Erdoğan: Bir sabah kalktık ki o dil yok!

Erdoğan: Bir sabah kalktık ki o dil yok!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dil devrimi için, "Bizim bilime son derece müsait dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok" dedi

49. TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu.Törende konuşan Erdoğan 'ın konuşmasından satırbaşları şöyle
 
"Bize lazım olan kompleks değil, özgüvendir. Taklit etmek takip etmek değil geçmişte olduğu gibi bugünde bu toprakların bereketinin gereğini yapmaktır. Kendisi olamayan bir toplum altını çiziyorum başkası olur.
 
"En büyük sıkıntılardan birini de maalesef dilde yaşadık. Bizim bilime son derece müsait dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok. İşte şimdi yabancı dillerle bilim öğrenen ve öğreten bir ülke derecesine getirildik. Binlerce kelime ve kavram unutuldu. Kelime ve kavram üretmeye elverişli olan dil yapısı adeta törpülendi.
 
YA OSMANLICA, YA DA İNGİLİZCE
 
Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca, ya da İngilizce Fransızca kelimelere başvuracaksınız. Bu sorunların hepsini aşmak zorundayız.
 
ÖĞRENCİ DEĞİL TALEBE
 
"Bizim medeniyetimizde ‘talebe’ kavramı, mefhumu çok önemli. Talebe, yani talep eden, yani isteyen manasına geliyordu. İlmi isteyen, arzulayan, gönüllü olarak meşakkate katlanacak kişiler ancak talebe olabiliyordu. Yoksa eğitimde zorla öğretelim, yani formatlayalım diye bir gaye, böyle bir hedef, böyle bir amaç yoktu. Bizim medeniyet tarihindeki ilim merkezlerine baktığımızda, ilim için gerekli şartların oluşturulduğunu ve çok hassas şekilde korunduğunu görürsünüz. Semerkant, Buhara, Bağdat, İsfahan, Konya, Kahire, Şam, Trimuttu, Gırnata, Kurtuba, İstanbul ve elbette Medine… Bütün bu tarihi ilim şehirleri sadece o kendi alimlerini yetiştirmekle kalmamış, dönemlerinin alimlerini, bilim insanlarını da şehirlerine cezbetmiş, çekmiştir. Peki bu cazibeyi nasıl oluşturuyorlar. Birincisi, alimlerin, bilim insanların özgür bir şekilde çalışmalarını temin edecek iklimi tesis ediyorlar. Maddi kaygıları ortadan kaldırıyorlar. Güvenliğine ilişkin tüm tedbirleri alıyor, emniyeti sağlıyorlar. Tesis derseniz, yani medrese, kütüphane hepsini temin ediyorlar. İlim erbabına en yüksek payeleri veriyorlar. Gereken hürmeti en üst düzeyde gösteriyorlar. Bizzat sultanlar, padişahlar, ilim erbabının ayağına kadar gidiyor, onları teşvik ediyorlar. Yani ‘Akşemsettin’in atının ayağından sıçrayan çamur benim kaftanımın şerefidir’ diyorsa bir sultan, bir padişah, bunun çok büyük bir anlamı vardır."
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum