Diyanet 'Bela ve Musibetlere Sabredin' Dedi

Diyanet 'Bela ve Musibetlere Sabredin' Dedi

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yapılan açıklamada, bela ve musibetlere karşı sabır önerisinde bulunuldu.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, çeşitli bela ve musibetlere sabretmenin günahlara kefaret olduğu gibi Allah katında daha yüksek derece almaya da vesile olduğunu bildirdi.
 
Kurul tarafından yapılan açıklamada, "Mümine düşen; her çeşit bela ve musibetlerden Allah’a sığınmak, fakat eğer bunlara maruz kalınırsa sabretmek ve kadere inanarak teselli bulmaktır. Şunu unutmamak gerekir ki Allah sonsuz rahmet ve inayet sahibidir. Dolayısıyla musibete maruz kalan bir kimseyi, sabretmesi şartıyla büyük mükâfatlara nail kılacaktır. Ayrıca, Allah insanları imtihan ettiği için dilerse birtakım bela ve musibetler verebilir. İnsanlar bu durumda kulluklarının gerektirdiği tutum içinde olmalıdırlar." denildi.
 
Din İşleri Yüksek Kurulu, vatandaşlardan gelen soruları sanal alemden cevaplandırıyor. 'Allah böyle yazmış, ben ne yapayım?' demenin doğru olup olmadığı yönündeki soruyu değerlendiren Yüksek Kurul, kader ve kazâya inanmanın iman esaslarından olduğuna dikkat çekti. açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
 
"Ancak insanlar kaderi bahane ederek, kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar. Bir insan 'Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde takdir etmiş, ben ne yapayım?' diyerek günah işleyemeyeceği gibi, günah işledikten sonra da kendisini suçsuz gösteremez, kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar böyle tercih ettikleri için bu seçime uygun olarak Allah tarafından yaratılmışlardır. Burada dileyen, tercih eden, isteyen kuldur; yaratan da Allah’tır. Kul sorumluluk doğuran fiilleri irade edendir ama yaratan değildir; zira yaratmak Allah’a mahsustur. Kur’an-ı Kerim’de; 'Allah her şeyin yaratıcısıdır.' (En’am, 6/102) buyrulmaktadır. Her şeyin yaratıcısının Allah olması bizim kötü ve yanlış işleri, sorumluluktan kaçarak Allah’a havale etmemize yol açmamalıdır. Bu, kaderi istismar etmek olur. Ayrıca, kader ve kazâya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli sebeplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslâm’ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir ilâhî kanundur ve bir kaderdir. Sonuç olarak insanların, 'Ben ne yapayım, kaderim böyle.' demesi doğru değildir."
 
BELALAR VE MUSİBETLER KADER MİDİR?
 
Din İşleri Yüksek Kurulu, bir vatandaşın, 'Belalar ve musibetler kader midir?' şeklindeki sorusunu da cevaplandırdı. Kurul, belalar ve musibetlerin, 'Deprem, engelli olmak gibi insan iradesinin söz konusu olmadığı belalar ve musibetler, trafik kazaları gibi insan iradesinin kısmen söz konusu olduğu belalar ve musibetler ile alkollü araç kullanarak kazaya sebebiyet vermek gibi insan iradesinin söz konusu olduğu belalar ve musibetler' olmak üzere üçe ayrıldığına dikkat çekti.
 
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun açıklamasında şöyle denildi: "Allah’ın ilmine bakan boyutuyla bunların hepsi kader olmakla birlikte, ilki ve belli oranda ikincisi terim anlamıyla da kaderdir. Bu çeşit bela ve musibetler, sabretmek şartıyla günahlara kefaret olduğu gibi Allah katında daha yüksek derece almaya da vesiledir.
 
Sonuncusu ise insanların hatasından kaynaklandığı için ilahi ilim açısından kaderin dışında olmamakla beraber insanlar bundan sorumludur.
 
Mümine düşen her çeşit bela ve musibetlerden Allah’a sığınmak, fakat eğer bunlara maruz kalınırsa sabretmek ve kadere inanarak teselli bulmaktır. Şunu unutmamak gerekir ki Allah sonsuz rahmet ve inayet sahibidir. Dolayısıyla musibete maruz kalan bir kimseyi, sabretmesi şartıyla büyük mükâfatlara nail kılacaktır. Ayrıca, Allah, insanları imtihan ettiği için dilerse birtakım bela ve musibetler verebilir. İnsanlar bu durumda kulluklarının gerektirdiği tutum içinde olmalıdırlar." 
 
Cihan 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.