Devlet, sadeleşmeyen cemaatleri tehdit olarak görecek

Devlet, sadeleşmeyen cemaatleri tehdit olarak görecek

AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, FETÖ dışındaki cemaatleri uyardı

Risale Haber-Haber Merkezi

AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara, kendi alanlarının dışında faaliyet gösteren cemaatlerin devlet tarafından tehdit olarak görüleceğini söyledi.

İstihbarat örgütlerinin FETÖ’yle ilişki kurmasının 80 öncesine dayandığını hatırlatan Boynukara, FETÖ yapılanmasına ivme kazandıran ikinci sürecin ise 28 Şubat darbesi olduğunu söyledi. Darbenin sahiplerinin ülke genelinde dini nitelikli tüm grupları baskıyla sindirirken, sadece FETÖ'ye izin verdiğine dikkat çeken Boynukara, Star'daki Açık Görüş sayfasında "Bu durum, küresel aklın darbeciler eliyle, FETÖ’ye ikinci kez alan açma ve palazlanma imkanı sunmuştur. Bunun bilinçli yapıldığı konusunda hiçbir kuşku yoktur. Çünkü bahsettiğimiz iki darbe de ABD desteklidir! Bu aynı zamanda FETÖ’nün gelişim seyri ve kimlerin desteğiyle bugüne geldiğinin aslında özetidir. Bunun yanı sıra, FETÖ yapılanmasına çeşitli alan açmaları; olan biteni okuyamama, analizden mahrumiyet, popülist davranma vb tutumların sağladığını ifade etmekte yarar var" dedi.

Bu gerçekliğe rağmen, yeni dönemde siyaset (iktidar) cemaatler ilişkisinin nasıl olacağına yönelik kaygıların gündeme gelmesinin temel nedeninin FETÖ’nün hala diğer ‘cemaat’lerden birisi olarak görülmesi eğilimi olduğuna dikkat çeken Boynukara, "Bunun doğru olmadığı açıktır. FETÖ, cemaat gibi örgütlenmiş ve cemaat süsü verilmiş küresel istihbarat örgütlerinin kullandığı bir organizasyondur. Bu özelliğiyle, Türkiye’de iktidarı ele geçirmek isteyen karanlık bir örgütlenmedir. Bu nedenle; FETÖ’yü diğer cemaatlerle aynı kefeye koymak doğru değildir" şeklinde yazdı.

Cemaatlerin şaffaflığına vurgu yapan Boynukara, kendi alanlarının dışında faaliyet gösteren cemaatlerin FETÖ’nün içine girdiği kirli ve karanlık türden ilişkilere girmesinin kaçınılmaz olduğunu, bunun da milletin rahatsızlık duyduğu, devletin ve iktidarların ise kabul etmeyeceği bir durum olduğunu belirtti.

Boynukara, yazısında şu görüşlere yer verdi:

MEVCUT YASALAR ÇERÇEVESİNDE FAALİYET YÜRÜTTÜKLERİ MÜDDETÇE

Aslında; FETÖ’nün sahibinin ve besleyenin kim olduğu ile örgütlenme biçimi, bu sorunun cevabını kısmen vermektedir. Yapılacak şey, konuyu daha da somutlaştırmaktır. Bu noktada ön plana çıkan husus, cemaatlerin istihbarat örgütleriyle şu veya bu biçimde bir ilişkilerinin olmasıdır. Yani konu, cemaat denilen yapıların ortaya çıkışıyla, kimlere muzahir ve bağlantılı oldukları konusuyla doğrudan ilişkilidir! Cemaatler veya benzer gruplar, mevcut yasalar çerçevesinde faaliyet yürüttükleri müddetçe sosyolojik bir gerçeklik olarak kabul görecek ve ülkenin geleceğinde tabii bir şekilde yer alabileceklerdir. Yasal zeminin dışına çıkıp, soğuk savaş anlayışının ve küresel odakların taşıyıcıları oldukları oranda ise hem millet tarafından dışlanacak, hem de devlet tarafından tehdit olarak görüleceklerdir.

Temel ilke şeffaflık...

Bu konuda en önemli husus şeffaflıktır. Çünkü şeffaflık, başta demokratiklik ve hukukilik olmak üzere, birçok sorunun temel çözümüdür. Mevcut yasal altyapının cemaatlerin şeffaf ve aleni faaliyet yürütmelerine imkan tanıdığını söylemek oldukça zordur. Koşullar, cemaat olarak değil de, STK olarak varlık sürdürmeyi mecbur kılmaktadır. Bu ikilemin sonlandırılması için hem cemaatlerin olabildiğince şeffaf olmaları, hem de bu yöndeki gerekli yasal altyapının oluşturulması önemlidir! Böylece cemaatlerin bir tehdit unsuru olarak görülmelerinin de ilanihaye önüne geçilmiş olunacaktır. 

UĞRAŞI ALANLARINI SADELEŞTİRMEYEN CEMAATLER!

Cemaatler söz konusu olduğunda ortaya çıkan sorunlardan birisi de, cemaatlerin uğraşı alanlarının çeşitliğidir. Öyle ki, var olan tüm toplumsal alanlarda faaliyet göstermeyen cemaat yok gibidir. Dini eğitim, cari eğitim, dini etkinlik, yardım organizasyonu, ticaret, siyaset, kamuda örgütlenme bunlardan başlıcalarıdır. Birbirinden oldukça farklı alanlarda faaliyet yürütülmesinin anlaşılır hiç bir gerekçesi yoktur. Uğraşı alanlarını sadeleştirmeyen cemaatlerin/yapıların, FETÖ’nün içine girdiği kirli ve karanlık türden ilişkilere girmesi kaçınılmazdır! Erdemli bir insan ve toplum oluşturma dışında farklı uğraşı alanlarına yönelmek ve buralarda gettolar oluşturarak dokunulmazlıklar elde etmeye çalışmak, milletin rahatsızlık duyduğu, devletin ve iktidarların ise kabul etmeyeceği bir durumdur. Din, ticaret ve siyasetin mutlak bir uyum içerisinde olduğunu söyleyebilmek zordur! Özellikle devlet yönetimine talip olanların yapacağı şey, siyasal örgütlenme, yani parti kurmaktır. Yanlış olan, bir cemaat örgütlenmesiyle iktidarı ele geçirmeye çalışmaktır. Bunun en somut örneği FETÖ’dır. FETÖ’nün akıbeti de ortadadır!

Kamu içerisinde ayrı hiyerarşi...

15 Temmuz’un bize gösterdiği en önemli noktalardan biri de kamu kurumları içerisinde farklı yapılanmalara gitme meselesidir. Şu bir gerçektir ki; dini bir etiket taşısın veya taşımasın, kamusal alanda mevcut hukuk ve yasal zemin ile çelişen her türlü gruplaşma, hukuk dışı her türlü dayanışma buralarda otonom iktidar alanları oluşturmaya adaydır, zararlıdır ve suçtur. Ülkenin geleceğinde var olmak isteyenlerin, bu tür yapılanma ve örgütlenmelerden kaçınmaları şarttır. Bununla birlikte; kötü örnekler üzerinden genelleme yaparak, yasal zemini koruyan dini grupları potansiyel bir tehlike olarak göstermek ise kabul edilemez, önemli bir yanlıştır!

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum