Alt kısmı yığma taşlarla, üstü ahşaptan inşa edilen cami, restorasyonun ardından yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıldı.

 

Hemşin Camisi'yle aynı adı taşıyan köyün muhtarı Ayhan Kibar, AA muhabirine, caminin Sultan Mehmet Reşat'ın fermanıyla yapıldığını, burada yetiştirilen hafızların İstanbul'a gönderildiğini söyledi.

 

Kibar, camiyi restore ederek çevre düzenlemesini yaptıklarını belirterek, "Şu anda kullanıyoruz. Ramazanda devamlı kullanılıyor. Burada ikindi namazları kılınıyor ve akabinde Kuran-ı Kerim okunuyor. Caminin içine girdiğiniz andan itibaren çok büyük manevi duygular yaşıyorsunuz. Camimiz çandı tipi, çivisiz yani. Restorasyonu, özüne yakın, birebir yaptık. Arkeologların araştırmasına göre, caminin taş yapısı 500 seneye dayanıyor. Üstü de buraya ilk yerleşimin olduğu zamanlarda yapılmış. O da 200 yıllık bir tarih. Üst kısmı, Gürcistan'da Gürcü mimari ustaların inşa ettiği rivayet ediliyor" şeklinde konuştu.

Caminin minaresinin 150-200 kişinin yardımıyla dağdan getirilen tek parça ağaçtan yapıldığına dikkati çeken Kibar, 150 yıllık minarenin halen hizmet verdiğini dile getirdi.

 

Orhan Gazi Camisi

 

Yaklaşık 7 asır önce çandı yöntemiyle inşa edilen Orhangazi Camisi de ilçedeki tarihi ibadet mekanları arasında yer alıyor. Çayağzı köyündeki Osmanlı Mezarlığı'nda 1323 yılında inşa edilen cami, 5 yıl önceki restorasyonun ardından yeniden ibadete açıldı.

Yaklaşık 12 metre yüksekliğinde 8 metre enindeki cami, ziyaretçilerin uğrak mekanları arasında bulunuyor.

 

 

Ahşap mimaride tomrukların veya kerestelerin içine derin çentikler açılarak, çandı tekniğiyle oluşturulan dörtgen kasnak, bir çeşit temel oluşturuyor. Temeli olmadan inşa edilen yapılar, iri taşların üzerine kasnakların yerleştirilmesiyle sağlamlaştırılıyor. Hiç çivi kullanılmaması, bu yapıların en büyük özelliği olarak biliniyor.

Kerestelerin daha dayanıklı ve uzun ömürlü olması amacıyla çivi tercih edilmiyor.