Yavuz BAHADIROĞLU

Yavuz BAHADIROĞLU

Bugününüzü çöpe atın, yarın yaşarsınız!

Akşamlarımızı kendi hayatımızı yaşayarak değil, başkalarının hayatını seyrederek geçiriyoruz… Bir akşam değil, beş akşam değil, tüm akşamlarımız böyle…

Karşımızda televizyon, televizyonda dizi film…
Biz “seyirci” konumunda…
Yalan-dolana kilitlenip kendimizi ziyan ediyoruz.
Ama ne zaman bir komşu kapımızı çalsa, ya “yoğunuz”, ya da “yorgunuz”dur…
“Sonra görüşelim”…
O “sonra” hiç gelmez!
Vehip Sinan’ı ziyarete “sonra” gidecektim, ama “sonra” gelmeden ecel geldi, Vehip Sinan öldü… İçimde sadece ihmalimin acısı kaldı.
Hatırladım ki, “sonra”ya ertelediğim hiçbir şeye ulaşamamışım…
“Sonra yaparım” dediğimi yapamamışım…
“Sonra yazarım” diye bıraktığım yazıyı yazamamışım…
“Sonra giderim” değim hiçbir yere hiçbir zaman gidememişim…
“Sonra söylerim” diyerek ertelediğim sevgimi söyleyememişim.
Yine de hayatımın büyük bölümü “sonra”ya ertelenmiş gibi…
Ya “sonra”sı yoksa hayatın?..
Ya ömrümüzün son gününü yaşıyorsak?..
An bu an, dem bu demse?..
Siz siz olun hayatı “sonra”ya ertelemeyin. Bugün yapmanız gereken her güzelliği yapın...
En güzel sözünüzü bugün söyleyin, en güzel mektubunuzu bugün yazın, en güzel işi bugün yapın!
Hatta en sevdiğiniz elbiseyi bugün giyin.
Hayatı “sonra”ya ertelerseniz, sadece yaşayamadıklarınızı çoğaltırsınız.
Yaşayamadıklarınız zamanla koca bir dağ olup yüreğinize abanır.
İşte orada pişmanlıklar ve “eğer”ler başlar:
“Eğer bir daha dünyaya gelseydim...”
“Eğer bir daha genç olsaydım...”
“Eğer bir fırsat daha yakalasaydım...”
Öyle yaşamalı ki, bugün son gün, bu fırsat son fırsat olsun!

Ashabdan biri Resul-i Âlişân Efendimize, yoldan geçen birini gösterip:
“Şu gideni çok seviyorum ey Allah’ın Resulü” demiş.
“O bunu biliyor mu?” diye sormuş, Resulüllah.
“Hayır.”
“Öyleyse hemen arkasından yetiş ve onu sevdiğini söyle.”
Sevdiklerinize sevginizi söylemeyi sakın “sonra”ya ertelemeyin.
Çünkü sevgi ertelenemeyecek kadar değerlidir.

Kimi zaman gücümüzü göstermek için...
Kimi zaman korkmadığımızı ispatlamak için...
Kimi zaman inadımızın, ya da gururumuzun dürtüsüne kapıldığımız için, hayatı erteliyoruz.
Sonra da “Keşke bir daha geriye dönüp yeniden başlayabilsem” diye yakınıyoruz.
Ne yazık ki, hayatın geriye dönüşleri yoktur…
Hayatın her anı son kez yaşanır!

Müthiş bir koşturmaca içindeyiz…
İleride rahata ve huzura kavuşmak için elimizdeki huzuru ve rahatı feda ediyoruz…
Her şeyi “sonra”ya bırakıyoruz…
Bendeniz, “Sonra yazarım” diye yarım bıraktığım hiçbir kitabı tamamlayamadım…
“Sonra okurum” diye kütüphaneye kaldırdığım hiçbir kitabı okuyamadım...
“Sonra seyrederim” dediğim hiçbir filmi seyredemedim…
“Sonra yaparım” diye tavsattığım hiçbir işi yapamadım…
“Ziyaretine sonra giderim” diye ihmal ettiğim hastanın ise öldüğünü duydum…
Yaşayarak öğrendim ki, hayatın sonrası yoktur!
Sizin hayatınızın da “sonra”sı olmayacaktır.
Öyleyse yapmanız gerekeni bugün yapın!
Ana-babanızla bugün helâlleşin…
Eşinizle bugün konuşun…
Çocuklarınıza bugün zaman ayırın…
İşçilerinizle bugün el sıkışın…
Kısacası gününüzü düşlediğiniz gibi yaşayın, çünkü “sonra” hiç gelmeyebilir!

Vakit

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.