarında… Burada değinilmek istenen görüş ve uygulama alanlarıdır.

İslamiyet tüm insanlığa indirilmiş bir din; Kur’an tüm insanlığa indirilmiş bir kitaptır. Risale-i Nur ise Kur’an-ı Kerim’in bir tefsiri olması nedeniyle tüm insanlığa hitap eder ve bu yüzden dünyanın birçok yerinde kabul görür. Yani geçmişten geleceğe tüm insanlığı kucaklar. Ayırmaz, sınırlamaz, kategorize etmez…

Bugün İslam dinini, Hz. Muhammed’i (s.a.v) ve ona indirilen Kur’an-ı Kerim-i anlamak için Risale-i Nur vazgeçilmez temel kaynaklardan biridir. Öyle ki; Risale-i Nur dünya üzerinde birçok insan tarafından, ferdi ve gruplar halinde en çok okunan eser özelliğini taşıyor. Her bir insan ayrı bir dünyaya, her bir bünye ayrı sindirime sahip olduğundan, her fikir camiasında olduğu gibi Risale-i Nur’u okuyan çevrelerde de da olumsuz yaklaşımlar ortaya çıkabiliyor. Fikir holiganlıkları da bu noktada cereyan ediyor. Bu camiadaki bazı fikir holiganları, kendileri dışında kalanları; aynı kaynaktan beslenip, aynı yolda, aynı davada ve aynı hedefte ilerlemelerine rağmen, fiilleri ve sözleri ile rencide ediyorlar. Böylelikle kendilerini ispat edip, haklı çıkarma çabasına girişiyorlar. Yapılan yanlış, fiillere ve konunun dışındaki insanlara olumsuz yansıdığı için dolaylı yönden davaya zarar veriyor.

21. yüzyıl fikir dünyasının düşünsel mücahidi Risale-i Nur’dur. Zamanın şartlarına uygun teknikleri, yaklaşımları, akla ve mantığa yaklaştırarak, ikna etmeyi tercih eder. Dünyada sınırlar eriyip yok olurken, fikir sınırlarını keskin kırmızıçizgiler haline getirmek, ‘zamana uygun hareket etme’ prensibine aykırı bir durum teşkil ediyor. Bu sınırların çözülme sürecini hızlandırmak, İslam’a gönül verenlerin boynuna borçtur. İçe dönük, kapalı ve faydasız tartışmalar ile geçen zaman heba edilemeyecek kadar değerlidir.

‘Ene’ veya ‘ego’ denen şeyin ne olduğu hakkında çok az fikri olanlar dahi, bu kavramların olumsuz eğilimlerini dile getirebilirler. Çünkü ene, devamlı “daha yok mu?” diyen bir canavar gibidir. Ene, adalet kavramını kendi lehine işlemesi gereken bir mekanizma olarak düşünür ve toplumda kabul görmek ister. Başka bir fikrin toplumda kendine yer bulması; bireyi, kendi fikrinin değersiz olduğu (ihtimali bile yeterlidir) endişesine sevk eder. Savunma refleksiyle çevresine saldırmasına yol açar. Dünyayı vahşi bir savaş alanı olarak algılamak kişiyi (toplumu, topluluğu) mutsuzluğa taşır. Vahşet denen şey ise mutsuz insanlara göredir. Saldırmak, ötekine (!) müdafaa hakkı doğurur. Bu ise basit bir savaş tanımıdır. Peki, hak olan bir davada bu davranış kişiye hak mıdır? İnsan olan düşünür. Sabit fikirler ile ayrışmaları belirginleştirmek, insanlığın evrensel kardeşliğini, ailevi bağlarını koparmak içindir. Koparmak, bölmek, ayırmak tarihi bir Çin savaş taktiğidir ve kendi sonunu hazırlamak için birebirdir.

“Hedefe giden yolda her şey mubahtır” fetvasıyla toplumda yenini genişletmek isteyenler; düşüncelerini yüceltmek için birilerinin sırtına basma, çamur atma, çelme takma yoluyla düşünceleri kendi kontrolüne almaya çalışırlar. Her gün karşı karşıya kaldığımız bu oyuna gelmemek için kimin dolmuşuna bindiğimizi düşünerek hareket etmek, kime kılıç çektiğimizi bilerek “hakkın hatırını âli tutmak” zorundayız.

Bilginin hızla yayıldığı, yer ve el değiştirdiği bir dünyada, fikirleri kendi tekelinde tutma kaygıları boş bir çabadan öte değil. ‘Ben bilirim’, ‘haklı olan benim’ devri kapandı artık. Fikir holiganlarının modası geçti.
Zaman paylaşım zamanı,
Zaman dayanışma zamanı,
Zaman birlik zamanı,
Sevgi zamanı, hoşgörü zamanı…
Zaman, zamana ayak uydurma zamanı…

Her an gelişen bir teknoloji, yenilenmenin doruk noktasına ulaşan bir insanlık var şimdi. Bu yenidünyada hakikatli bir davanın sahibi olmak O’na uygun davranmayı gerektiriyor. Şimdi dostluk zamanı, şimdi kucaklaşma zamanı… Önce kendimizle, sonra insanlıkla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum