M. Maruf ÖZÜLKÜ

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor

Ramazan, mübarek geceler olunca türkücülerimizin şarkıcılarımızın muhafazakar yanı ağır basar ve ilahi okumak isterler. Ne var ki repertuarları yetersiz olduğundan sürekli aynı eserleri okurlar.
Bülbül kasidesi ve “Ümmetlerim Size Olsun Elveda” bahri icra edilir mesela...
Bu durum, ülkenin şarkıcısı-türkücüsü için mi geçerlidir sadece?...
Maalesef…
Yazan çizen fikir öncüsü kesilen aydınlarında da bilgi yetersizliğini müşahede ediyoruz.
Ezberle aktarılan bilgilerle yetinirler.
Bunu bozmaya; dünyalarında üst üste yığdıkları tuğlaları yıkıp yeniden dizmeye ihtiyaç duymazlar.
Aynı nakaratları dillendirip dururlar.
Bu yüzden hala, Müslüman ahalinin dini sohbetine, Hristiyanlık dünyasına ait olan “ayin” kavramını kullanırlar.
Bu yüzden, Said Nursi ye “tarikat lideri” derler.
Bazen işi daha ileriye götürüp, “toplu Cuma namazı kıldılar” , “Hac mevsimi Kurban Bayramına denk geldi” cümlelerini döktürürler haber metinlerinde.
Sebep: Topluma ve inançlarına yabancı durmaları…
 
Bundan daha vahim olan bir şey daha var:
Dini alanda toplumu devşirme çabası.
Bu tavırlarını da, çeşitli ifadeler altında zaman zaman piyasaya sürüyorlar.
“Anadolu Müslümanlığı”, “Türk tipi Müslüman”, “Türkçe İbadet”, “Dinde reform”, “Dindar olmayan ve kalp ile sınırlı olan çağdaş-seküler Müslüman tipi.”
 
***
 
Soner Yalçın'ın son çıkan “Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor” kitabını okuyunca bu durumu bir kez daha fark ettik.
Kitabın ismini andığımda haklı olarak soracaksınız:
“Bu Dinciler” kim?
“O Müslümanlar” kim?..     
“Efendi” yazarı burada da “şap ile şeker”den ya “hep şap” ya da “hep şeker” sonuçlar çıkarmaktadır.
“Hayat acıdır, biber de acıdır, öyleyse hayat biberdir” yollu mantık yürüterek yaptığı çıkarımlarının hangi akla hizmet ettiğini anlamak mümkün değildir.  
 
Yine mazlum mağdur ahaliyi dini yaşayışlarından dolayı yargılamakta ve bunu dış bağlantılarla izaha kalkışmaktadır.
Kitapta, “ O Müslümanlar” olarak şu isimleri sıralıyor: Kenan Rıfai, Nezihe Araz, Behice Boran, Safiye Erol, Münevver Ayaşlı, Samiha Ayverdi.
Bu isimlerin Tasavvuf, Melamilik alanında yaptıkları çeviri ve kültürel aktarımlarını önemser. Ancak bununla yetinmez.
Başı açıklıklarından, kadın-erkek karışık yaptıkları sohbetlerine, namaza oruca uzaklıklarından rakı içmelerine kadar farklı alışkanlıklarına yer verdikten sonra, dindar çevrenin dini yaşama taleplerini sorguluyor ve ekliyor:
“Siz bunlardan daha mı Müslümansınız?..”
“O Dinciler” babında doludizgin gitmektedir.
İsimlere ve olaylara işaret ediyor ama görmek istediği kadarına temas ediyor.
Mesela, Zahit Akman, Fehmi Koru, Sadık Albayrak, Fethullah Gülen ve çevresindeki bazı isimleri kıyasıya suçluyor.
Varlıklı olmalarının altında bit yeniği arıyor.
İlişkilerinde, çalışmalarında ortaya koydukları başarının altında “uluslararası derin bağlantılar” olduğunu iddia ediyor.
Objektif, tarafsız, araştırmacı olma iddiasını sürdüren yazarın, hep belli kesimi suçlaması ve kendi mahallesinde olup bitenleri görmezden gelmesini normal karşılamak mümkün müdür? 
“Biz solcular” diye başlayan cümleler kurmakta ve sağcıların aslında hiçbir olumlu şeyi hak etmediğini tekrarlar durur.
Soğuk savaş dönemini anlatırken tüm milliyetçi muhafazakar kuruluşları Gladio’ya bağlar. “Neden solcuların daha çok öldürüldüğünü" soracak kadar mahalle kavgacısıdır.
Susurluk cinayetlerinin üzerine gider ama Ergenekon soruşturmalarından rahatsız olmaktadır.
Ergenekon davasına neden mesafeli olduğunu kitabın 199. sayfasında şöyle anlatır:

“Siz İlhan Selçuk gibi duayen gazetecileri, Alemdaroğlu, Manisalı gibi profesörleri, üniversite kurucularını, tv sahiplerini, Kanadoğlu gibi hukuk anıtlarını Türkan Saylan gibi yiğit kadınlarımızı bir çete içinde gösterirseniz, biz mesafeli dururuz.
“Siz Cumhuriyet mitinglerini, Atatürkçü Düşünce Derneğini, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğini darbeci yaparsınız biz mesafeli dururuz.”

Bu satırlardan anlaşılan nedir?
“Reis”e vurmaya eyvallah…
Bizimkilere aman aman…
 
***
 
Kimsenin takıntılarını, ezberlerini bozmaya elbette gücümüz yetmez. Hele hele babalar ve oğullar konusunda şartlanmış, arkadan gelenleri de cibilliyeten suçlu sayan konsept uzmanlarıyla elbette laf yarıştıramayız.
Ancak, Ziya Paşa daha dün bizim yerimize konuşuyordu dizelerde.
“Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın…”
Ayrıca şu ikazda da bulunur:
“Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum