Bu, senin ellerinin takdîm ettiği, senin işlediğin günahlar yüzündendir

Bu, senin ellerinin takdîm ettiği, senin işlediğin günahlar yüzündendir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Hacc Sûresi 7-10. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

7-Muhakkak ki kıyâmet gelicidir; onda şübhe yoktur ve elbette Allah, kabirlerde bulunan kimseleri diriltecektir!

8, 9-İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (kibirinden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!

10-(O zaman ona şöyle denilir:) “Bu, senin ellerinin takdîm ettiği (senin işlediğin günahlar) yüzündendir.”(*) Şübhesiz ki Allah, kullarına zulümkâr değildir.

(*) “Şeriatta denilmiştir ki: ‘Cehennem cezâ-yı ameldir (amelin karşılığıdır), fakat Cennet fazl-ı İlâhî (Allah’ın lütfu) iledir.’ Bunun sırr-ı hikmeti nedir? 
El-cevab: (...) İnsanın nefsi ve hevâsı dâimâ şerlere ve zararlara meyyâl olduğu için, o küçücük kesbinin (cüz’î irâdesinin) netîcesinden hâsıl olan seyyiâtın (günahların) mes’ûliyetini kendisi çeker. Çünki onun nefsi istedi ve kendi kesbiyle sebebiyet verdi (sebeb oldu). Ve şer ademî (yokluğa âid) olduğu için, abd (kul) ona fâil oldu. Cenâb-ı Hakk da halk etti (yarattı). Elbette o hadsiz cinâyetin mes’ûliyetini, nihâyetsiz bir azâb ile çekmeye müstehak olur. 
Amma hasenât ve hayrât (hayırlar ve iyilikler) ise, mâdem ki vücûdîdirler (varlığa âiddirler); kesb-i insânî ve cüz’-i ihtiyârî (insanın cüz’î irâdesi) onlara illet-i mûcide (yaratıcı sebeb) olamaz. İnsan, onda hakīkī fâil olamaz. Ve nefs-i emmâresi (kötülüğü emreden nefsi) de hasenâta tarafdar değildir, belki rahmet-i İlâhiye ister ve kudret-i Rabbâniye îcâd eder. Yalnız insan, îmân ile, arzu ile, niyet ile sâhib olabilir. Ve sâhib olduktan sonra, o hasenât ise, ona evvelce verilmiş olan vücud ve îman ni‘metleri gibi sâbık (geçmiş) hadsiz niam-ı İlâhiyeye (Allah’ın verdiği ni‘metlere) bir şükürdür, geçmiş ni‘metlere bakar. Va‘d-i İlâhî ile verilecek Cennet ise, fazl-ı Rahmânî ile verilir. Zâhirde (görünüşte) bir mükâfâttır, hakīkatte fazıldır (lütufdur).