Dua

Dua azim bir sırdır. Eğer halis bir iman var ise dua vardır. Kul olmanın nişanıdır dua.

Bütün kainat dua eder. İnsan ise kainatın meyvesi olması hasebiyle duanın her çeşidi ile dua eder.

Izdırar derecesine gelen ve fıtrî ihtiyaca muvafık olan, safi halis kalbin lisanı ile olan dualar kabul olur.

Duanın kabulü demek dua ile istenen matlubun aynen verilmesi demek değildir.  Hekim hastanın hastalığına göre ilaç verdiği ve hastanın canı istediği ilacı vermediği gibi dua ile istenen de sahip hâmi ve mutasarrıfımız olan Cenab-ı Hak tarafindan Rahmet ve Hikmetin iktiza ettiği tarz ile verilir.

Bize düşen, verilen ile istediğimizi kıyas etmek değildir. İstemekle kulluk vazifemizi yaparak acz ve fakrımızı ilan etmekten ibaret olan vazifemizi yapıp verilene şükretmekten ibarettir.

Verilenler ademden vücuda çıkmışlar ve şükür isterler. Verilmeyenlerde ise bir mesuliyet yok ve şekvaya hak da yok. Bir hakkın zayi olması da söz konusu değildir.

Netice itibariyle dua etmek fıtratımızın iktizasıdır. Dua ise bir matluba kavuşmak için değildir. Matlubumuz verilse bu vermek Münim-i hakikinin fazl ve keremindendir. Dua ettiğimiz için verilmiş değil. Verilmese ya duanın vakti kaza olmamış veyahut ahirette ebedi bir surette daha mükemmel tarzda verileceğini ümit ederiz.

Öyle ise duamız neticesinde ne olduğu Cenab-ı Hakkın vazifesi, her daim dua ise bizim vazifemizdir.

Rabbim vazifemizi yapıp Allah’ın vazifesine karışamamak ile bizi rızıklandırsın.  Amin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.