Doğan Paşa sen çok yaşa

Bravo paşam! Ne güzel söylediniz: “Eğer seminerde işlenen bir suç varsa, başkanı bendim. O dönemde ordu komutanıydım. Seminerin sevk ve idaresini ben yaptım. Kaynağının, temelinin nereden geldiğini açıklayabilecek durumdayım. Suç isnadı varsa bana yapılmalı. Arkadaşlarım suçlu değillerdir.” (Basın)
*
Mahkeme bu konuşmayı “deli saçması” diye kulak arkası etmemeli. Ciddiye almalı.
Analar ne kahramanlar doğuruyor, arkadaşlarını korumak uğruna göğsünü siper ediyor.
Emikli Orgeneral Çetin Doğan Paşa, Silivri’nin yeni doğan güneşi gibi!!!
*
Darbe bir suçtur. Darbeye teşebbüs etmek çocuk oyunu olmadığına göre, o da ağır bir suçtur.
Zaten darbe, demokrasinin köküne kibrit suyu dökmek için yapılır.
Demokrasimize yapılan darbeleri bilmeyenimiz yok.
Peki, Cumhuriyet öncesi ilk darbenin; Jön Türkler tarafından Sultan Abdülaziz’e yapıldığını biliyor muydunuz?
*
Jön Türkler, yani Genç Osmanlılar; Avrupa ve Türkiye’de yazılı basın sahibi olan etkin şahıslarla ve ordu mensuplarıyla ilişkiye geçerek asker/aydın/yöneticilerle elit ittifakı kurdu...
Jön Türkler bu ittifakla Abdülaziz’e karşı bir saray darbesi gerçekleştirir (30 Mayıs 1876). Abdülaziz’in yerine 5. Murad getirilir. 5. Murad’ın acziyeti sebebiyle Mithat Paşa Abdülhamid’le Kanuni Esasi üzerinde anlaşarak sultan ilan edilir.
Mithat Paşa önderliğinde gerçekleştirilen bu ilk darbe “darbelerle gelen anayasalar” geleneğinin başlangıcı niteliği taşır. Zaten bu gelenek Cumhuriyet döneminde de devam edecektir.
*
Aslında biraz daha gerilere gidecek olursak, Osmanlı döneminde Celali ayaklanmaları bir yana, Patrona Halil gibi baldırı çıplaklar saray basıp paşa sallandırıyor, Sultan 3. Ahmed’i tahttan indirip, 1. Mahmud’u tahta çıkarıyordu. Baldırı çıplaklar ellerinde yağlı ilmikle ülke yönetiyorlardı..

Çürüyen Yeniçeri Ocağı da savaşta kaybediyor, ama iş isyana gelince ön safta yerini alıyordu.
Hatta, 18.yüzyılda Avrupalı tarihçilerin ilginç tesbiti şöyledir:
“İstanbul’da bulunan Yeniçeri Ocağı, Sultanı hapse atmak, öldürmek ve yerine bir başkasını getirmek yetkisindedir.” (Kont de Marsigli, Voltaire) diyerek, bunu da Osmanlının yönetim biçimi şeklinde algılamışlar.
*
Tarihimizde ayaklanmaların nasıl bir kanser haline dönüştüğünü uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ancak 36 padişahtan 12’si bu şekilde tahttan indirilmiş, sonuçta Osmanlı devletini temsil eden askeri güç, silahı, barutu ve topçususuyla devletine namlu çevirmiş ve ülke idaresini sıkıntıya sokmuştur.

Hasta adamın hastalığı “Derbeler” Türkiye cumhuriyetine de sirayet etmiş neredeyse her on yılda bir darbe ve muhtıralarla demokrasinin hızı kesilmiş, ülkemiz senelerce geriye gitmiş.
*
Toparlayacak olursak:
Çetin Doğan’ın bu pervasız sözlerinden anlaşılıyor ki, Paşa “yeniçeri ruhu” taşıyor.
Ancak “Vaka-i Hayriye” olayını da hatırlatmak bizim görevimiz.
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum