Evvelâ arzın tefekkürü, sonra semavatın tefekkürü lâzımdır

Evvelâ arzın tefekkürü, sonra semavatın tefekkürü lâzımdır

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 29. âyetin tefsiri tefsiri

İkinci bir cevap: Ey arkadaş! Kur’ân-ı Kerim tarih, coğrafya muallimi değildir. Ancak, âlemin nizam ve intizamından bahisle Sâniin marifet ve azametini cumhur-u nâsa ders veren mürşid bir kitaptır. Binaenaleyh, bunda iki makam vardır:

Birinci makam nimetleri, ihsanları, merhametleri göstermekle delâil-i zâhiriyeyi beyan etmekten ibarettir. Bu itibarla arz, semavattan evveldir. İkinci makam azamet, izzet, kudret delillerini gösterir bir makamdır. Bu cihetle semavat, arzdan evveldir. ثُمَّ mâbadinin, mâkablinden bir zaman sonra vücuda geldiğine delâlet eder ki, buna “terâhi” denilir.

Demek burada arz ile semavat arasında bir uzaklık vardır. Bu uzaklık, arzın semavattan evvel halk edildiğine göre zâtîdir, aksi halde rütebî ve tefekkürîdir. Yani semavatın hilkati birinci ise de, tefekkürce rütbesi ikincidir; arzın hilkati ikinci ise de, tefekkürü birincidir. Yani, evvelâ arzın tefekkürü, sonra semavatın tefekkürü lâzımdır.

Buna göre 1 ثُمَّ ile 2 اِسْتَوٰى arasında 3 اِعْلَمُوا وَتَفَكَّرُوا mukadderdir. Takdir-i kelâm 4 ثُمَّ اعْلَمُوا وَتَفَكَّرُوا اَنَّهُ اِسْتَوٰى ilâ âhir, dir.

1 : Sonra. 
2 : Belli bir nizam ve intizamla düzenledi. 
3 : Bilin ve tefekkür edin. 
4 : Sonra, bilin ve tefekkür edin ki, hiç şüphesiz O yönelmiştir (iradesini yöneltmiştir.)... 
 

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz