Arslan, "Söz konusu davranış bozukluğu, çocuğun veya ergenin yaşına göre normal sayılamayacak derecede itaatsiz olma durumu, tartışmacı tavrı ve aileye karşı koyması gibi davranışlarla kendini gösterir." bilgisini verdi.

Birçok çocuk ve ergenin gelişim sürecinde bu tip karşı koyma davranışları sergilediğini aktaran Arslan, "Belirli bir ölçüye kadar normal sayılabilir. Fakat KGB tanısı konulan çocuk ve ergenlerde bu tip davranışlar daha uzun sürer ve normalden daha ciddi boyutlara ulaşıp çocuk ya da ergenin yaşantısını ve çevresiyle ilişkisini etkileyici boyutlara ulaşır." dedi. Çocukların ilgi görmek için yaptıkları hareketlerin görmezden gelinmesinin bu durumun oluşmasında etkisi olduğunu söyleyen Psikolog, "Karşıt gelme bozukluğu dediğimiz durumda çok ciddi biçimde otoriteyle yada ebeveynle inatlaşma söz konusudur. Verilen komutlara sürekli hayır deme, kendi fikrini belirtme adına sürekli karşı gelme durumudur. Çocuklar aslında ilk başta herşeyi ilgi görmek adına yaparlar. İlgi görmek için yaptıkları bazı davranışlar görmezden gelinirse bu defa ikinci aşamaya geçerler ve güç gösterisinde bulunurlar. O da görmezden gelindiği taktirde intikam alma duygusuyla yaklaşmaya başlarlar. Bu artık karşıt gelme bozukluğunun kaçınılmaz olduğunu gösterir." diye konuştu.

İnatlaşma ve karşıt gelme denilen durumun aslında bir varlığı ispat etme, birey olduğunu gösterme çabasının sonucu olduğunu belirten Arslan, "Ne isterseniz karşılığında ‘hayır, yapmıcam, gitmicem, yemicem vs’ gibi cevaplar almanız çocuğunuzun size ben burdayım bak ben de varım deme biçimi haline gelmiştir. Burda çocuğun yapmaya çalıştığı karşı gelmek değil senden farklı düşünüyorum benim de fikrim var demek için seçtiği yoldur. Karşıt gelme bozukluğu daha çok birey olma ihtiyacı tam olarak karşılanmamış kişilerde görülmektedir. Ait olma, birey olma, kendi değerlerini ifade etme ihtiyacından doğmaktadır." dedi.

Yalnızca kendini baskı altında hisseden çocuklar da değil sınır koyma noktasında dengeyi tutturamayan ailelerin çocuklarında da bu sorunun yaşadığının altını çizen Psikolog, "Çok baskı gören çocuklar otorite varlığında problem edilen durumların sonucu olarak, o gücün dışında kaldıkları tüm ortamlarda bir karşıt tepki geliştirme düşüncesiyle hareket edip sosyal yaşantılarında oldukça zorlanmaktadırlar. Yani çocukların ‘beni gör, beni sev, benimle ilgilen’ düşünceleriyle yaptıkları davranışların ‘bırak ilgilenme şımardı yine, bak öyle yaparsan annen olmam’ gibi karşılıklar bulup ihtiyacı karşılayarak ortadan kaldırmak yerine ihtiyacı yoksayan ebeveynler, çocukların istediklerinin aksini yaparak yada söyleyerek kendini ispat etmek zorunda kalmalarına zemin hazırlıyorlar." uyarısında bulundu.

Cihan