Dairesel yol

Evet, efendim, kendimizi tüketiyoruz. Her şey gibi, en çok yaptığımız ve en çoğumuzun yaptığı gibi tükeniyoruz. Geçici bir dünya karşısında tüketmek ve tükenmekten başka çaremiz yok der gibisin sevgili Ben. Benliğimizin nerede tükendiği, neleri tükettiği daha önemli değil mi benim her şeyi bildiğini sanan canım arkadaşım benim.

Bu kadar gerçeklikler arasında herkesin ıslığını çalıp yürüdüğü yollarda sen hangi hakiki yoldan bahsediyorsun, nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun ve duygularına-düşüncelerine güvenebiliyorsun Sen?

Doğru, gerçek bu. Herkes kendi gerçekliği içinde ilerliyor sağa sola. Yolda olmak amaca ulaşılacağını gösterir mi biricik Benim? Görmüyor musun anayolda ileride gidenler var geriden gelenler var? Yol kenarında yürümeyip oturanlar, kendince ya da beraberce vakit geçirenler var. Bazıları bak yeni yol açmaya çalışıyorlar bazıları da her tarafa çıkan patikalara sapıyorlar. Doğru, herkesin aynı gerçeklikte olmadığını gösterir bu.

Bak ne güzel söyledin Sen, baksana herkes istediğini yapıyor, mutlu görünüyorlar neden birbirimizle uğraşalım kendi hayatımızı yaşamak varken?

Evet, sevgili Benim herkes kendi hayatını kendi iradesiyle yaşasın, bu insanlık gereği ama fark etmeliyiz ki yolda olmakla yolda olmamak arasında şu gördüğün bazılarının çıkmaya çalıştığı dağlar kadar fark var.

Ne olmuş yani, insanlar yol kenarında biraz dinlenmişse, eğlenmişse ve yeni yerler keşfetmeye çalışmışsa? Ne kadar da sıkıcısın Sen hem insanlara ne karışıyorsun, hayatlarına ve tercihlerine saygı duymalısın.

Benim benim keşke kaldığımız yerde kalsaydık da yolculuk ve yol olmasıydı ama unutma o zaman biz de olamazdık çünkü kendimizi yol ve yolculukla bildik. Zaten sen de gördün yolculuğa başladığımız yerlerin başlarında bazıları yürümeyi, koşmayı bıraktılar. Hava kararınca ne yapacaklar, yolunu bitirememiş insanları bu vahşi ortamda neler beklediğini benden daha iyi bilirsin Benim. Hem kim demiş eğlenmediğimizi, gezmediğimizi ve dinlenmediğimizi? Verdiğimizi molaları, arkadaşlarla geçirdiğimiz hoş vakitleri de ne çabuk unutuyorsun? Yolumuzun güzergâhı da o kadar güzel ki bazen tepeleri, dağları aşıyor bazen ormanlardan, ovalardan geçiyor ve ırmak, deniz kenarından geçiyor.

Tamam da neden girdik bu yola, kim soktu bizi bu yola? Görmediğin bir yere, bir hedefe ve olup olmadığını kesin bilmediğin bir neticeye nasıl bu kadar inanabilirsin ve onun peşinde koşabilirsin? Oysaki yol dışındaki insanlar ne kadar da keyifli görünüyorlar. Sen ise hep bir hayrette ve bir telaştasın.

Madem kendimizi yolun başında bulduk bu kadar yollar arasında başka bir anayol da yok o zaman hava kararmadan varmam gereken yere varmalıyım. Her yolculuğun varış yeri vardır. Beni keyifsiz mi sanıyorsun insafsız Benim? Hayretim etrafımdaki güzelliğin büyüklüğü ve mükemmelliğinden, telaşım da varılacak yerin ebedi evim olacağına ve orada dostlarla yaşamanın daha da güzel olacağına inancımdan. Var mısın bu döngüsel güzelliği beraber yaşamaya, benimle misin?

Seninleyim, zaten senin beninim. İkna ettin Sen Ben'i.

(AD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.