Emin Çölaşan'ın karın ağrısı: Said Nursi'nin Atatürk'e teslim olmayışı

Emin Çölaşan'ın karın ağrısı: Said Nursi'nin Atatürk'e teslim olmayışı

75 yaşına geldi, yarım asırdır gazeteci ama hâlâ yalan yazıyor

İbrahim Mert'in haberi:

RİSALEHABER-Hürriyet'ten kovulduktan sonra reyting kaybına uğrayan Emin Çölaşan, Said Nursi'ye saldırarak gündeme gelmeye çalışıyor. 

Hafızlık gibi kutsal bir eğitimi bile muzır bir iş gibi ispiyonladı

Tokat'ta bir imam hatip okuluna Mustafa Sabri Efendi'nin adının verilmesini eleştiren Çölaşan, tarihçilerin yalanlamasına rağmen Mustafa Sabri Efendi'nin Atatürk için “İdamı caizdir” fetvası verdiğini yine yazdı.

İslam adına yapılan her türlü faaliyete karşı çıkması ile bilinen Çölaşan, Ankara'da bir anaokulu ilanında hafızlık eğitimi verilmesini de diline doladı. Hafızlık gibi dince kutsal olan bir eğitimi bile muzır bir iş gibi anlatan Çölaşan, "Küçücük yavrulara hafızlık eğitimi veriliyor. Yani Kur'an ezberletiliyor ve bunun reklam posterleri asılıyor" dedi.

75 yaşına geldi, yarım asırdır gazeteci ama hâlâ yalan yazıyor

Ardından sözü Bediüzzaman Said Nursi'ye getiren Çölaşan, bazı okullara Said Nursi ismi verilmesini de Mustafa Sabri Efendi olayı ile ilişkilendirerek tabelaların indirilmesi talimatı verdi.

Muş ve Bitlis'teki iki imam hatip okulunda yer alan Said Nursi'li okul tabelasının resimlerini köşesine taşıyan Çölaşan, çarpık zihniyetini bir kere daha sergilemekten geri durmadı. 

Neredeyse 75 yaşına gelen ve belki yarım asırdır gazetecilik yapan Çölaşan, Said Nursi ile ilgili hâlâ aynı yalan ve iftiralara sığındı. Said Nursi'nin hayatını ve mücadelesini çok iyi bilen Çölaşan, buna rağmen yalan yazmaktan bıkmadı.

Said Nursi ile görüşmediği halde Fetullah Gülen'in talebesi olduğu yalanını yazan Çölaşan, Bediüzzaman'ın (haşa) "kendisini adeta peygamber ilan ettiği" alçak iftirasını attı.

Asıl karın ağrısı Said Nursi'nin Atatürk'e teslim olmayışı

Çölaşan, Said Nursi ile ilgili asıl karın ağrısını ise devam eden satırlarda gösterdi. Said Nursi'nin Atatürk'e hiç bir zaman boyun eğmemesi nedeniyle kin ve öfke içinde olan Çölaşan, "1922 yılında Ankara'ya gelip Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş, ancak beklediğini bulamayınca ona çeşitli ifadelerle saldırmıştır: Deccal, habis, zındık, firavun, mason..." diye yazdı.

Çölaşan, yalan satırlarıyla okuyucularını kandırmaya çalışıyor ama gerçekler öyle değil.

Said Nursi'nin kahramanlığını duyan M.Kemal çeşitli aracılar vasıtasıyla ısrarla Ankara'ya davet eder. Said Nursi, Ankara'da TBMM'de resmi törenle karşılanır. Meclis'te İslam'a karşı bir soğukluk ve uzaklaşma gören Said Nursi namaza davet eden bir beyanname neşreder. Bunu gören Atatürk, Said Nursi'ye tepki göstermeye çalışır ancak Said Nursi'nin sert mukabelesi ile karşılaşır ve susar.

Dönemin bir çok din alimini elde eden Atatürk, Said Nursi'ye de milletvekilliğinden Şark Umumi Vaizliğine, maddi manevi her türlü teklifte bulunur. Bütün bu teklifleri elinin tersiyle iten Said Nursi, siyaseti ele geçiren zihniyeti farkeder ve insanların imanını kurtarmak üzere Van'a gider. Atatürk, kendisine teslim olmayan Said Nursi'yi devletin tüm imkanları ile sürgün, hapis, zehirleme ve baskı altına almaya çalışır ancak muavaffak olamaz. 

İşte Emin Çölaşangillerin nefretinin altında yatan sebep budur. Bunun için tarihi bile çarpıtır, yalan söylemekten, iftira atmaktan utanmazlar. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum