Cehennemdeki Zakkum ağacını da ancak insanlar için bir imtihan yaptık

Cehennemdeki Zakkum ağacını da ancak insanlar için bir imtihan yaptık

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), İsrâ Sûresi 59-60. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

59-(Müşriklerin istedikleri) o mu‘cizeleri göndermekten bizi alıkoyan (tek) şey, evvelkilerin onları yalanlamasıdır. Nitekim Semûd (kavmin)e (peygamberlerinin hakkaniyetini) gösteren (bir mu‘cize) olarak o dişi deveyi vermiştik de ona (o mu‘cizeyi yalanlamaları sebebiyle, kendilerine) zulmettiler. Hâlbuki (böyle) mu‘cizeleri, ancak korkutmak için göndeririz.(*)

60-(Habîbim, yâ Muhammed!) Hani sana da: “Şübhesiz ki Rabbin, insanları (ilim ve kudretiyle) kuşatmıştır (kimseden korkmadan teblîğe devâm et)!” demiştik. Sana (Mi‘râc Gecesi) gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur’ân’da lâ‘netlenen (Cehennemdeki Zakkum) ağacı(nı) da ancak insanlar için bir imtihan yaptık.(**) Çünkü (biz) onları korkutuyoruz, fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artırmıyor.

(*)Mekkeliler, Resûl-i Ekrem (asm)’dan kendileri için Safâ tepesinin altın olmasını ve Mekke’nin etrâfındaki dağların bereketli bir arâzi hâline gelmesini ve çiftçilik yapmalarına elverişli olmasını istediler. Cenâb-ı Hakk da peygamberine bildirdi ki: “Şâyet onların bu isteklerini yerine getirseydik ve onlar da bu mu‘cizeleri yalanlasalardı, artık bütün müşriklerin köklerini tamâmıyla kesecek bir azab üzerlerine inerdi.” (Râzî, c. 10/20, 236)
Ayrıca insanları kabûle mecbur bırakacak nev‘den mu‘cizeler gösterilmeyişinin hikmeti hakkında bakınız; (sahîfe 127, hâşiye 2)

(**)Âyet-i kerîmede geçen ve “temâşâ” diye ma‘nâ verilen “rüyâ” kelimesi, Arabca’da rü’yet (görüş) anlamında olup, Mi‘râc Gecesinde Resûlullah (asm)’a gösterilen ve baş gözüyle gördüğü bir müşâhede olduğu, İbn-i Abbâs (ra)’dan rivâyet edilmiştir. Lâ‘netlenen ağaç ise, Cehennemde alevlerin içinde biteceği bildirilen ve oraya has olan Zakkūm ağacıdır. Gerek Mi‘râc mu‘cizesi, gerekse Zakkūm ağacı onları yalanlayan müşriklerle, onlar hakkında şübheye düşen bazı Müslümanlar için imtihan vesîlesi olmuştur. (İbn-i Kesîr, c.2, 386)