Diyanet, Sadeleştirme ve Risale-i Nur Çalışmaları

Öncelikle şunu ortaya koymak istiyoruz: Dini ve dinin hakikatlerini en güzel ve doğru şekliyle insanlarımıza ulaştırmak vazifesini üstlenmiş resmi bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın, İslam’ı çağın anlayışına en uygun ve aklî şekilde takdim eden Risale-i Nur’u toplumun her kademesine yaymak kuruluş maksadının tabiî bir gereğidir ve en mühim vazifesidir.

Risale-i Nur eserlerinin telif hakkı Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın ister elinde olsun, ister olmasın bu böyledir ve değişmez bir hakikattir diye itikad ediyoruz. Dolayısıyla, Risale-i Nur’un Başkanlığımız eliyle basılmasından fevkalade memnun ve müteşekkir olduğumuzu ve emeği geçen herkese duyduğumuz minnet duygusunu ifade etmeyi bir borç biliyoruz. Hem bu büyük hizmete vesile olmaları sebebiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızı çok tebrik ve takdir ediyoruz.

Bununla birlikte, tüm kalbimiz ve aklımızla inandığımız diğer çok önemli bir husus da şudur ki: Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın bu en mühim ve tabiî vazifesinin en önemli, vazgeçilmez ve asla ayrı düşünülemez ve tamamlayıcı boyutu, Risale-i Nur hakkında yapılan her türlü akademik ve ilmî nitelikteki çalışmalara, sadece izin vermekle ve önünü açmakla kalmayıp maddî, manevî destek ve teşvikle yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.

Bunu yapmayan hatta önünü kapatan bir tutum kabul edilemezdir ve Risale-i Nur eserlerinin insanlarımızca okunması ve anlaşılmasının temini maksadıyla eserlerin basılmasıyla bağdaşır bir tarafının olmadığı ortadadır. Böyle bir tutum eserlerin basılması hususundaki samimiyet ve ciddiyete de ters olacaktır. Yanlış anlaşılmasın, Başkanımız ve Başkanlığımızın samimiyetinden şüphemiz yoktur ve fakat böyle bir tutumun bu manaya geldiğini ve geleceğini ifade etmeye mecburuz.

Şu an itibariyle Diyanet İşleri Başkanlığı'mız Risale-i Nur’un izahı ve şerhi kategorisindeki ilmî ve akademik çalışmalara izin vermemekte ve önünü kapatmaktadır. Bunun vahim bir hata olduğunu açıklıkla ortaya koymakla, bu yanlıştan bir an önce dönülsün arzu ediyoruz. Elbette Başkanlığımızı bu konuda suçlamıyoruz fakat Risale-i Nur’un insanlarımıza ulaştırılması konusunda üstlenilen kudsî vazifenin icrasının en önemli tamamlayıcı unsurunun ihmal edilmesi, uygulama maksadına terstir. Eserlerin basılmasını tebrik ve takdir etmekle beraber, sadece bununla sınırlı kalınmasının, asıl maksada ulaştırmaya engel nitelikte çok önemli bir eksiklik olduğunu ifade ediyoruz.

Ayrıca bu durumdan daha vahimi ise, Risale-i Nur camiasınca sadeleştirme konusunda gösterilen hassasiyetin, bu konuda gösterilmemesi ve gerekli mercilere bu kabul edilemez sorunun giderilmesi konusunda teşebbüste bulunulmamasıdır. Hatta bunun ciddî bir sorun olarak algılanmaması ve belki de yeterince idrakinde olunmaması ve konuya gereken önemin verilmemesidir.

Halbuki Diyanet İşleri Başkanlığı'mızın üstlendiği vazifenin en önemli boyutu, böyle çalışmaları desteklemek, sahip çıkmak ve Başkanlık eliyle basılmasını ve yaygınlaştırılmasını temin etmektir. Peki bu neden böyledir? Çünkü yüksek kıymeti haiz bir ilmî eserin gerçek manada anlaşılması ve insanlığa mal olması eser üzerinde yapılan çok yönlü çalışmalarla gerçekleşir.

Şu an itibariyle Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, her türlü izah, şerh kategorisindeki çalışmanın önünü, ciddiye alınması imkansız gerekçelerle kapatmaktadır. Yetkililer tarafından, Risale-i Nur alanında bir eser sahibi olan kişiye ilahiyat mezunu olup olmadığının sorulması ve “nereden bilelim ki kitabınızın Risale-i Nur'a uygun bir çalışma olduğunu” denilmesi gibi, eserlerini bastırmak için izin almak için gelenlere Başkanlığımızın ciddiyetiyle bağdaştıramadığımız bahane türünden engeller öne sürülmektedir. Halbuki bu tutumun kabul edilebilirliği olabilir mi?

Sahabeler ve onca islami kitap yazarı ilahiyat mezunu muydu?

İlmi hürriyet ve düşünce ve kanaatlerini serbestçe ifade etme hakkı ne anlam ifade eder böyle ele avuca sığmayan gerekçeler öne sürülürse?

