Ey peygamber! Sana ve mü’minlerden sana tâbi‘ olanlara Allah yeter!

Ey peygamber! Sana ve mü’minlerden sana tâbi‘ olanlara Allah yeter!

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Enfâl Sûresi 63-66. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

63-Ve (birbirlerine düşman olanların) kalblerinin arasını (îman ve ihlâsla) birleştirdi. Eğer yeryüzünde bulunanların hepsini sarf etseydin, yine onların kalblerinin arasını birleştiremezdin; fakat Allah, (onları birbirlerine kardeş yaparak) aralarını (muhabbetle) kaynaştırdı. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

64-Ey peygamber! Sana ve mü’minlerden sana tâbi‘ olanlara, Allah yeter!(1)

65-Ey peygamber! Mü’minleri savaşa (cihâda) teşvîk et! Eğer sizden sabreden yirmi kişi olursa, (müşriklerden) iki yüz kişiye galib gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, inkâr edenlerden bin kişiye galib gelirler; çünki gerçekten onlar (hakikati) anlamayan bir kavimdir.

66-Şimdi Allah, muhakkak sizde bir zayıflık bulunduğunu bildiğinden sizden (yükünüzü) hafifletti.(2) Artık eğer sizden sabreden yüz kişi olursa, (onlardan) iki yüz kişiye galib gelirler. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galib gelirler. Allah ise, sabredenlerle berâberdir.

(1)“İntisâb-ı îmânî (îmanla bağlanma) vesîkasıyla Kadîr-i Mutlak (sonsuz kudret sâhibi olan) öyle bir Sultân’a intisâb edersin ki; zemin (yer) yüzünde her baharda dört yüz bin milletten mürekkeb (meydana gelen) nebâtât ve hayvanât ordularının bütün cihâzâtlarını kemâl-i intizâm (mükemmel bir intizam) ile vermekle berâber, başta insan olan, hayvanâtın muazzam ordusunun bütün erzaklarını, değil medenî insanların son zamanlarda keşfettikleri et ve şeker ve sâir taamların hulâsaları (konserveler) gibi, belki o medenî hulâsalardan yüz derece daha mükemmel ve bütün taâmların (yiyeceklerin) her nev‘inden tohum ve çekirdek denilen Rahmânî hulâsalara koyup ve o hulâsaları dahi, onların pişirmelerine ve inbisatlarına mahsus (açılmaları için) kaderî ta‘rifeler içinde sarıp, muhâfaza için küçük küçük sandukçalara koyup, tevdî‘ (emânet) eder. O sandukçaların îcâdı, كُنْ [Ol!] emrinde bulunan كاَفْ نُونْ fabrikasından o kadar çabuk ve kolay ve çoklukla olur ki, Kur’ân der: ‘Hâlık (yaratıcı) emreder, meydana gelir.’ Mâdem öyledir; sen, intisâb-ı îmânî tezkeresiyle (senediyle) böyle bir nokta-i istinad (dayanma noktası) bulabildiğinden, hadsiz bir kuvvete ve kudrete dayanabilirsin.” (Lem‘alar, 26. Lem‘a, 267)

(2)Allah, bir kişinin mukābele etmekle sorumlu olduğu düşman sayısını on adedden, ikiye indirdi. Yani artık bire karşı ikiden fazla olan düşmanla karşılaşmaya sabretmezseniz mes’ûl olmazsınız. Bunun içindir ki İbn-i Abbâs (ra): “Üç kişiden kaçan mü’min firâr etmiş olmaz. Ama iki kâfirden kaçan, firâr etmiş sayılır!” der. (Kurtubî, c. 4/8, 45)