Büyükelçiden oğluna mektup: Kur’an’ı kılavuz al, Hz. Muhammed’in izinden git

Büyükelçiden oğluna mektup: Kur’an’ı kılavuz al, Hz. Muhammed’in izinden git

Babasının 43 yaşında öldürülmesinden yola çıkarak iyi bir gelecek inşa etmek adına neler yapılması gerektiğini sıralıyor

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rusya Büyükelçisi Omar Saif Ghobash, ‘Genç Müslümana Mektuplar’ kitabında, oğlu Seyf’e yalnızca Hz. Muhammed’in yolunu takip etmesini söylüyor. Ghobash nefretten uzaklaşılması gerektiğini belirterek “Ölümün korkutularak yüceltilmesi değil, şefkat ve empati dengeyi kurar... İhtişamlı bir gelecek için bombalara ve gruplara yer yok” diyor.

Doğru ve geleceği şekillendiren İslam düşüncesi için yalnızca Hz. Muhammed’in yolunu takip etmek, her türlü aşırı gruplardan da uzaklaşmak gerekiyor… Müslüman toplumların ilerlemesi ve modern çağda söz sahibi olmak, cehaleti övmemek, ilimi, bilgiyi benimsemekten geçiyor…

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Rusya Büyükelçisi Omar Saif Ghobash, böyle söylüyor. 2000 doğumlu oğlu Seyf için yazdığı mektupların bir araya getirildiği ‘Genç Müslümana Mektuplar’ın özüne gerçek İslam düşüncesini yerleştiren Ghobash BAE’nin tarihinden aşırılığı benimseyen örgütlere, Batı’nın İslam devletleri karşısında nasıl ilerlediğinden kutuplaştırılan Müslümanlara kadar saptamalarda bulunuyor. Babasının 43 yaşında öldürülmesinden yola çıkarak iyi bir gelecek inşa etmek adına neler yapılması gerektiğini sıralıyor.

Aktarımlarının en başına da “Sevgi”yi yerleştiren Ghobash, oğluna Kur’an’ı kılavuz almasını, Hz. Muhammed’in izinden gitmesini, dil, din, ırk, cinsiyet, hayat görüşü gibi temel farklılıklara rağmen herkesi olduğu gibi kabul etmesini öğütlüyor. Radikal grupların cehaleti yücelterek ayrıştırmaya sebebiyet verdiğinin altını çizen Ghobash şefkat ve empati dengesinin önemine dikkat çekiyor.

Anlatmaya “Sevgili oğlum Seyf” diye başlayan Ghobash kitapta 80’li yıllarda kendisine Müslümanlar için hayatını vermenin büyük bir fedakârlık olduğunu söylediklerini dile getiriyor. “Arkadaşlarım ve ben, mutsuzluk veya üzüntü sebebiyle intihar etmek Allah katında büyük bir günah olarak görülürken, bunu ‘düşmanla’ savaşmak için kullanmanın nasıl bir Müslümanın yapabileceği en büyük fedakârlık olabileceğini sorardık” diyen Ghobash, kitapta gençlik yıllarına ait bu fikirlerin ne denli yanlış olduğunu vurguluyor. Asıl fedakârlığın eğitimden, bilimden, edebiyat ve sanatı herkesten daha çok öğrenmekten geçtiğini söylüyor.

Oğlu Seyf’in 2000’de dünyaya geldiğini, 11 Eylül saldırıları sonrasında ise asıl gerçeği kavradığını ifade eden Ghobash, bir Müslümanın kendini göstermesi gereken yolun kesinlikle böyle olmadığını, oğlunun yaşayacağı geleceğin bu şekilde sürdürülemeyeceğini kaydediyor. Babasının 43 yaşında bir terör saldırısı sonucu yaşamını yitirdiğini belirten Ghobash, 12 yaşındayken babasını öldüren kişinin 19 yaşında olduğunu fark ettiğini belirterek, o senelerde bir kişiyi öldürüp öldüremeyeceği sorusunu kendisine yönelttiğini dile getiriyor, “Cevap hayırdı. Hiçbir zaman. Bir milyon yıl geçse de bir tabanca veya tüfekle bir adamı vuramazdım. Hâlâ kendimi 12 yaşındaymışım gibi hissediyorum” sözlerini kaydediyor. 

