Devlete ödenen vergi, Zekat sayılır mı?

Devlete ödenen vergi, Zekat sayılır mı?

Zekatla ilgili soruları cevaplandıran Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, devlete ödenen vergilerin zekat olamayacağını açıkladı.

İyilik, bereket ve rahmet ayı Ramazan’da vatandaşları zekat verme telaşı sardı. Hem dünya hem de ukba adına, Allah'ın rahmetine vesile olacak önemli hususlardan birisi olarak zekatla ilgili soruları cevaplandıran Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, devlete ödenen vergilerin zekat olamayacağına hükmetti. Verginin bir vatandaşlık görevi olduğuna dikkat çeken Kurul, "Zekat; dini bir yükümlülüktür. Ayrıca zekat ile vergi; mükellefiyet, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır." açıklamasında bulundu.
 
Din İşleri Yüksek Kurulu, vatandaşların zekatla ilgili sorularını cevaplandırdı. Kurul’dan yapılan açıklamada; Kur’an-ı Kerim’de zekatın verileceği kimselerin, ‘fakirler, miskinler, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulub adı verilen kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar ve yolda kalmış olanlardır' şeklinde geçtiği hatırlatıldı.
 
FAKİR KİRACIDAN ALINMAYAN BEDEL ZEKAT OLUR MU?
 
Bir vatandaşın, "Fakir kiracıdan alınacak olan kira bedeli alınmayarak bu kira zekata sayılabilir mi?” sorusunu cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, “Zekatın geçerli olması için, fakire verilecek para veya malın ona temlik edilmesi yani onun mülküne geçirilmesi şarttır. Bu da zekatın fiilen fakire teslimi ile gerçekleşir. Dolayısıyla mesela yemek hazırlayıp bunu fakirlerin yiyebileceğini ilan etmekle ya da onlara yedirmekle o yemek temlik edilmiş/verilmiş olmaz. Ancak aynı yemek yapılıp zekat niyeti ile fakire teslim edilirse temlik gerçekleşmiş yani zekat verilmiş olur. Buna göre, bir kimseye borç verirken zekata niyet edilmediği, daha sonra da bu parayı zekata saymaya niyet edildiği zaman, paranın kendisi ortada bulunmadığı için temlik gerçekleşmiş olmayacaktır. Dolayısı ile bir kimseye borç olarak verilmiş olan paranın daha sonra borçluya zekat niyeti ile bağışlanması ile zekat verilmiş olmaz. Dört mezhep alimleri bu görüştedir. Temlik kavramına daha geniş bir anlam yükleyen bazı alimler, fakirin zimmetinde bulunan alacağın ona bağışlanmasını temlik olarak değerlendirmişler bunu caiz görmüşlerdir." denildi.
 
KUYUMCU SAHİP OLDUĞU ALTIN MİKTARINA GÖRE ZEKATINI VERİR
 
"Bir sarraf zekatını nasıl vermelidir? Altınların değerini hesap ederken hangi yolu izlemelidir?" sorusunu da cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, altın ticareti yapan bir tüccarın zekatını yıllık kazancı üzerinden değil sahip olduğu altın miktarı üzerinden zekat vermesi gerektiğine hükmetti. Cevapta şu ifadelere yer verildi: "Zekatı ödenecek altın miktarını belirlerken, geçen sene zekat verilen tarih esas alınır. Sözgelimi, geçen sene 1 Ramazan'da zekat verilmişse, bu sene 1 Ramazanda elde mevcut altın esas alınarak zekat verilir. Yıl içindeki artışlar ve eksilmeler dikkate alınmaz. Farklı ayarlarda altın varsa, her ayarın zekatı kendisinden veya değerinden verilir. Ancak nisap hesaplanırken ayar farklılığına bakılmaksızın eldeki altınların hepsi birlikte tartılır. Zinetlerin zekatı, sırf maden değerleri üzerinden değil, işçilik, kullanılan kıymetli taşların kazandırdığı ilave değerler dikkate alınarak maliyetleri üzerinden verilir."
 
VERGİ ZEKAT SAYILMAZ
 
Bir vatandaşın, ‘Vergi, zekat yerine geçer mi?’ sorusunu cevaplandıran Kurul, vergi ödemenin bir vatandaşlık görevi olduğunu hatırlattı. Zekatın dini bir yükümlülük olduğunun dile getirildiği kurul cevabında, zekat ile verginin; mükellefiyet, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler bakımından farklılık arz ettiği hatırlatıldı. Devlete ödenen vergilerin zekat yerine geçmeyeceğinin vurgulandığı cevapta, zekatın ayrıca verilmesi gerektiği dile getirildi.
 
ALACAĞIN ZEKATINI VERMEK GEREKİR Mİ?
 
Başkalarının üzerinde olan ve nisap miktarına ulaşan alacakların zekata tabi olup olmama bakımından üç kısım olduğuna dikkat çeken Kurul açıklamasında "Kuvvetli alacak; borç olarak verilen paralar ile ticaret mallarının bedeli olan alacaklardır. Bu alacaklar, borçlular tarafından ikrar edilirse veya borcu ispata yarayan kesin delil varsa, alacaklı tarafından her yıl zekatlarının ödenmesi gerekir. Önceki yıllara ait zekatı verilmemiş ise, alacak tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekatları ödenir. 2- Orta alacak; ticaret için olmayan bir malın bedelinden olan alacaktır. Ev kirası borcu gibi. 3- Zayıf alacak; bir malın bedeli karşılığı olmayan alacaktır. Kocanın karısına olan mehir borcu gibi. İkinci ve üçüncü kısım alacakların geçmiş yıllara ait zekatları gerekmez. Tahsil edilip üzerlerinden bir yıl geçince zekatları verilir. İnkar edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacaklar için, alacaklının her yıl zekat vermesi gerekmez. Şayet bu tür ümit kesilmiş bir alacak daha sonra ödenirse, tahsil edildikten sonra üzerinden yıl geçtikten sonra zekatı gerekir; geçmiş yıllar için zekat gerekmez" görüşüne yer verildi.
 
KİRA GELİRLERİ ZEKATA TABİ MİDİR, NASIL HESAPLANIR?
 
Zekatın, zengin sayılan Müslümanlara farz olduğuna işaret eden Din İşleri Yüksek Kurulu, kira gelirlerinin zekat olup olmayacağı yönündeki soruyu da cevaplandırdı. Kurul cevabında, "Borç ve zaruri, asli ihtiyaçları dışında 80,18 gram altını veya bu miktar değerinde malı yahut parası olan kimseler, dinen zengin sayılır. Kira gelirlerinin zekata tabi diğer mal ve gelirlerle birlikte, temel ihtiyaçlar ve borçlar çıktıktan sonra nisap miktarına (80,18 gram altın veya değeri) ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, yüzde 2,5 oranında zekatının verilmesi gerekir. Malın zekatı, kendi cinsinden verilebileceği gibi belli olan başka maddelerden de verilebilir. Buna göre, hayvanların zekatını vermek isteyen kimse, kendi cinsinden verebileceği gibi, değerleri üzerinden de verebilir. Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur." denildi.
 
FARKLI AYARDA ALTINI BULUNAN KİMSE ZEKATINI NASIL HESAPLAR?
 
Zekata tabi olma açısından altındaki ayar farkının önemli olmadığına hükmeden Yüksek Kurul, "Çünkü hangi ayarda olursa olsun, sonuç itibariyle altın hükmündedir. Buna göre farklı ayarda da olsa bütün altın çeşitleri tek başlarına veya diğer ayardaki altınlarla birlikte toplam ağırlıkları 80,18 grama ulaştığında, diğer şartları da taşıması halinde zekata tabidir. Bu durumda farklı ayarlardaki altınların zekatı, değerleri üzerinden hesaplanarak, yüzde 2,5 oranında verilir." açıklamasında bulundu.
 
EMLAKÇILAR ELLERİNDEKİ BİNALARIN ZEKATINI VERMELİ
 
Ticaret maksadıyla elde bulundurulan taşınmaz malların da zekâta tabi olduğunu açıklayan Kurul cevabında şu görüşe yer verildi: "Emlakçıların ticari amaçlı olarak alıp sattıkları taşınmaz mallar da bu kapsamda yer alır. Buna göre, büro ve mesken gibi kullanım amaçlı olmayıp alıp satmak amacı ile emlakçıların ellerinde bulundurdukları taşınmazların, borçları çıktıktan sonra değeri nisap miktarına ulaşmış ve üzerinden bir yıl geçmiş ise kırkta bir oranında zekâtının verilmesi gerekir. Ticaret veya yatırım yani daha sonra değerlenince satmak üzere alınmış olan taşınmazların kıymetleri üzerinden her yıl zekâtları verilir. Ev, dükkân, tarla veya bağ-bahçe yapma niyetiyle satın alınan arsalar ise zekâta tabi değildir."
 
Cihan

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum