Cuma namazı, organ bağışı ve cemaat hizmeti

Yahya Kemal Alkan Bey'in sorusu Cuma namazının farz olmasıyla ilgili.

Uzunca mail'inde kısaca, "Hüküm sahibi Allah olduğuna göre hangi Kur'ân ayeti cuma namazına delil olarak gösterilebilir?"

Cum'a Suresi'nin 9. âyetinin meali bu hükmü bildiriyor. Âyette "Cuma rnamazı" şöyle geçiyor:

"İzâ nûdiye li's-salâti min yevmi'l-cumuati (Cuma günü (ezanla) namaz için çağrıldığında..."

Âyetin bütün meali ise şu şekilde:

"Ey iman edenler! Cuma günü (ezanla) namaz için çağrıldığında derhal alış verişi bırakıp Allah'ın zikrine koşun. Bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."

Bu ayet Medine'de nazil oldu. Peygamberimiz de ilk Cuma namazını Medine'ye varışının ilk Cuma gününde kıldırdı. Bu konuda değişik görüşler varsa da, Peygamberimizin ilk Cuma namazını bu şekilde kıldırdığı biliniyor.

Sadece Cuma namazı değil, oruç, zekâ ve hac gibi ibadetler âyetlerle emredildikten sonra, uygulanması Peygamberimiz tarafından bizzat yapılmış ve devam etmiştir. Cuma namazı da bu şekilde başlamış günümüze kadar aynı çizgide sürmüştür.

Cuma günü Araplar tarafından biliniyordu, fakat çok az kullanılıyordu. Ama asıl itibariyle bu âyetin inmesinden sonra yaygınlaştı.

Diğer yandan tatil kavramı Saadet Asrı'ndan sonra ortaya çıkmış bir uygulamadır. Yoksa İslamda tatil günü diye bir hükümden söz edilmez.

***

Organ bağışı:

Ben ehliyetimi yeni aldım. Ehliyetin üzerinde "Beyin ölümüm gerçekleştiğinde aşağıdaki organlarımı bağışlıyorum" şıkkı mevcut. Acaba ben bunlardan birini işaretlesem, öldükten sonra organımı bağışlamam din açısından caiz midir? Ne tavsiye edersiniz? Yarın Hakk'ın divanında bana "Neden verdiğim tüm organlarınla karşıma gelmedin" diye bir soruyla karşılaşır mıyım? (Mustafa Turgut)

Organ bağışı, bağışlayan açısından bir fedakârlıktır, ancak organa muhtaç olan hasta için hayatî bir zarurettir. Çünkü siz ölümünüzden sonra toprakta çürüyecek olan böbrek, karaciğer ve doku gibi organınızla ölümle hayat arasında pençeleşen hastaların dertlerine derman oluyorsunuz.

 Kur'ân bu meseleye şu esası getiriyor: "Kim birisinin hayatının kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur..." (Maide, 5:32)

Yalnız organlarını bağışlayan kişinin ölümü halinde organları alınmadan önce, birincisi tam beyin ölümü gerçekleşmiş olmalı, ikincisi de herhangi bir ücret söz konusu olmamalıdır.

***

Harun Doğan Bey'in sorusu cemaatler üzerine.

Dinî hizmet yapan cemaatleri bakışımız olumlu ve insaf ölçüleri içinde olmalı. Hataları, eksikleri ve yapamadıkları üzerinde tartışmaya girilmemelidir.

Çünkü her cemaatin kendisi için çizdiği ve takip ettiği bir hizmet alanı vardır. O alanda başarılı olurlar, devam ederler.

Her cemaatin bir büyüğü bir mürşidi ve bir hocası vardır. Her cemaat kendi cemaat liderine bağlılığını gösterir, ondan istifade ettiği için metheder. Onların methi size aşırı gelebilir, ama bunu normal görmeli, karşı çıkıp yadırgamamalı, eleştirmemize meydan vermemeli.

Çünkü iş yapan, hizmet gören insanların hataları, eksikleri ve yanlışları olabilir. Bunlar insani hallerdir. Mümkünse, ulaşabiliyorsak tenkitlerimi muhataplarına söyleriz. Yoksa gıybete gireriz ki, bu da bize zarar verir.

Ayrıca dünya çapında ve ülke şartları içinde büyük hizmetleri fertler değil, cemaatler yapar. Fert ne kadar bilgili, hatta dahi de olsa, İslama gelen hücumlara karşı koyması, yapılan tahribatı önlemesi mümkün değil. Bunu içindir ki, Peygamberimiz "Allah'ın yardımı cemaat üzerinedir" buyuruyor, cemaat halinde hareket edilmesini tavsiye ediyor.

Diğer yandan fert vefat edince hizmeti bitiyor, fakat cemaatin hizmeti bitmiyor, çok zaman artarak devam ediyor.

Bugün

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.