Oğluna da cinayetin erdemsizliği mevzusunda tavsiyelerde bulunuyor. Kitapta Orta Doğu’nun karışıklığını da örneklerle açıklayan Ghobash, Beşşar Esad rejiminin de Suriye’yi ateşe sürüklediğini ifade ederek, oğluna şunları anlatıyor: “Suriyeli çocuklar tutuklandı, işkence gördü ve öldürüldü, bedenleri ailelerine geri verildi. Suriyeli göstericilere karşı giderek daha fazla şiddet uygulandı. Günlük ölüm haberlerini izleyerek büyüdün.” Masum ve savunmasız insanlara karşı işlenen suçların görmezden gelindiğini belirten Ghobash, bu katliamlara yalnızca gerçek Müslümanların “Dur!” diyebileceğini oğluna iletiyor. Bu nedenle de Seyf’in başını dik, algılarını açık ve adaletten yana olmasını şart koşuyor. Ghobash gerçek İslam düşüncesinin sadece “sevgi”ye sarılarak, farklılıkları hoş görerek ama en önemlisi bombalar ile radikal gruplardan uzak durarak inşa edilebileceğini, aksi takdirde sosyo-kültürel yıkımın mutlak suretle kaçınılmaz olacağını söylüyor.

İSLAM’IN ÖZÜNDE ÖFKE, KIZGINLIK VE NEFRET YOK

Omar Saif Ghobash, babasını öldürülmesi neticesinde, şiddet meselesinin hayatının merkezinde yer aldığını ifade ediyor. Şiddettin, oğlunun neslinin Müslümanları için de merkezi bir konumda bulunduğunu vurguluyor. Bunun nedenini ise “Neden? Çünkü İslam’ı şiddetle güç kazanmış bir din olarak tasvir eden öfkeli hatiplerin sesleri yükselmektedir. Bu hatipler, dinimizin çekirdeğinde olan ilk İslam’ı devletlerinin tecrübesinden yola çıkarak bir dünya görüşü sunmaktadır. Bunu yaparken, İslam’ın dini, mülki ve askeri açıdan üstün olması gerektiğini dayatan bir fikir ve teori sistemi inşa ediyorlar” sözleriyle açıklıyor. Öfkeli kişilere ilginç şekilde öncülük eden bu hatiplerin dar bir nefret ve öfke dünyasına kasılıp kaldıklarını söyleyen Ghobash bu nefret, kızgınlık ve öfkenin İslam’ın esasında bulunmadığının üstünü defalarca çiziyor. Ghobash kitapta İslam Bölgeleri’ni anlattığı kısmında oğluna şöyle sesleniyor: “Ara sıra şüphelerin oluyor, biliyorum, çünkü önceden konuşmuştuk. İnternet ve İngilizce yayın yapan televizyon kanallarındaki haberlerde kayboluyoruz. Terörizm ile İslam çok sıklıkla birlikte anılıyor. İslam’ın ne olduğunu hakikaten anlayan arkadaşlarımla bunu konuşuyoruz... Biz bile ‘barışsever’ ne demek biliyor muyuz acaba?”

GÜNAH KEÇİSİ ARAMAK ANLAMSIZ

Kitapta 14 asırdır değişmemiş olan Allah kelamı ile günümüzde yaşanan çatışmaların aslında uyuşmadığını dile getiren Ghobash, Kur’an’ın bir değişim, karmaşa ve kargaşa dünyasında sabit bir nokta sağladığını, Müslümanlara bir güvenirlik ve emniyet duygusu verdiğini sözlerine ekliyor. Ghobash, oğlu Seyf’e, Müslüman toplumların kendi hatalarını sürekli bir biçimde Batı’ya mal ettiklerini belirterek, “Bizi sefalet, cahillik ve fakirlik içinde tutmaya çalışan kimse yok” diyor ve günah keçisi aramanın anlamsız oluşuna vurgu yapıyor. 

Kaynak: Karar-Erkut Tezerdi

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.