Başkanlığımızca basılacak ve basımına izin verilecek bir eserin İslamî kaidelere ve genel olarak uygunluğuna karar ve onay veren bir kitap inceleme heyeti yok mu zaten?

O halde bu türden engellerin öne sürülmesi ne anlam ifade etmektedir?

Düşünün bir yabancı bilim adamı Risale-i Nur’u yüksek bir ilmî kıymete haiz bir eser olarak görse ve bu eserler hakkında araştırmalar yapıp, eserlerden anladıklarını ve çıkarttıkları manaları yani kendi yorumlarını akademik bir şekilde kaleme alsa ve zamanın ve ilmin geldiği seviyeye göre mevcut izah ve yorumları geliştirme yoluna gitse bu adamın karşısına çıkıp ne diyeceksiniz? İlahiyat mezunu olmadığı gerekçesiyle veya eserinin Risale-i Nur’a uygun olmayabileceği ihtimaliyle veya (açıkcası birkaç tane mutaassıbın itiraz edeceği sebebiyle) bu şahsın akademik çalışmasına mani mi olacaksınız? Böyle bir şeyin kabul edilebilirliği var mı? Peki aynı zulüm ve saçmalık nasıl olur da bu konuda eser telif etmiş bir Risale-i Nur talebesine reva görülecek?

İşin aslında Diyanet İşleri Başkanlığı'mız yetkililerinin Risale-i Nur üzerinde çalışılmış eserleri basmak veya basılmasına izin vermek konusunda olumsuz bir tavra sahip olmadıklarına inanıyoruz ve bunun böyle olduğuna da kuvvetli kanaatimiz vardır.

Açıkçası Diyanet İşleri Başkanlığı'mız yetkililerinin bu türden (kendilerinin bile inanmadığını düşündüğümüz) mesnetsiz gerekçeler arkasına sığınmaya çalışmalarının önemli bir sebebinin, (üzüntüyle ifade ediyoruz ki) Risale-i Nur camiasındaki bir kısım mutaassıp kitlenin tepkisinden çekinmeleri olduğunu düşünüyoruz. Bu da bir kısım insanların kabahati ve utancı olmalıdır.

Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı'mız yetkilileri, devlet eliyle verilen vazifeyi yerine getirmeye yani orijinal nüshalara uygun şekilde eserleri basmaya çalıştıkları halde, Risale-i Nur'u tahrif ettikleri konusunda kara propagandaya uğratıldıklarından ve bu sıkıntı sebebiyle izah, şerh kategorisindeki eserleri basamadıklarını başvuru sahiplerine açıkça ifade etmektedirler. (buna şahit olan biri de benim) Bunun utancı da bir kısım tacizcilerin sırtındadır. Diyanet İşleri Başkanlığı'mıza destek vermek ve teşekkür etmekle karşılık vermek dururken, Başkanlığımızı sıkıntıya soktukları ve böyle bir duruma sebebiyet verdikleri için bu insanlardan asla razı değiliz.

Bu konuya acilen el atılmalıdır. Çünkü Risale-i Nur’un topluma gerçek anlamda kazandırılması ancak bu türden çalışmalarla mümkün olacaktır.

Risale-i Nur İzah Çalışmaları hakkında etkileyici inceleme ve çözümlemelerin yapıldığı ve izah çalışmalarının fikrî alt yapısını ortaya koyan ve bu alanda geliştirilen çok boyutlu hizmet faaliyetleriyle tanıştırmak maksadıyla kaleme alınan çarpıcı kitap çalışmamızı konunun detayları için müracaat edeceklere referans vermek istiyoruz: Şu adresten çalışmalarımıza ve kitabımıza ulaşabilirsiniz: https://risaleinuregitimprogrami.com/risale-i-nuru-insanliga-mal-etme-cabasi-izah-calismalari/

20151112-ediz-sozuer-diyanet,-sadelestirme-ve-risale-i-nur-calismalari.jpg

Son olarak önemle rica ederiz ki, şimdi bazıları bu bir önceki paragraftaki ifadelerimizi su-i zanla başka tarafa çekmesin. Çünkü bu ifadelerin sahibi, Risale-i Nur'un orijinal metniyle okunması, talim ve tedris edilmesi için bir eğitim programı ortaya koymuş bir kardeşinizdir ve o kardeşinizin derslerinde ve izah çalışmalarında asıl metin hep esas ve vazgeçilmezdir. Risale-i Nur'un hemen ilk etapta kolayca anlaşılmasında zor bir dile sahip olduğu saklanamayacak kadar aşikar bir bilgi zaten. Dilini kolay ve sade gösterme çabalarına da karşıyız. o anlaşılmaz değil zaman ve çabayla anlaşılacak mümtaz ve ayrıcalıklı bir lisana sahiptir diye ifade ediyoruz. 

Bu konuya en az sadeleşmeye karşı çıktığımız ciddiyetle odaklanmamız gerekiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
15 Yorum