Çocuklarımıza Osmanlı'dan kalan miras: Zıbın

Çocuklarımıza Osmanlı'dan kalan miras: Zıbın

Osmanlı Saray Kumaşları Uzmanı aynı zamanda Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Moda Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hülya Tezcan, "Osmanlı döneminde çocukların bugün de kullandığımız pamuklu zıbınları vardı" dedi.

Nişantaşı Üniversitesi, CNR Expo Center'da düzenlenen 32’inci Uluslararası İstanbul Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı CBME Türkiye'ye 20 eserden oluşan "Osmanlı Saray Çocuk Giysileri" sergisi ile katıldı. 0-16 yaş arası ihtiyaç duyulan tüm ürünlerin aynı çatı altında buluştuğu fuarda Nişantaşı Üniversitesi katılımcıları, Osmanlı Dönemi'ne götürdü.

Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülseren Yücel, "Fakülte olarak biz bu fuara 'Osmanlı Saray Çocukları Giyisileri' konsepti ile katıldık. Bu sergiyi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü hocalarımız ve öğrencilerimiz birlikte hazırladılar. Fakültemizde geleceğin yeni tasarımcılarını yetiştiriyoruz. Onlar ürünlerini sergiledikleri zaman çok mutlu oluyoruz. Düşünüyorlar, tasarlıyorlar, üretiyorlar ve şimdi de burada paylaşıyorlar. Her zaman öğrencilerimizin destekçileriyiz. Bizler eğitimciler olarak tasarım dünyasının önemli bir parçasıyız; çünkü geleceğin tasarımcılarını biz yetiştiriyoruz" diye konuştu.

OSMANLI DÖNEMİNDE ÇOCUKLAR NASIL GİYİNİYORDU?

Prof. Dr. Hülya Tezcan, Osmanlı döneminde çocukların nasıl giyindiğini anlattı. Osmanlı döneminde çocukların anneleri ve babaları gibi giyindiğini belirten Tezcan, "Çocukların altında şalvar, üstünde gömlek, onun üstünde de bir üst kaftanı bulunuyordu. Giyisileri, anne ve babalarının giydiği giysilerin küçük ölçeklisiydi ve terzilikleri çok basitti. Örneğin kol oyuntusu diye bir şey yoktu. Bir tane arkada, iki tane de önde olmak üzere üç parçadan oluşuyordu. Bu parçalar kollardan oyultusuz olarak bedene dikiliyordu. Ayrıca bu giysilerin takma kollukları da vardı. Mesela daha resmi olmak istendiği zaman ve yahut kışın bu takma kolluklar omuzdan tutturularak yerlerine yerleştiriliyordu. Bir de cep gibi kullanılabilen kemerleri vardı. Çocukların süs hançerleri, anahtar torbaları bu kemerlere takılıyordu" dedi.

 "Daha küçük çocuklarda 'çakşır' dediğimiz bir giyim tarzı vardı" diyen Tezcan "Onun da ayaklarına deriden pabuçlar ekleniyordu. Malum çocuklar küçükken ayaklarında ayakkabı vs. tutmak istemezler ama bunu çıkartamıyorlardı. Dışarı çıkarkende üstüne terlik gibi pabuç dediğimiz bir şey giyiyorlardı. Bugün 'mest' diyebileceğimiz bir kıyafeti o dönem evlerinin içine taşımışlar" şeklinde konuştu.

ÇOCUKLARIN ALTINI DEĞİŞTİRMEK İÇİN BU YÖNTEMİ KULLANMIŞLAR

O dönem çocukların baş giyimlerine çok önem verdiklerini de söyleyen Tezcan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kız ve erkek çocukları bir saygı işareti olarak başları hiç açık gezmezlerdi. Uyurken bile 'iyi uykular' anlamında üzerinde motifler taşıyan başlıklar giyerlerdi. Kışın, bugün de kullandığımız pamuklu zıbınları vardı. Bugünkü mermerşahilerin içine bir kat pamuk döşedikten sonra kapitone edip onu giyiyorlardı. İşte bu gelenek bugüne kadar devam etmiş, hala onu kullanıyoruz. Bu konuda çok ilginç bir tespitim var: Mesela 1-2 yaş arası çocukların altını değiştirmek için içliklerinin ağlarını açık yapmışlar. Böylece çocukların temizliği şalvarı çıkartılmadan yapılabilmiş."

Osmanlı döneminde çocukların giydiği bu kıyafetleri modernize ederek sergiye uyarladıklarını kaydeden Tezcan, "Özellikle çantalar bugün çocuklarımızın hala kullanabileceği; içine kalemlerini, silgilerini koyabilecekleri şekilde tasarlandı. Bir diğer önemli çalışmalarımızdan bir tanesi de tılsımlı gömlekler. O dönemde halk arasında tılsımlı gömleklerin insanları nazardan ve hastalıklardan koruduğuna inanılıyordu. Biz bunlardan bir tanesini baskı tekniğini uygulayarak bir kaftanın içine koyduk ve burada sergiliyoruz" diye konuştu.

"BÜYÜK BİR İMPARATORLUK ÜZERİNE KURULAN BİR ÜLKEMİZ VAR"

Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Koçak ise, "Büyük bir imparatorluk üzerine kurulan bir ülkemiz var. Dolayısıyla bizi gerçekten onurlandıracak bir geçmişimiz var. Bu nedenle bizde şehzade giysilerini özellikle yapmak istedik" dedi.
Öğrencilere staj, yarı zamanlı iş imkanları olabilmesi açısından bu tarz projeleri önemsediklerini belirten Koçak, fuara hazırlanma sürecinde kendilerine destek olan herkese teşekkür etti.

CBME Türkiye iş birliğinde düzenlenen “Modada Sanat ve Estetik Olgusu” panelinde ise Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülseren Yücel, Nişantaşı Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım Fakültesi öğretim görevlileri Yrd. Doç. Dr. S. Nursen Geyik Değerli, Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Koçak, Yelda Karataş ve Ozanhan Kayaoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

İHA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.