M. Nuri BİNGÖL

M. Nuri BİNGÖL

Fedâkârlığa farklı bir bakış…

“Asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil, aksine  daha sıkı irtibatla onun ıslahına çalışmaktır” beyanı o kadar açıkken kalkıp tersini yapmaları anlamak ne mümkün?

Hani farklı yerlerde, maddî bir boğulma tehlikesi karşısında, kardeşini kurtarmak için kendini suya bırakanlar vardır ya...  İşte bunun gibi, fenalık ve günahlar da birer “habisat” çukurudur. Kardeşlik ve vefa ise “levsiyat” bataklığına düşmüş bir şahsa el uzatmayı, kurtarma adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmayı gerektirir.
Temiz ve  “meşru’” bir daire içinde bulunsa da, insan günah deryasına dalabilir, eli-ayağı günah işleyebilir. Meselâ birisi gözlerini haramdan sakınmaz, Allah’ın yasak ettiği manzaralara bakabilir.  Cenâb-ı Hakk’ın: “Mü’min erkeklere gözlerini haramdan sakınmalarını, ırzlarını da korumalarını söyle.” (Nûr sûresi, 24/30) emri-i İlahi’sini  dinleyemez.

Böyle bir insan “levsiyat” bataklığına düşmüş demektir. Hatta,  meseleyi bu kadarla bırakmayan, ehl-i imana kötülük yapmayı planlayan, onların ayaklarını kaydırmak isteyen, “zındıka komitesi”ne  bilvesile yardımcı olanlar  da çıkabilir. İşte bütün bu durumlarda, usûlüne göre, o şahsın elinden tutulmalı ve ona nasihat yolları aranmalıdır. Zira “Asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil; aksine kardeşlik bağlarını daha bir güçlendirip onun ıslahına çalışmaktır.”

Resûl-i Ekrem Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) ile Hazreti Cüleybib (radıyallâhu anh) arasında geçen hâdise çoğumuzun malumu. Hazreti Cüleybib (RA), o esnada, “garize-i beşeriyenin “ feveranda olduğu bir dönem olan 16-17 yaşlarında bulunuyordu. Hazret-i Fahr-i Alem (aleyhissalâtü vesselâm) da Cüleybib’i çekip yanına alıyor, mübarek dizlerini dizlerine vererek tam karşısına oturtuyor ve ona şöyle diyor: “Cüleybib! Duydum ki kadınlara uygunsuz davranışlarda bulunuyormuşsun. Şimdi bana söyle, aynı şeyin senin annene yapılmasını ister misin?” Cüleybib: “Hayır, yâ Resûlallah istemem!” diyor. Bunun üzerine İnsanlığın İftihar Tablosu; “Unutma, senin sarkıntılık yaptığın da birisinin annesidir!” buyuruyor. Daha sonra Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), aynı soruyu kız kardeşi, halası ve teyzesi için de soruyor ve aynı cevabı alıyor. Neticede Peygamber Efendimiz (ASM) Cüleybib’in mantığına hitap edip onu ikna ediyor. Hele bu sözlerin bir Peygamber sözü olduğu düşünülürse, Hazreti Cüleybib için ne kadar müessir olduğu daha iyi anlaşılır. Sonunda  Hazreti Cüleybib’in içinde hiçbir tereddüt kalmıyor. Daha sonra Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) mübarek elini onun göğsüne koyuyor ve onun için dua ediyor. Sahabe-i kiram efendilerimiz diyor ki: “Cüleybib o andan itibaren Medine’nin en iffetli gençlerinden biri olmuştu.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/420)

Hazreti Cüleybib, daha sonra katıldığı bir savaşta şehit oluyor. Herkes kendi şehidini arıyor. Allah Resûlu (sallallâhu aleyhi ve sellem) yanındakilere: “Hiç kaybınız var mı?” diye soruyor. “Hayır” cevabını alınca: “Ama ben Cüleybib’i kaybettim!” buyuruyor. Ashab-ı kiram onu bulduklarında öldürmüş olduğu yedi kişinin yanında şehit edilmiş olduğunu görüyorlar. Resûl-i Ekrem Efendimiz gidip onun başucunda duruyor, Cüleybib’i kolları arasına alıyor ve: “Bu bendendir, Ben de ondanım.” buyuruyor. (Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe 131)

Siyerden naklettiğimiz bu tablo, bir mürşidin bu türlü durumlarda nasıl davranması gerektiğine dair çarpıcı bir örnektir.

Görüldüğü gibi  o zat yanlış bir adım atacakken akla- hitap eden bir nasihatle hemen  vazgeçmiş, gerisin geriye dönmüş ve hakka teslim olmuştur. Daha sonra Cenâb-ı Hak bir hamlede onu en üstün kemalat makamına  çıkarmış ve o hâliyle huzuruna almıştır.

Demek ki tökezleme, düşme, sürçme vetiresinde bulunan bir insana yapılması gereken öncelikle budur. Üstad Bediüzzaman’ın mezkur beyanını da aynı paralelde anlamaktan başka yolumuz var mı? Çünkü “cadde-i kübra-yı Kur’aniye”  sadece O’na (ASM) aittir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum