Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ah ah, İslam dünyasının uyanması lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ah ah, İslam dünyasının uyanması lazım

Erdoğan: Müslümanların içine düştüğü, düşürüldüğü bu zillete isyan etmeyenin, bırakın imanını, insanlığından şüphe ederim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam dünyası için "kendimize gelmemiz lazım, bizim uyanmamız lazım” dedi.

Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ev sahipliğinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyesi Ülkelerin Kalkınmasında Kadınların Rolü 6. Bakanlar Konferansı’na katıldı. 

İİT üyesi ülkelerin kadından sorumlu bakanlarının da katıldığı konferansta ‘15 Temmuz Kadınları’ adlı belgeselin de gösterimi yapıldı. İslam ülkelerinin kalkınmasında kadınların rolünün ve imkânının tüm yönleriyle ele alındığı konferansta Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Geçtiğimiz Nisan ayında İstanbul'da toplanan 13. İslam Zirvesi’yle birlikte, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanlığını devraldıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan dönem başkanlığını, İslam âleminin ve İİT üyesi ülkelerin ciddi sınamalardan geçtiği bir dönemde, en verimli şekilde değerlendirmenin çabası içinde olduklarını söyledi.

“İNANANLAR KARDEŞTİR DİYORUZ, AMA NE YAZIK Kİ KARDEŞLİĞİMİZİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMİYORUZ”

İİT gündeminde yer alan temel meselelerin çözümü için mutlaka yakın iş birliği içinde olunması ve ortak hareket edilmesi gerektiğini belerten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira İslam âleminin içinde bulunduğu en büyük sıkıntı, Rabbimizin emri istikametinde değil de ne yazık ki –tersi demek istemiyorum, o da bize yakışmaz- ona uzak bir tavır içerisinde yaşamamızdan kaynaklanıyor. ‘İnananlar kardeştir’ diyoruz; ama ne yazık ki kardeşliğimizin gereğini yerine getirmiyoruz. ‘Hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine sarılın’ hükm-ü ilahisi mevcut; ama toptan sımsıkı Allah’ın ipine değil, başka yerlere sarılanlar var. Bu şekilde dağınıklık içinde olan bir İslam dünyası var” değerlendirmelerinde bulundu.

Filistin meselesi başta olmak üzere, uzun zamandır İslam dünyasının gündeminde olan sorunlar henüz çözülememişken, önüne sürekli yeni ve daha büyük sınamalar çıktığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizde ve dünyanın her köşesinde dökülen kanlara, yitirilen canlara, uygulanan zulümlere, yaşanan mağduriyetlere baktığımızda sıkıntıyı hep Müslümanların çektiğini görüyoruz. Daha acısı, dökülen Müslüman kanlarının büyük bölümünün faillerinin de yine Müslümanlar olmasıdır. Müslümanların yaşadıkları coğrafyaların imkânları ve zenginlikleri başkaları tarafından kullanılıyor, ama yitirilen canlar hep bizden oluyor. Bu çarpıklığın daha fazla devam etmesine izin veremeyiz” diye konuştu.

“COĞRAFYAMIZDA BİR ASIRDIR OYNANAN BU KİRLİ OYUNA DAHA NE KADAR TAHAMMÜL EDECEĞİZ?”

“Bugün Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ve daha pek çok yerde ortaya çıkan meselelere, Müslümanlar kendileri niçin çözüm bulamıyor? Etnik ve mezhebi ayrışmalara dayalı çatışmalar daha ne kadar sürecek? Müslümanların erkekleri katledilir; kadınları, çocukları, yaşlıları her türlü zillete maruz bırakılırken, İslam dünyası tek bir anını dahi nasıl huzurlu geçirebilir? Dışarıdan aranan kurtarıcıların zaten sorunların sebepleri olduğunu görmek için daha ne kadar acı çekmemiz gerekiyor? Coğrafyamızda bir asırdır oynanan bu kirli oyuna daha ne kadar tahammül edeceğiz?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sorulara samimi cevaplar aramayan bir Müslüman, kalbiyle ve zihniyle esarete teslim olmuş demektir. İslam ise, kalbi ve zihni özgür olanların dinidir, bunu böyle bilmemiz lazım. Çünkü iradesini başka bir güce ram eden Rabbine sırtını dönmüş demektir. Hiçbir Müslüman böyle bir duruma düşmez, düşemez” şeklinde konuştu.

“MÜSLÜMANLARIN MESELELERİNİ ÇÖZMEK İÇİN SAMİMİ BİR ÇALIŞMA ORTAYA KOYMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Açık konuşacağım: Ben, diğer tüm sıfatlarımdan ari şekilde, Türkiyeli bir Müslüman olarak, Suriye’de yaşananlardan hicap duyuyorum. Irak’ta yaşananlardan hicap duyuyorum. Afganistan’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Somali’de, Yemen’de, Libya’da yaşananlardan hicap duyuyorum. Akdeniz’de, Ege’de derme-çatma deniz araçlarıyla, sınır kapılarında itilip kakılma pahasına Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan Müslümanları gördükçe utanıyorum, hicap duyuyorum. Ama bir taraftan da hırsım artıyor, kinim artıyor. Dergilerinin kapağına Aylan bebeğin resmini basmak suretiyle ondan bir şeyler kotarmaya çalışanları gördükçe kinim artıyor, hırsım artıyor. Çünkü dürüst değiller, samimi değiller. Aylan bebeği acaba oralara atan, iten sebepler ne, nasıl oldu bunlar, oraya nasıl geldi? Ümran bebeğin resmini kalkıp da ekranlara getirmek, dergilerin kapağına basmak iş değil. Onları o hale getirenler kim? Önce bunun hesabını verelim, bunu soralım. Botların içinde 70 kişi, 100 kişi; botu şişlemek suretiyle batıran o batı zihniyetini biz acaba ne zaman zihinlerimizde batıracağız, bunu soralım. Müslümanların içine düştüğü, düşürüldüğü bu zillete isyan etmeyenin, bırakın imanını, insanlığından şüphe ederim. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, eğer dünyadaki Müslümanların tüm bu meselelerinin çözümü için samimi ve kararlı bir çalışma ortaya koyamazsak, bu ismi, bu temsili hak etmemiş oluruz.”

Türkiye’nin İİT dönem başkanlığında yeni genel sekreter ile birlikte bu konularda, Müslümanların yüzünü güldürecek, yüreğindeki umudu canlandıracak adımlar atmanın çabası içinde olmayı sürdüreceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ve Irak’tan gelen yaklaşık 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran, bölgede yanan ateşi söndürmek için her riski göze alan bir ülke olarak, daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazır olduklarını söyledi ve “2 milyon 700 bin Suriyeli kardeşimizi biz topraklarımızda barındırıyoruz, 300 bin Iraklıyı topraklarımızda barındırıyoruz. Şu anda Irak’taki Musul, Kerkük, Telafer ve bunun yanında Sincar, buralardaki gelişmelerde neler olabilir meçhul, fakat biz hazırlılarımızı yine yapıyoruz. Ama birileri de bize akıl veriyor, diyorlar ki, Irak’la bu kadar ilgilenmeyin, Suriye’yle ilgilenmeyin. Ne yapacağız? Siz tribünden seyredin. Yahu Suriye’ye 950 kilometre sınırı olan biziz, 350 kilometre Irak’a sınırı olan biziz, bombalar atıldığı zaman bize de düşüyor, bizi vuruyor, biz nasıl buna duyarsız kalırız” ifadelerine yer verdi.

“KATİL ESED’İ SAVUNMAK SAMİMİ BİR MÜSLÜMANIN TAVRI OLABİLİR Mİ?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yürüttüğü mücadelede İİT üyesi ülkelerin desteğini görmek istediklerini dile getirdi ve şu açıklamaları yaptı: “İslam İşbirliği Teşkilatının birinci derecede bu noktada dik durması lazım. Arap Birliği var, Arap Birliği’nin dik durması lazım. Niye dik durmuyorlar? Yani katil Esed’i savunmak samimi bir Müslümanın tavrı olabilir mi? 600 bini aşkın Müslümanı Suriye’de öldüren bir insanı, -soruyorum hanım kardeşlerim sizlere, sizin duygularınız bu noktada çok daha hassastır- savunmak bir Müslümanın haddine midir? 600 bini aşkın Müslümanı öldürüyor, kalkıp da hâlâ Esed’i savunmak bir Müslümanın şanından değildir. Şayet İslam ülkeleri olarak birlik olursak, bölgemizdeki sorunları başka hiçbir güce, hiçbir odağa ihtiyaç duymadan biz kendimiz çözeriz. Bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağımızı sizlerin huzurunda ben bir kez daha ifade ediyorum.”

‘Batı bu insanları almıyor, yoksa dedim biz kapıları açsak da Türkiye’deki bu mülteciler Batıya mı gitse?’ açıklamasının ardından Batılı ülkelerin tutuştuğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları aktardı: “Bunlar hemen tutuştular, ‘ne yapmak istiyorsunuz’ dediler. ‘Size gelmek istiyorlar, biz de kapılarını açacağız, size gelecekler’ dedim. Yani millî geliriniz bizimle mukayese edilmeyecek derecede fazla, bu kadar fazla olmasına rağmen niçin rahatsız oluyorsunuz? Hani İnsan Hakları Beyannamesi yok mu? İnsan Hakları Beyannamesi var, İnsan Hakları Beyannamesi’nin içerisindeki gerekler neyse onu yapmanızı istiyorum. Bunların hepsi Türkiye’yle Lübnan’ın başına mı düşecek? Siz de buradan nasibinizi almayacak mısınız? Nasıl tutuşuyorlar. Bunlar için İnsan Hakları Beyannamesi diye bir şey yok, bunlar farklı istikamette gidiyorlar. Ah ah, biz kendimize gelmemiz lazım, bizim uyanmamız lazım.”

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum