Düşmanlığın/Zulmün kökünü kazıyan projeler

(Kürt/Demokrasi Açılımı hakkında yazdığım son yazıma bir açıklamadır.)

Zalimler Aranıyor…
Yıl 1945, Almanya’nın en büyük fabrikaları, köprüleri, şehirleri yerle bir edilmiş...İnsanlar yanarak, parçalaranak yerlere serilmiş…Binlerce Yahudi’nin altın dişleri sökülmüş, kilo kilo altınlar eritilmiş, saçlarından ayaklara geçirilen patikler yapılmış, Yahudiler fırınlarda yakılmış…Savaş bitmiş…Etrafta İngiliz, Amerikan, Fransız, Rus askerleri geziniyor, zalim Nazi Komutanlarını, zalimlere göz yumanları, yardımcılarını arıyorlar…

Bütün Alman Ulusu hastaydı, psikolojik hasta…
Almanlar kendi aralarında bile kimseye güvenmiyorlardı…Herkes biribirini şikayet ediyor, suçsuzluğunu ıspatlamaya çalışıyordu…Kim zalim, kim masum belli değildi…Susanlar birşeyler biliyorlar mıydı, zulme göz yumanlar ne kadar masumdu, içlerinde bir Nazi var mıydı halen, kimse bilemiyordu…Hiçbir psikolog bunu ıspatlayamazdı… Bütün Alman Ulusu hastaydı, psikolojik hasta…Doğruyu, hakkı savunanlar bile hasta olmuşlardı, sevdiklerini, evlerini, sağlıklarını kaybetmişlerdi…
Hiçbir doktor insanın içindeki kini, nefreti tedavi edemezdi…
Hakkı savunanları bile öldürmüşlerdi…Hapislere atmışlardı…Bütün bir ulusu psikolojik tedavi mi etsinlerdi ? Tedaviler için para lazımdı, binlerce mezun olmuş doktor ve psikolog lazımdı…Zaman lazımdı…

İnsanların sevgisini, güvenini en kısa ve ekonomik yoldan nasıl kazanabiliriz? Düşmanlığı nasıl bitirebiliriz? Koskoca Avrupa yakılmış, yıkılmış…Herkes birbirine düşman…Milyonlarca düşman var…
Bu soruları sordular 2. Dünya Savaşı’ndan sonra…Akıllı danışmanlar bu soruya iyi reçeteler buldular…Fransız, İngiliz, Amerikan ve Almanlar arasında kültürel bağlar oluşturulacak.Sadece kültürle kalınmayacak, samimi, ailevi bağlar oluşturulacak…
Ailevi bağlar sarsılmaz bir kalkandır dediler...

Bir insan nelerden etkilenir?
Gülümseyen bir yüzden, güzel bir sözden, güzel bir sesten, güzel bir kokudan, güzel bir olaydan, güzel tabiattan, kalplerin ısındığı huzur dolu bir ortamdan…

Hepsini içine alan bir proje olmalıydı…Nazi’ler, düşmanlarıyla böyle hoş anlar yaşamalıydılar…Düşmanlarını tanımalıydılar, onlarla birlikte yaşamalıydılar...
İnsanlar birbirlerine alışmadan karşısındakini tam manada kalpten sevemezdi, birlikte birşeyler yaşanılması, hissedilmesi lazımdı…
Bütün Nazi’ler, zalim düşüncelerden, duygulardan kurtulmalıydı…Bütün Avrupa Düşmanlığı bitirmeliydi…insanlar kendi kendilerini, aralarinda dostluklar kurarak tedavi etmeliydi: Bütün bir ulus için tedavi edebilecek psikolog kapasitesi yoktu Almanya’nın. Ama böyle de kalamazdi.Kalplerin derinindeki gizli naziler ölmeliydi, yokedilmeliydi…

Başkalarını tanımalıydı, düşman dedikleri insanlarla içiçe olmalıydılar, yüzlerine bakmak istemedikleriyle, elele gezmeliydiler…Bu olaya „Entnazifizierung“, yani Nazi’likten temizlenme (düşmanca düşüncelerin temizlenmesi) deniliyor tarihte…
İnsanları en kolay/en hızlı yoldan, en verimli/kalıcı şekilde, fazla para harcamadan yapılabilecek projelerdi sundukları…Fazla beklemediler, fazla konuşmadılar, hemen pratiğe geçirmeye başladılar…Kültürel projeler hazırladılar birlikte… Fransızlar, Almanlar, İngilizler, Amerikanlar ailevi bağlar oluşturdular aralarında..…Birbirlerine misafirler gönderdiler, kimi genç öğrenci çocuğunu, kimi okuyan gencini…Birbirleriyle yaşadılar,  birbirlerini dinlediler, konuştular, anlamaya çalıştılar…Birlikte gezmelere gittiler…Birbirleriyle evlendiler…
Aynı zamanda Avrupa Ekonomi Toplumu’nu kurdular… Bu toplum sonradan büyüdü, yeni projeler eklendi, Avrupa Birliği oldu.
Şimdi soruyorum sizlere, koskoca bir Avrupa’yı ıslah eden projeler neden başka yerlerde olumsuz sonuç versin?
Milyonlarca düşmanı temizledi bu projeler…Zulmün kökünü temizledi bu projeler…kanıt var elimde, işte Avrupa.
Ondan sonra asla savaşmadılar birbirleriyle, sadece ilimde, bilimde, kültürde birbirleriyle savaştılar, geliştiler…
Birbirlerinin üzerlerine bombalar yağdıranlar sonradan uçaklarla birbirlerinin üzerine çikolata yağdırdılar…(Berlin, 1948/1949, Amerikan Uçakları, Schokoladenbomber)
Avrupa’da düşmanlığı yokedebilen, kökünü kazıyabilen bu kadar etkili, kalıcı projeler, neden bizim Türkiye’mizde etkili olmasın?
Okullar-okullara, üniversiteler-üniversitelere, aileler-ailelere, şehirler-şehirlere, köyler köylere, enstitüler-enstitülere, şirketler-şirketlere, fabrikalar-fabrikalara, Türkler-Kürtlere, Kürtler-Türklere, Alevi-Sunniye, Sunni-Aleviye, doğulu-batılıya neden destek olmasın, olamasın??? Dost bağları kurulmasın?Bir Avrupalı kadar sıcak kalbimiz yok mu ? Bizim neyimiz eksik? İnsanlar neden birbirini dostlukla, sıcak bir tebessümle tedavi edemesin, yaralarını saramasın?
Avrupa’da başarılı olmuş, koskoca bir ispat var önümüzde…

1945’in Avrupalısının kültürüyle değil, insanıyla karşılaştırabiliriz şimdiki Türkiye’nin insanlarını. (Önemli: Fransız, Alevi, İngiliz, Kürt, Amerikan,Türk diye karşılaştırmadım.) İnsani duygular ve düşmanlıklar olarak karşılaştırdım.
Ülkenin bir kısmı düşman olmayabilir, hatta karşılıklı ziyaretler, evlilikler olabilir.Bu durum ülkedeki zulmü ve anlaşmazlığı yok etti mi? Hayır etmedi.Daha da sık bağlar oluşturulmalı ve bu sistematik bir biçimde olmalı demek istedim.

Projedeki maksat, Tunceli’nin Ankara’ya gelip ikamet etmesi, eğitim görmesi, çalışması değildir.Projedeki asıl maksat  yakından tanışmak için  Tunceli’nin bir süreliğine Ankaralının evinde misafir olmasıdır.“Birbirlerini düşman zannedenler”  birbirlerini tanımalılar.
Diğerleri zaten dost olmuşlar, birbirleriyle evlenmişler vesaire…İslam ve turizm konusunu sonraki yazımda açıklayacağım inşallah…
Hayırlı Ramazanlar kıymetli arkadaşlarım, kardeşlerim…
Her türlü yoruma ve kritiğe açığım, sizlere minnettarım.
Sizin yorumlarınızla olgunlaşıyorum ben…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum