Doğu Meselesi

Bizde bu tabir ile Kürt sorunu kast ediliyor. Fakat Avrupada bu deyim Osmanlı sorunu manasında kullanılır. Çok ilginçtir ki; Osmanlı ve Kürtlerin durumu birbirine çok benziyor. Yani Osmanlı iyi durumda iken Kürtler de iyi durumda idi. Osmanlı zayıflayınca Kürtlerin durumu da zayıfladı. Osmanlının zayıflığı bilim ve eğitim noktasında başladığı gibi; Kürtlerin de zayıflığı bu noktadan başlamıştır.

Kürtler Hz. Ömer döneminde İslamiyet ile müşerref oldular. Birçok kaynakta gördüğümüz gibi Kürtler Emevi ve Abbasi döneminde Arapça dili ile gayet zengin bir ilmî birikime sahip idiler. Abbasi Hilafeti zayıfladığında Türkler ile tanıştılar. Başta Nizamül-mülk dönemi olmak üzere Kürtler yaklaşık 300 sene Selçuklu devletleri ile elele vererek İslamiyeti ve İslam kültürünü korudular. Selçuklu devletleri son bulunca Kürtlerde bu eğitim geleneği Kürt beyliklerinin koruması altında devam etmiştir. Nihayet 1517’de Yavuz Selim saltanatı döneminde bu beylikler, Osmanlıya biat ettiler. Sultan Selim, Kanuni ve 4. Murat dönemlerinde aktif olarak da savaşlara katıldılar.

Nihayet Cumhuriyet kuruldu. Fakat sadece T.C. kurulmadı. Osmanlının bütün birikimlerine son verildi. Çünkü Birinci Dünya Savaşının birinci amacı Osmanlıyı yeryüzünden silmek idi. İngilizler bunun için çok yönlü bir plan hazırlamışlardı: Osmanlı feshedilecek.. Türkler din, tarih ve İslamiyet yerine, ırka dayalı bir milliyetçilik ile diğer İslam kavimlerinden kopacak; bu şekilde küçülecekler. Arap ülkeleri ve Hind yarım adası İngilizlere tam bir yem olacaktı.

Ve ilerde Orta Doğunun hiçbir şekilde birleşmemesi için Kürt ve Filistin sorunu icad edilecek idi.. Bunun için Kürtlere binbir şekilde baskı yapılacak. Filistinliler yurtlarından sürülecek idi.

İşte bu plan gereği Kürtlerin şu beş sorunu ortaya çıktı:

1) Kürtçe tamamen yasak edilmiş. Ki medreselerinde ve sosyal hayatta 1000 sene boyunca eğitim ve iletişim dili olarak kullanılmıştır.

2) Onların Kürt, İslam, aşiret kimlikleri inkâr edilmiş.

3) Bin sene süren yarı serbest yaşamalarına son verilmiş.

4) Ve yine bin sene boyunca maddi- manevi kültür damarları olan medreseler kapanmış.

5) Bu dört sorunun neticesi olarak Kürtler 20. asrın medeniyet, bilim ve diğer imkânlarından mahrum kalmışlardır.

Bütün bunların sonucu olarak Kürtler her nevi su-i istimale açık hazır bir bomba durumuna getirmişlerdir.

Demek eğer bu sorunlar giderilse Kürt sorunu diye bir şey kalmaz. Kürtlerin Türklerden ayrılması ise, geçen 100 yıl içinde olmadığına göre bugün artık hiç mümkün değildir.

Üstad Bediüzzaman, Münazarat ve Muhakemat kitapları ile ve Medresetüzzehra projesiyle bu ana problemi çözmek istiyordu. Fakat materyalizm ve modernite dalgası topluma öyle hücum ediyordu ki; bu mesele ile ilgilenmesine vakit kalmadı.

Üstadın çözüm planı şöyledir: a) Medreseler ihya edilecek. Tekyeler dahi okul haline getirilecek.. b) Medreselerde eski Yunan hikmeti yerine çağdaş medeni fenler okutulacak. c) Bu iki basamağa binaen bütün Kürdistan açık bir üniversite ve irşad sahası haline getirilecek.

d) Bu aşama sayesinde Kürtler, düzenli, bilgili, medeni bir toplum olarak İslam Âlemine (o zaman için Osmanlı İmparatorluğuna) önemli bir kitle olarak katılacaklar. e) Osmanlı İmparatorluğu, Meşrutiyet (yani başında Halife ve Sultan kalmak şartı ile demokrasi) ile yönetilecek.

Demek Kürt sorununun çözülmesi, şu üç noktaya bağlıdır:

1) Demokrasinin her sahada icra edilmesine..

2) Kürtlerin cehaletten dolayısıyla su-i istimale açık olmaktan kurtulması için gayet dengeli ve yaygın bir eğitimin verilmesine..

3) Bu eğitimin yaygın ve dengeli olması için ilk aşamada Kürtçe olarak icra edilmesine...

Burada detaylar ve yöntemler çok önemli değildir. Önemli olan fen ilimlerini, medeni birikimleri ve evrensel düşünceyi Kürt milletine benimsetip onlara mal etmektir.

Kürt sorununda PKK geçici bir arazdır. Eğer Bediüzzaman’ın tavsiyeleri uygulanmazsa; PKK olsa da olmasa da Kürt sorunu sürekli olacaktır.

Hulasa: Türkler, İngilizlerin tuzağından kurtulsa, başta Kürtler olmak üzere diğer İslam milletleri ile bir kader birliği yapsalar; yine eskisi gibi bir cihan devleti olacaklardır. Aslında Kürt sorunu, Türklerin bu tuzaktan kurtulmaları için bir vesile olabilir. Evet dikkat ile bakılsa Kürt sorunu kadar, Türklerin küçültülmüşlük sorunu da var.

Ve bu iki yönlü beladan kurtulmanın da tek çıkar yolu: 1) Çağdaş, etkin ve yaygın bir eğitimi icra etmekten… 2) Özgürlükler ve evrensel değerleri benimsemekten… 3) Diğer dünya ekonomileri ile rekabet edebilecek bölgesel bir güç olabilmekten geçer.

Dipnot: Etraftaki Müslüman Türklerin T.C. topraklarına gelmelerini teklif edip destekleyenler de İngilizlerdir. Çünkü Lozan’da bizimkilerden 30 yıl içinde bütün T.C. vatandaşlarının İslam’dan vazgeçirileceği hakkında söz almışlardı. Nitekim aslen Türk olan Karaman Hıristiyanları mübadele ile Yunanistan’a gönderildiler. Çünkü T.C. topraklarında önemli bir oranda Hıristiyanların var kalması, Müslümanların dinsizleştirilmesine engel olurdu. Hükümet 1944’te bunun için bir 30 yıl daha zaman istemiştir. Sonra 1945’te ipler ABD’nin eline geçince bu plan akim kaldı. (Bu mesele Üstad Bediüzzaman’ın notları içinde yazılıdır. Bu not bir internet sitesinde yayınlandı. Buna benzer bir bilgi de Büyük Doğu dergisinin 29. Sayısında vardır.)

BS

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum