Fatma BARBAROSOĞLU

Fatma BARBAROSOĞLU

Çadır Ramazanları...

İftar çadırları, ilk defa Refahlı belediyeler tarafından uygulanmaya başlandı. Uygulamanın başladığı tarihlerde, İsmet Özel, o zaman için oldukça sert bulduğumuz bir yazı kaleme aldı. Özetle, İsmet Özel 'çadır iftarlarını' çok yakışıksız buluyordu. O tarihte bendenizin de içinde bulunduğu grup, erken gelen iftar saati için ev ile iş arasındaki mekânlara kurulmuş iftar çadırlarını modern hayat için işlevsel bulmuştuk.

İftar çadırları, mesaisini tamamlayıp işinden çıkmış ama henüz evine vasıl olamamışlar için ara durak olduğu gibi, öğrenciler ve fakirler için iyi bir imkân hükmündeydi. Hastalar için evlere gönderilen paket servisler fakirler ile zenginleri iftar sofrasında eşitleyen bir umut olarak bize o vakitler iyi gelmişti. Onun için bir iken iki, iki iken yirmi iki olan iftar çadırlarına İsmet Özel'in bu kadar öfke duymasını anlamlandırmakta güçlük çekiyorduk. (Şair sezgisiyle patlamış olan erken öfkesinde ne kadar haklı olduğunu yıllar sonra görecektik nihayet.)

İftar çadırının önüne kocaman bir afiş olarak hazırlanmış olan bu iftarın sponsoru filan feşmekân kişi ve firmalardır ibarelerinden rahatsızlık duysak da; dile getirilen eleştiriler ile iftar çadırlarının aksayan yönlerinin zaman içinde giderileceğini düşünüyorduk. Çünkü Müslümanlar henüz istişare geleneğini yitirmediği için doğru yerden yapılacak eleştirilerin en hakiki müttefik olarak 'BİZ' i hedefe vasıl kılacağına inanıyorduk.

Sonra ne oldu?

Olanlar oldu!

Zenginler ile fakirleri aynı sofrada buluşturan çadır iftarları yavaş yavaş anlamını kaybetti. Bendenizin başından itibaren anlamsız bulduğu 'çadır konferansları', 'çadır panelleri' yerini çadır konserlerine bırakarak günümüze ulaştı.

Ramazan ve pop müzik konserleri ruh olara birbirine hiç de akraba olmayan iki farklı eylem iken; muhafazakar belediyecilik 'görgüsü', ikisini kes-yapıştır bir anlayış içinde bütünleyiverdi. Böylece idrak edilen gece ne Ramazan'ın ruhuna ne de müziğin ruhuna uygun olmasa da 'kitleler'i çadıra sığdırabildikleri oranda başarılı olduklarına kanaat getirdiler.

Sonun başlangıcı 'başarı' ile başladı.

Artık konuşmaya değer olan sadece rakamlardı. 'Ramazan çadırı' haberleri rakamlar üzerinden yer bulur oldu medyada. Rakamlar ve pop yıldızların verdiği konserler üzerinden.

Fakirler ve güçsüzler mi? Onlar kim ki!

Rakamların içine sığabildikleri oranda 'burada' idiler işte.

1980'li yıllarda 'nerede o eski Ramazanlar'nostaljisi yaygındı.

Nostaljinin sahipleri eski Ramazanların neşe ve eğlencesinden bahseder Direklerarası'nı anlata anlata bitiremezdi. Söylemeye gerek yok, geçmişi Direklerarası üzeriden yâd edenler Ramazan-ı Şerif'i bir ibadet ayı olarak değil eğlence ayı olarak görüyordu.

Soru/sorun şu: Ramazan eğlencelerini muhafazakâr belediyeler değil de, mesela CHP'li belediyeler başlatmış olsaydı; vur patlasın çal oynasın/ eğlencenin dibini görelim anlayışını dindarlar bu kadar şeksiz şüphesiz sahiplenir miydi?

Öyleyse bu suskunluk, bu razı olmuşluk niye!

Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.